Türkiye bir kere daha uçurumun eşiğinden döndü. Eğer darbe girişimi başarılı olmuş olsaydı en az on sene geriye gitmiş olurduk ki, hızla gelişen ve her dakikası sürprizlerle dolu olan ekonomik gelişmeler Türkiye’yi daha da gerilere atardı.

Türkiye bir kere daha uçurumun eşiğinden döndü. Eğer darbe girişimi başarılı olmuş olsaydı en az on sene geriye gitmiş olurduk ki, hızla gelişen ve her dakikası sürprizlerle dolu olan ekonomik gelişmeler Türkiye’yi daha da gerilere atardı.
15 Temmuz’daki Türkiye’de yaşanan darbe girişimine Kırşehir’de de tepkiler gösterildi. Halk Cacabey Meydanı’na toplandı, tepkisini gösterdi. Halâ bu tepkiler devam ediyor.

Değişik gurup ve tarikatların arkasına takılmanın ne kadar hatalı hele Türkiye gibi mozaik bir toplumun yaşadığı ülkenin idaresine talip olan siyasi kuruluşun bundan sonra nasıl hareket edeceğine örnek bir ders niteliğindedir.
Bazı dersler çok pahalıya mal olabiliyor ama bu faturanın ödenmesi her zaman gerekmeyebilirdi, geçmişte yaşananlar inşallah bundan sonra yaşanacaklara bir örnek teşkil eder. Böyle bir hareketin beklentisi vardı kamuda, elbette tasvip edilecek bir davranış değil demokrasi ile idare edilen bir ülkede. Fakat hükümet olarak eğer gelecek tehlikeleri zamanından önce fark edemeyip önleyemiyorsa gidişatta bir yanlışlık var.
Bu yanlışlık belki yılların birikimi ile kanserleşmiş olabilir. Devletin bütün kurumlarına hâkim olan (demek ki değilmiş)ve o görüntüyü veren siyasi iktidarın şapkayı önüne koyup tekrar düşünmesi ve bazı dayatmalardan vazgeçmesi gerekir. Üç dönem iktidarda kalma başarısını gösteren AKP kendi istihbarat ağını kuramamış.
Geçmişte kutsal kabul gören bir kimsenin arkasına düşerek nerdeyse dokunulamaz addedilen kimsenin sözüm ona verdiği vaazlarda ne demek istediğini ve maksadını anlamayan veya anlamak istemeyen hükümet yetkililerinin kendilerini test etmesi gerekir.
Ne diyordu hoca efendi, “yargı organlarını ve askeri gücü ele geçirin ve oralarda söz sahibi olun” diyordu.
Bunu duymayan var mıydı?
Hanifi Avcı hatıralarında ve yazdığı kitaplarda bunları açık açık yazdı fakat anlayan olmadığı gibi adamı bir de kodese soktular.
Neydi o generalleri topluca Silivri’ye toplamak ve kim olduğu belli olmayan savcı ve hâkimlerin duruşma skeçleri.
Bu çetelerin dış kaynaklı destekçileri elbette vardır. Hükümetin en yetkili adamlarının yanına kadar sokulması ve hatta danışmanlık ve koruma görevi yapanların aynı ekipte olması bir zafiyeti göstermiyor mu?
Yasa dışı yapılanmanın emniyet güçleri ve Gümrük teşkilatlarında örgütlendiği herkes tarafından bilinen bir olaydı. Fakat sadece hükümet tarafından bunun önüne geçilemeyişi düşündürücü değil mi?
Kendi silah arkadaşlarına kurşun sıkan ve kendilerini verdikleri vergilerle okutan, besleyen halkın üzerine tank süren veya sürdüren vicdansız general rütbeli eşkıyalar, bu ülkeyi nasıl ve kimlerden koruyacağı tartışılır duruma gelmiştir.
Dikkat edilirse gözaltına alınan üst rütbeli subaylar, Fethullah denen şarlatanın kurduğu şebekelerce zamanında askeri okullara sokulan kimseler. Henüz orgeneralliğe terfi etmemiş ve ileri ki zamanlarda tamamen askeri gücün emir komuta kademesine gelme ihtimali olan, Fethullah’ın talebeleri.
Belki bunda da bir hayır vardır, ya bütün askeri güçlere emir yetkisini ellerine almış olsaydı yapılacak katliamı düşünmek bile istemiyorum. Türk Milletine bir daha geçmiş olsun, inşallah bir daha böyle olaylarla karşılaşılmaz. Bu girişim Türkiye’yi en az on yıl geriye iteledi, bu olumsuzluğu hep beraber el birliği ile telafi ederiz. Yalnız Türkiye’yi iç savaşa sürüklemek isteyenleri hayal kırıklığına uğratmak yine birlik ve beraberlikle olur. Bazı gurupların Cem evlerine saldırmak istemeleri ve iç karışıklıkları tetiklemek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeyelim.