Türkiye, ne kadar zenginmiş, Belediye başkanları ve belediye yetkilileri çalıyor, Bazı devlet kurum ve kuruluşlarının başında bulunan bürokratlar çalıyor, ama yine de Türkiye yıkılmıyor, dimdik ayakta duruyor. Yurtdışında şubeleri bulunan Yunus Emre Vakfı’nın başında bulunan, goya Prof titri taşıyan bir ahlaksız hırsız, vakfı; vakıfta çalışanlarla birlikte soymuş, yolsuzluk yapmış, kara para edinmiş, ihaleye fesat karıştırmış, zimmetine para geçirmiş, vakfı dolandırmış, 400 milyon TL Gibi astronomik bir rakamı iç ederek, yolsuzluk yapmıştır. Bu adamın adı Prof doktor Şeref ATEŞ’dir. Bu hırsız oğlu Enes ATEŞ ve vakıfta çalışan 11 kişiyi de, Suç işlemek amacıyla kurdukları örgüte üye yaparak yolsuzluk yapmışlardır. Oysa merkezi Ankara’da olan ve yurtdışında bir çok ülkede şubeleri bulunan bu vakıf, Türkiye’nin kültürel mirasını, Türk dilini ve sanatını tanıtmak, Türkiye’nin diğer ülkeler ile dostluğunu geliştirmek, yurtdışında kültür merkezleri kurulmasını ve işletilmesini gerçekleştirmek amaçları için kurulmuştur. Yunus Emre’nin adından utanmayan okumuş adam, kendisine teslim edilen Türk milletinin parasını çalmış, zimmetine geçirmiştir.
Bir başka büyük yolsuzlukta, Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin eski İşletme Dairesi Başkanı Mehmet Cemil ACAR tarafından yapılmıştır. Mehmet Cemil ACAR, rüşvet almakla suçlanarak tutuklanmıştır. Bu kişi de okumuş bir adamdır. Üniversite bitirmiş olmak hırsızlık yapmayı engellememekte, belki daha uzmanca yapılmasını sağlamaktadır.
Her iki olayda utanç verici, tiksindiricidir. “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.” Diyen büyük gönül eri Yunus Emre adına kurulan vakfı, hiç kimse pis emellerine alet etmemelidir. Siyasiler, yolsuzluk yapanları korumamalı, yolsuzluğun üstünü örtmemeli, yolsuzluk yapanları adalete teslim etmelidir. Ana muhalefetin genel başkanı, meydanlarda bağırıp çağıracağına, sayın Erbakan ve sayın Türkeş’in açtığı çığırı göz önünde bulundursun ve onların yöntemini izlesin. 12 Eylül 1980 tarihinde yapılan ihtilal sonucu, sayın Erbakan ve Sayın Türkeş, meydanlara çıkıp halkı sokağa davet etmediler. Her iki devlet adamı da, kendilerini ve arkadaşlarını savunmaları için, avukatlardan oluşan bir hukuk kurulu oluşturdular, onların kendilerini savunmalarını sağladılar. Sayın Erbakan’ın kurduğu kurulun içerisinde ben de vardım. Sayın Özgür ÖZEL, meydanlarda insanları sokağa davet ederken yanlış yapıyor. Yapması gereken, Yetkin tecrübeli avukatlardan bir hukuk kurulu oluşturmalı, onlar marifetiyle belediye başkanlarının ve belediye meclis üyelerinin savunmalarını yaptırmalıdır. Adalet geçte olsa mutlaka tahakkuk edecektir.
Kalınız sağlıcakla.