Yazıma başlamadan önce geçtiğimiz hafta bana sosyal medyadan gelen bir mesajı sizinle paylaşmak istiyorum. Tabi bu mesajı paylaşırken gönderenin izni olmadan isim veremiyorum.

Öncelikle mesajı gönderen okurumuza şahsıma ve gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”e gösterdiği ilgiden, güzel sözlerinden, iltifatlarından dolayı teşekkür ediyorum.

Değerli okurumuzun mesajından bir bölüm aynen şöyle:

“Değerli Osman İlhan sürekli sizi takip eder, yazılarınızı okur ve elimden geldiğince yorum yaparım. Burada gördüğüm odur ki! Kırşehir’in sorunlarını sizden ve mensubu bulunduğunuz Çiğdem Gazetesinden başka yazarak, gündeme getiren olmuyor.

“Valilerin değişiminde geleneksel hale getirdiğiniz ve cesurca “Kırşehir’e Hoş Geldiniz“ yazısıyla Kırşehir’in sorunlarını yazarsınız. Milletvekillerine seslenirsiniz. Kendinizi tamamen Kırşehir’e hizmete adamışsınız. Lakin görüyorum ki! Geçen hafta Kırşehir Valisinin basınla buluşmasında Kırşehir Valiliğinin paylaştığı sosyal medya hesabında ki fotoğraflara bakınca siz göremedim. Siz neden yoktunuz, neden ve niçin bu toplantılarda siz katılmıyorsunuz, size karşı bir art niyet mi var, bu toplantılara basını kimler neye göre davet ediyor? Bu konular hakkında bilgilendirme yaparsanız sevinirim.”

Öncelikle sayın okurumuza şahsımı ve gazetemiz “Kırşehir Çiğdem’i” değer vererek okuduğu ve görüş bildirdiği için teşekkür ederim.

Sayın okurumuz, Sayın Valimizin bu tür basınla buluşmasında Kırşehir Valiliği Basın Müdürlüğü tarafından her gazeteden bir gazeteci davet edilir ve ona göre katılım sağlanır. Tabi gazeteciler böylesine toplantılara davet edilirken kesinlikle her hangi bir art niyet söz konusu olamaz. Üstelik Kırşehir Valiliğinde yılardır Basın Müdürü olarak görev yapan Osman Demir bu işleri bilen ve benim yıllardır tanıdığım, sevdiğim, her an, her zaman görüştüğüm bir ağabeyimdir.

Yine Kırşehir Valiliği Basın Müdürlüğünde görev yapan Fatma Kara hanım, güler yüzüyle, mütevaziliğiyle, çalışkanlığıyla Türk Kadınlarının aydınlık yüzünü temsil eden örnek ve erdemli hanımefendidir.

Kırşehir Valiliği Basın Müdürlüğü personellerinden ve gündüz-gece, hafta içi-hafta sonu demeden koşuşturan fotoğraf çeken sakin, saygılı, mütevazı ve emeğini esirgemeyen Ferhat Turkuaz gibi çalışkan ve değerli bir kardeşimiz var.

İsimlerini yazdığım bu üç arkadaşımızdan art niyet beklemek büyük bir hata olur. Herkes görev bilinci ve sorumluluk çerçevesinde görevlerini yapmaktadır. Zaten bir art niyet gördüğüm an hiç çekinmeden gündeme getirerek gerekeni yaparım. Geçtiğimiz aylarda haddini aşan, üzerine vazife olmayan davranış ve söylemlerde bulunan bana “Hürriyet Muhabiri misin?“ gibi dalga geçici konuşan birini yazmıştım.

Özetle görevi ne olursa olsun herkes haddini bilecek. Çalışan da, basın da bilecek, tabi ben de bileceğim.

İnşallah değerli okurumuzu bilgilendirmişimdir.

*  *  *

AK Parti’den Kırşehir Milletvekili seçilen Necmettin Erkan’ın Pazartesi günü halkla buluşması programına davet edildim. “Davete icabet sünnettir” diyerek katıldığım halk buluşmasında gerek Kadın Kolları Başkanı Meryem Düğer, gerek Gençlik Kolları Başkanı Haydar Bilgin gerekse Sayın Milletvekili Necmettin Erkan tarafından güler yüzle, sıcak ve samimi bir şekilde karşılandım.

Sayın Milletvekilimiz ve arkadaşları misafirlerle birer, birer ilgilenirken ben ve “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi sahibi Salih Günerbir masaya geçtik hem ikramlardan yedik, hem sohbet ettik, hem etrafa baktık ve kendi aramızda değerlendirme yaptık.

Salih Güner kardeşim gazetedeki işlerinden dolayı programdan erken ayrıldı ve ben masada yalnız kaldım. Yalnız kalınca çok gerilere gittim, bir ara sadece vücut olarak oradaydım ama kafam başka alemlerdeydi. Katılımcılara dikkatle baktım ve aklıma 1987 yılı ve sonrasındaki ANAP İktidarında yaşadıklarım geldi. Bazılarına acıdım, bazılarına güldüm ve aklıma; “Erzak dolu bir gemiye ilk önce fareler biner, erzak biten gemiden ilk önce fareler kaçar.” sözü geldi.

Neden mi? Çünkü 57 yaşıma geldim. 22 yaşındayken ANAP İktidarı döneminde kimler oradaysa, kimler oğlunu, kızını işe girdirebilmek için oradaysa, kimler yalakalık yapıyorsa yaşları ilerlemelerine rağmen aynı kişiler, aynı yüzler oradaydı. Bu insanlar için rüzgâr nereden eserse, güneş neren açarsa o tarafa dönmek farzdır, erzak dolu gemi terk edilemez ve aksi düşünülemez, düşünülmesi için karakterin, ahlakın, zihniyetin değişmesi gerekiyor.

Ben geçmişle yaşarken yanıma AK Parti Kadın Kolları Başkanı Meryem Düğer ve Gençlik Kolları Başkanı Haydar Bilgin geldiler. Meryem Düğer “Abi sen neden yalnız kaldın?” dedi cevap olarak “Abim, anam yok, babam yok, ben gariban insanım, ancak ibret, hayret ve dehşetle programa katılanlara bakıyorum, buradakilerin büyük çoğunluğunu yıllar öncesinden tanıyorum. Bunlar 1980’li yıllarda ANAP iktidarı döneminde iktidarından ters düşmezlerdi, sonra hepsi, DYP’li ve SHP’li oldular, daha sonra MHP-ANAP ve DSP’li oldular. Şimdi de AKP’li oldular, değişen yaşlarının ilerlemesi ve simaları ama zihniyet ve amaçları aynı diyerek, yukarıda verdiğim fare örneğini söyleyerek bunlar menfaat insanı, bunların partisi, vatanı, dini olmaz. Yarın başka parti iktidara gelsin oraya geçerler: Çünkü bunlar zübüktür. Zübüklerde utanma duygusu da, yüz de olamaz, yüzlerini camız derisi kaplar diyerek İstiklal Marşımızın Şairi Mehmet Akif Ersoy’un çok sevdiğim ‘Artık ikiyüzlü insanları sevmeye, yaşadıkça çok yüzlü insanlar görmeye başladım” dedim.

AK Parti Kadın Kolları Başkanı Meryem Düğer ve Gençlik Kolları Başkanı Haydar Bilgin’le güzel sohbetimizden sonra Sayın Milletvekili Necmettin Erkan ve Meryem Düğer’e davetlerinden dolayı teşekkür edip, birlikte fotoğraf alarak ayrılmak için müsaade istedim.

Bu arada Meryem Düğer'e kendisinden istediğim duayı beklediğimi hatırlatayım.

Eğer bu toplantı olmasaydı bu haftaki yazımda Milletvekili Necmettin Erkan’a seslenerek çözüm bekleyen Kırşehir’in sorunlarını yazacaktım ama “Niyet halisse, akıbet gerçektedir” sözünde olduğu gibi evdeki hesap çarşıya uymadı. Dolayısıyla bu yazımı haftaya yazmaya çalışacağım.

Ancak “Kırşehir Halkıyla Buluşma” adlı bu toplantı da diğer muhalefet partileri göremedim. Bana halk buluşması değil de, partililer buluşması gibi geldi.

Keşke Milletvekili Necmettin Erkan muhalefet parti il başkanlarını, Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu ve CHP Milletvekili Dr. Metin İlhan’ı bizzat kendisi arayarak davet etseydi çok güzel bir kaynaşma olurdu. Eğer telefon etti de onlar gelmediyse bana söylesin bakın ben neler yazarım, neler, o zaman seyredersiniz gümbürtüyü.

Sadece burada şu konularda Milletvekili Necmettin Erkan’a seslenmek istiyorum:

Sayın Vekilim, Kırşehir siyasi olarak çok ayrıştı, hem de öyle bir ayrıştı ki! 12 Eylül 1980 öncesi bu kadar ayrışmadı. Kırşehir’de her alanda birlik ve beraberliğin sağlanması gereklidir.

Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başta Kırşehir’de doğmuş büyümüş, doktor olduktan sonra Kırşehir’e hizmet etmek için memleketlerine gelmiş ve Kırşehir’le özdeşleşmiş doktorlar olmak üzere diğer doktorlar ya tayin isteyerek gidiyorlar, ya da emekli oluyorlar bunun zararını Kırşehir insanı çekiyor bu sorunun ivedilikle çözüme kavuşturması için Sağlık Bakanlığı nezdinde gereken girişimlerde bulunması.

Yıllardır şehrin merkezinde ne olacağı belli olamayan utanç abidesi ucube inşaatın tekrardan Hükümet Konağı olarak yapılacağı söyleniyor. Bu inşaatın da Hükümet Konağı olarak bir an önce bitirilerek şehrin bir utanç abidesinden kurtarılması Kırşehir için sevap olacaktır.

Organize Sanayi Bölgesi alanının genişletilmesi çalışması da bir an önce bitirilmelidir.

Şimdilik kısaca bu üç konuyu yazdım. Önümüzdeki hafta daha kapsamlı bir yazıyla Milletvekili Necmettin Erkan’a sesleneceğim.