Avrupa birliği ülkeleri Schengen vizesi için Türk vatandaşlarını sömürüyor. Devletin odaları, borsaları, baroları vb. teşvik ederek dava açtırıp vize sorununu çözmesi gerekir. Türk vatandaşları Avrupa’ya gidebilmek için vize almak zorunda bırakılmış, bu yolla Avrupa Birliği ülkeleri 15 yılda vatandaşlarımızdan kanunsuz ve haksız olarak 775 Milyon EURO haraç almıştır. 1963 Ankara Antlaşması ve 13 Kasım 1970 tarihinde imzalanan ve 1973 yılında yürürlüğe konulan Türkiye ile Avrupa Birliği arasında ki Katma Protokol vize sorununu aşağıdaki şekilde çözmüştür. Katma Protokol’ün 36. Maddesinde; Türk vatandaşlarının 22 yıl içerisinde, yani en geç 1986 yılında Avrupa Birliği ülkelerinde serbestçe dolaşacağı yazılıdır. Bu hak, haksız olarak bir tüzük ile Türk vatandaşlarının elinden alınmıştır. 1963 Ankara Antlaşması ve 1970 Katma Protokol, Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerini özel bir zemine oturtmuştur. 1980 yılından bu tarafa Avrupa birliği ülkeleri başta Almanya olmak üzere Türk vatandaşlarına vize uygulamaya başladı. Bu durum Katma Protokol’e ve 1963 Ankara Antlaşmasına açıkça aykırıydı. Bu aykırılığı bilen A.B. Ülkeleri kasıtlı olarak 2001 yılında Schengen Tüzüğü’nü yürürlüğe koydu. Beyaz liste ve Gri/Siyah Liste olmak üzere ülkeleri ikiye ayırdı, Beyaz liste, vizesiz giren ülkeleri oluşturdu, bu ülkeler; Güney Kore ve Japonya’dır. Gri/Siyah listede yer alan ülkeler ise 3. Dünya ülkeleridir. Bu ülkeler schengen vizesi almak zorundadır. Türkiye’de bu ülkeler arasındadır. Tüzüğe göre, Türk vatandaşlarının Schengen vizesi almadan Avrupa Birliği ülkelerine girmesi mümkün değildir.

Schengen tüzüğü protokole ve Ankara Antlaşması’na aykırıdır. Kanunlar piramit’i(normlar hiyerarşisi) gereği Tüzüğün iptali için dava açılmalıdır. Kanunlar piramit’i (normlar hiyerarşisi): Uluslararası sözleşmeler, parlamento tarafından onandığında bunların uygulanması Anayasa’nın bile üzerindedir. O halde piramit’in en başında Uluslararası sözleşmeler, Anayasa, Kanunlar, kararnameler ve en altta tüzükler ile genelgeler yer alır. Ankara Antlaşması ve Katma Protokol’ü varken tüzük işlevini yitirir, bir başka deyişle tüzüğe dayanılamaz, uluslararası sözleşmelere ve kanun’a aykırı tüzük çıkarılamaz. Böyle bir tüzük kabul edilirse, onun iptali için dava açmak gerekir. Türkiye önce Avrupa Parlamentosu nezdinde girişimlerde bulunmalı ve haksızlığı kanunsuzluğu dile getirmelidir. Avrupa Birliği, mahkemesinde devletin teşvikiyle, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Borsalar, Türk Mimar ve Mühendisleri Odaları, Barolar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açmalıdır. Hükümet hem siyasi ve hem de hukuki mücadeleyi sürdürmelidir.

A.B., Türkiye’ye yıllar önce vize serbestliği sözü verdiği halde, bu sözünü tutmamak için Türkiye’nin yerine getirmesini istediği 72 kriter icat etmiştir. Bu kriterlerin 66’sını Türkiye yerine getirmiş, ancak 6 maddeyi A.B. kasıtlı olarak gündeme getirmemekte böylece schengen vizesi için Türk vatandaşları soyulmaktadır. Bu soygunu önlemek hükümetin görevidir. Kalınız sağlıcakla…