Dakikaların saniyeleri, saatlerin dakikaları, günlerin saatleri, haftaların günleri, ayların haftaları, yılların ayları kovalayarak çok hızlı akıp giden zamanın hızına yetişilmiyor. Bugün 2022 yılının son yazısını yazıyorum. Doğru söyleyeni kimse sevmez ve dokuz köyden kovarlarmış ama yazımda 2022 yılında gördüğüm, tespit ettiğim, şahit olduğum ve yazmak istediğim bazı konulara kısa kısa değinmek istiyorum. Birileri sevmeyecek, kovacak diye gerçekleri yazmaktan geri durmak bana yakışmaz.

*  *  *

Öncelikle sürekli yazdığım gibi geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi 2022 yılında da Kırşehir’e hiçbir hizmet ve yatırım gelmediğini belirtmek istiyorum. Bu durum Kırşehir’in kaderidir ve normaldir. Çünkü Kırşehir kendi içinden seçtiği siyasetçiler dahil genel olarak iktidara gelenlerden çok acı çekti, üvey evlat muamelesi gördü, dışlandı, vilayetken kaza yapıldı. Bundan dolayı da demokrasi gazisi adını aldı.

Bugün de Kırşehir’de AK Parti İl Başkanı Seher Ünsal ve Milletvekili Mustafa Kendirli Kırşehir’e hizmet yerine kendilerine çalışmayı ve Genel Başkanlarının gözüne girmeyi tercih ettiler. Belediyeye hizmet ettirmemek için baskı altına aldılar, özel sektörün yapacağı yatırımlarda dahi siyaset güderek engellediler. İlimize gelen Bakanları Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu’nun makamına götürerek Belediye’nin ve Kırşehir’in sorunlarını dinleterek çözüm bulunmasını ve yatırım yapılmasını tercih etmediler.

Onun yerine partilerinde kabul ettiler, bol bol fotoğraf çekinerek şov yaptılar ve sosyal medyada paylaştılar.

Acaba Kırşehir’e gelen Bakanları Belediye Başkanlığına götürmeyen AK Parti İl Başkanı Seher Ünsal, Milletvekili Mustafa Kendirli ve diğer yöneticiler ilimize gelen Bakanlara Kırşehir’in sorunlarını anlatarak bir dosyada takdim ettiler mi? 

Cevabı ben biliyorum, etmediler çünkü onlar kendi hesaplarının peşindeler.

Bu konuyu fazla uzatmak ve üstüne gitmek istemiyorum. Nasip olursa 2023 yılında da sürekli yazarak gündeme getirmek, siyasilere ve il yöneticilerine seslenmeye devam edeceğim. 

Dönemin padişahı Fatih Sultan Mehmet’e “Vebal Nedir?“ diye sormuşlar. “Hak etmeyen insanlara makam vermektir“ diyerek cevap vermiş Fatih Sultan Mehmet.

İşte sorunun temelinde “Hak etmeyen insanlara makam vermek“ var.

*  *  *

Çok uzun yıllar tanıdığım, “ağabey” diyerek hitap ettiğim, saygıda kusur etmediğim, her gördüğümde halini, hatırını sorduğum ve ağabeyimin çok yakın arkadaşı olan, birlikte mücadeleler eden, çileler çeken MHP Kırşehir İl Başkanı Arif Kılıç nedense MHP’den istifa ederek başka partilere geçen ve bağımsız kalan en yakın arkadaşlarına tavır alarak, selam dahi vermiyor.

Burada kendisine yıllar önce MHP’den istifa ederek Kırşehir’de BBP’ni kurup, bir süre il başkanlığını yaptığını ve kendisine hiçbir MHP’li arkadaşının tavır almadığını, selam vermemezlik yapmadığını hatırlatmak ve ömrünü Kırşehir için harcamış, belirli bir dava için mücadele etmiş, çile çekmiş bir dava adamı, bir siyasetçi olarak kendisine yakıştıramadığımı belirtmek isterim.

Çünkü Kırşehir küçük bir şehir yarın herkesin il başkanlığı, milletvekilliği görevi biter, “Sel gider, kum kalır” sözünde olduğu gibi biz bize kalır düğünlerde, cenazelerde, özel günlerde bir araya gelir, cadde ve sokaklarda karşılaşırız.

İşte o zaman birbirimizin yüzüne nasıl bakarız? O nedenle ileride bakacağımız yüze bugün utanacağımız davranışlarda bulunmamalıyız.

Arif Kılıç Başkan bu konudaki tutumunu gözden geçirmelidir.

Aynı davranış ve tutumları AK Parti yöneticileri de yapıyorlar, kendilerinden olmayanlara selam vermiyorlar, tavır alıyorlar. Onlar da bu konuda tutumlarını gözden geçirseler iyi olur. Ayrışmak hiçbir zaman iyi olmaz ama maalesef Türkiye 12 Eylül öncesi dahil hiçbir zaman bu kadar ayrışmamıştı.

Gelin hangi siyasi görüşe sahip olursanız olun ama birlikteliğinizi bozmayın, kırgınlık yaratmayın.

*  *  *

Önümüzdeki günlerde İyi Parti Kırşehir İl Başkanlığı seçimi yapılacak. İYİ Parti Kurucu İl Başkanı Müfit Göçen sayesinde Kırşehir’de büyük mesafe aldı. Çünkü İYİ Parti İl Başkanı Müfit Göçen’in dürüstlüğü, mütevazılığı, düzgün karakteri, herkesi kucaklaması, Kırşehir’de sevilen ve sayılan bir insan olması yanında Kırşehir Belediye Başkanlığı yapmış, çalışkanlığı, dürüstlüğü ve Kırşehir’e yaptığı hizmetlerle halen adından söz ettiren merhum Belediye Başkanı Hakkı Göçen’in oğlu olmasının çok büyük etkisi var.

Kuruluş aşamasında büyük zorluklar ve sıkıntılar yaşayan, kimsenin uğramadığı, üye olmak istemediği İYİ Parti Kırşehir’de İl Başkanı Müfit Göçen sayesinde etkili ve önemli bir parti haline gelmiş, CHP ile yaptığı ittifakla Kırşehir Belediye Başkanlığını CHP’den ittifak adayı olan Selahattin Ekicioğlu’nun kazanmasında etkin rol oynamıştır.

Kırşehir’de herkes de çok iyi biliyor ki İYİ Parti Belediye Başkanlığı seçimlerinde CHP ile ittifak yapmasaydı CHP Belediye Başkanlığını kesinlikle kazanamazdı. 

Benim izlenim ve görüşüm ise önümüzdeki günlerde yapılacak olan İYİ Parti Kırşehir İl Başkanlığı seçiminde oy kullanacak İYİ Partili delegelerin kuruluşundan bu güne kadar yaşanan zorluk ve sıkıntıları göz önünde bulundurarak gündüz-gece demeden emek veren, maddi destek sağlayan ve İYİ Parti’yi Kırşehir’de etkili ve önemli parti haline getiren, birleştirici ve dürüst kişiliğiyle tanınan Müfit Göçen’i tekrar İl Başkanı seçecekleri yönündedir. 

*  *  *

İlimizde gerek Kırşehir’de, gerek Kırşehir dışında ve yurt dışında yaşayan yüz binlerce hemşerilerimizin yakından takip ettiği, kazanınca sevindiği, kaybedince üzüldüğü, onun sevdasıyla yatıp, kalktığı ve yaşam tarzı yaptığı 2. Futbol Ligi’nde mücadele ederek ilimizi temsil eden Kırşehir FSK var.

