Birini hoş bir davranış ve sözle sevindirmek. Diğer bir anlamda ; sıkmak ile kaşımak arasında güzel bir eylem .
" Her başını okşayanı dost,
her başını ağrıtanı düşman bilme."
Biz çok okşandık. Çok pohpohlandık. Çok okkalandık. olduğumuzdan fazla gösterildik. Öyle okşandık ki haddimizi aşarak bazı yanlışlar yapmaya başladık. Bu yanlışların ceremesini de sırtımızı okşayarak ödettiler.
"Kurbanlık koyunun başını okşarlar."
Düşmana ne gerek var ? Bizim canımızı nasıl yakacağını çok iyi bilen ve başımızı okşayan çok dostlarımız oldu. Bazılarına çok güvendik. Güvenmek , sevmekten daha değerli derler. Bunu bir türlü anlayamadık.
Çelmeyi hep el değil yakınımız taktı. Okşanarak kim vurduya değil, dost vurduya gittik. Merhameti bol olanın sırtından vuranı çok olurmuş. Bunu bir türlü hesap edemedik.
Başımızı okşayanların gerçek yüzünü,okşayanların tüm menfaatleri bittiğinde gördük. Lakin ekmeğimiz tavşan elinde oldu bir türlü yakalayamadık. Okşandığımız yanımıza kâr kaldı.
Haddimizi bilmeden yüreğimizin yetmediği masaya oturduk. Küçük oynayıp, büyük kaybettik. Çünkü sürekli okşandık. "Sen yaparsın, sen alırsın" sözleri ile avutulduk.
İyi niyetimizi esirgemedik, sürekli merhametimizi gösterdik. Yaramızı bir türlü saklayamadık Başımızı okşayanların elinde tuz ile, beklediğini nereden bilirdik ?
Bir beklentim yoktu bazı insanlardan. Beklemediğim her şeyi yaparak okşadılar. Emek verdiğim her şeyin karşılığını aldım, insanlar hariç.
Varlıkta başımı okşayanlar değil, darlıkta yanımda gitmeyenlerin dost olduğunu anlayamadım. Kanadı kırılmış bir kuş ile, umudu kırılmış bir insan aynıdır. Onlar okşandığı için uçamazlar.
"Sen bir tanesin, sen dürüstsün, sen güvenilir birisisin" diye başımı okşayıp gaza getirenler nerede ?
Çok okşandık. Elimizdeki sırrı, cebimizdeki parayı, kalbimizdeki yarayı dost bildiklerimize söyledik. Bedeli çok pahalı oldu. Okşandığımızı anlayamadık. Ben kimin için savaştıysam, okşanarak onun kurşunuyla vuruldum.
Bir insanın seni neden okşadığını, aranızdaki bağlar kopunca anlıyorsun. Lakin çok geç oluyor. Fesat kazanı kuran kişiler tarafından çok okşandık. Bedelinin ileride çok ağır neticeler olacağını hesap edemedik.
Ötekinden berikine laf taşıyan, yerip yeriştiren, koğucu , münfık ve fitneci kişilerin başımızı ve sırtımızı neden okşadığını anlamayamadık. Okşanarak çok acılar çektik. Acının tarifi olmaz, onu bir yaşayan, bir de taşıyan bilir.
Eşyaya ve paraya, insandan daha çok önem verenden uzak duramadık. Bir dediği bir dediğini tutmayandan uzak durmasını bilemedik. Çünkü sırt kaşıyıp ense sıvazlayarak okşadılar bizi.
Yalanı çok rahat söyleyenden, devamlı kıtır atan insandan uzak duramadık okşandık ve bedel ödedik. Okşanırken sürekli kırıldık. Lakin kimselere söyleyemedik.
Sözün özü ;
" Hayat kısa; onu sizi güldüren ve sevildiğini
hissettiren insanlar için harcayın."
Yoksa hababamcılara güvenip de, başınızı her okşayanı dost sanmayın. Okşandığınız yanınıza kalır.
Saflıktan uzak durarak okşanmamanız dileğiyle hepinize saygı ve hürmetlerimi arz ederim sevgili dost ve arkadaşlarım.
Hoş kalın...Hoşça kalın... Sevgiyle kalın...