Maalesef her konuda olduğu gibi ilimizde siyasetçiler “bu takım bizim değil” diyerek işin içine siyaset sokup, sahip çıkmamakta, maçlara gelmemektedirler. Yine ilimiz yöneticileri de siyasilerle birlikte hareket ederek Kırşehir FSK’ne sahip çıkmamakta ve maçlara gelmemektedirler. Bu durum anlaşılır gibi değil.

Bu takım belediyenin takımı değil, şu anda varını, yoğunu, gecesini gündüzüne katarak emek veren, hiç hak etmediği halde hakaretlere uğrayan, istifaya davet edilen kulüp Başkanı Çağatay Han Torun’un takımı değil herkesin takımıdır ve yüz binlerce insanın takip ettiği takımdır.

Siz hiçbir zaman cebinden para vererek maçlara gelen on binlerce insanı başka bir şekilde bir araya getiremezsiniz ama Kırşehir FSK bunu başarıyor. Öyleyse siyasetçileriyle, ilimizin yöneticileriyle, bürokratlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla gelin bu takıma destek olalım ve sahip çıkalım.

Buradan daha önce gündeme getirdiğim bir konuyu tekrar yazarak kulüp başkanı Çağatay Han Torun’a seslenmek istiyorum.  Çağatay Başkan bir ahde vefa göstererek geçmiş yıllarda Kırşehirspor’da futbol oymamış eski futbolcularımızın ve kulüp başkanlarımızın protokolde maç seyretmelerini sağlayarak hem bu futbolculara ve başkanlara değer verin, hem de onure edin.

Kırşehirspor’a her kademede hizmet etmiş eski başkanlardan Musa Hangül protokole alınmıyorsa bu gerçekten hoş bir durum değil. Zira protokolde Kırşehir için elini taşın altına koymamış, hizmet etmemiş, varlığı ve yokluğu belli olmayan insanların maç seyrettiklerini sizler de, ben de çok iyi biliyorum ve bu konuyu sizinle bire bir görüştüm.

*  *  *

Geçtiğimiz hafta içerisinde akşam saatlerinde eve giderken Dr. Meral Kılıçözlü Anaokulu’nun yan tarafında iki gencin kavga ettiklerini ve yaklaşık aynı yaşta on veya on iki gencin de etraflarını çevirerek seyrettiklerini gördüm.

Kavga eden gençleri ayırmak için o tarafa yürüdüğümde orta yaşlarda bir kadının koşarak kavga eden gençlerin yanına gittiğine şahit oldum. Kadın yarım yamalak Türkçesiyle gençlere “kavga edenler Afganlı mı?” diye sordu. Gençler de “Yok, Türk” dediler.

İşte o an kadının verdiği cevap nankörlük kokan, dudak uçuklatan cevaptı. Kadın gençlere “Kavga edenler Türk’se birbirlerini öldürene kadar dövüşsünler, eğer Afganlı iseler hemen ayırın“ dedi.

O anda devreye girerek “Bana bak nankör, terbiyesiz, insanlıktan nasibini almamış mahlukat, sen ülkenden kaç benim ülkeme, benim şehrime gel, benim devletimin sırtından geçin sonrada ‘Kavga eden Türk’se birbirlerini öldürsünler, Afganlıysa ayırın’ diyeceksin öyle mi? Bu milletin verdiği vergilerle yediğin ekmek, içtiğin su, aldığın hava sana ve senin gibilere haram olsun, yürü git gözüm görmesin seni” dedim. Nankör kadın mırıldanarak uzaklaştı.

Ne acı ve üzüntü vericidir ki biz bu nankörleri, Türk düşmanlarını ülkemizde besliyoruz. Bu olay ileride başımıza nasıl çorap öreceklerinin özetidir.

İşte şahit olduğum bu küçük olay dahi gösterdi ki dini, mezhebi, cinsi, cibilliyeti ne olursa olsun Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.

Eeee! “ Besle kargayı oysun gözünü “ diyenler boşuna dememişler.