Kalesinden seyrettim Kırşehir’i. Gördüm ki kimse halinden memnun değil.

Kalesinden seyrettim Kırşehir’i. Gördüm ki kimse halinden memnun değil.
Kırşehir İnsanı yorgun, durgun, düşünceli, stresli, üzgün.
Herkes evine götüreceği bir lokma ekmeğin, kaynayacak tencerenin, büyüyen, okuyan çocuğunun geleceğinin derdin de.
Hükümetler tarafından dışlanmış, sürgün yatağı haline getirilmiş, sanayi yatırımları yapılmamış, vilayetken kaza olmuş, can damarları koparılmış, ufaltılmış, küçültülmüş, cezalandırılmış, göç vermiş. Dayanılır gibi değil. Kırşehirliye eziyet etmişler kimse farkında değil.
Kırşehir göç veriyor, okuyan, mesleğini eline alan, ekmeğini kazanan terk ediyor.
Turist gelmez, kimseler, gezmez, görmez olmuş memleketimi. Kimse farkında değil.
Ahi Evran Camii’nden, Cacabey ve Ahmet Yesevi Cami’ne, Aşıkpaşa Türbesine. Dinekbağı’ndan, Hızırağa, Bağbaşı’ndan Özbağa, Mehtap Tepesi’nden, Kervansaray’a, Kındam’dan, Bahçelievler’e, Gölhisar’a seyreyledim Kalesinden Kırşehir’i.
Üzerinde karabulutlar dolaşıyor, insanlar mutsuz, neşesiz, endişeli.
Dar yollar, olmayan sanayi, işsizlik sıkıntıya sokmuş Kırşehir insanını.
Duman almış Kervansaray Dağını, Kervansaray dağı da eski dağ değil, üzerinden çiğdem çıkmıyor, otlar bitmiyor, kuşlar uçmuyor.
Özbağı’nın, Dinekbağı’nın, Bağbaşı’nın bağlıkları, Hızırağa’nın hızırlığı, ağlığı kalmamış, beton yığınları yükselmiş. Kındam’ın, Bahçelievlerin bahçesinden, bağından eser yok. Gölhisar hiç değişmiyor, içine kapanmış uzanacak bir el bekliyor. Adını anlamı ay ışığı, olan mehtaptan alan Mehtap Tepesi’nde aydan, ışıktan eser yok.
Kırşehir Ankara, Kayseri arasına sıkışmış, bunalmış, daralmış, rahatlatacak bir el, huzura kavuşturacak yiğitler bekliyor. Sanayi bekliyor, iş bekliyor, aş bekliyor, yatırım bekliyor, elinden alınan ilçelerinin geri alınarak itibarının iade edilmesini, memleketine sahip çıkılmasını bekliyor. Ancak herkes kendi aleminde, kimse farkında değil.
Kırşehir’in sorunlarını gündeme getirince “ sana ne Kırşehir’den, Kırşehir’i sen kurtaracaksın denilmesini de anlamıyorum.
Kırşehir’de doğmuş, Kırşehir’de yaşayan Kırşehir’i terk etmeyen Kırşehir sevdalısı olarak elimden bir şey gelmiyor, sadece yazıyorum, yazdığımı da kendim okuduğumdan faydamda olmuyor. Kırşehir’ime yüreğim alev, alev yanıyor, gözlerimden yaş dinmiyor, kimse farkında değil.
Oysa Kırşehir medeniyete beşiklik etmiş, Osmanlı İmparatorluğunun kurulmasına öncülük etmiş, İslamiyet’in yayılmasında, Anadolu'nun Türklere yurt olmasında önemli rol oynamıştır. Dünyaya mal olmuş Ahilik teşkilatı Kırşehir'de kurulmuştur. Türkçe ilk üç eserin Kırşehir’de yazılması münasebetiyle Türk Dilinin Başkenti unvanını almış, Dünyada ilk uzay araştırmaları çalışmaları Kırşehir’de Cacabey Medresesi’nde başlamış, Şeyh Edebali, Dursun Fakıh, Yunus Emre, Ahi Evran, Aşıkpaşa, Cacabey, Hacı Bektaş’ı Veli gibi çok sayıda evliyaları bağrından çıkarmış.
Maalesef kimse Kırşehir’in değerini bilmiyor.
Merak ediyorum Kırşehirli bir gün ayaklanarak artık yeter diyecek mi, kabuğunu kıracak mı, çehresi değişecek mi, Kırşehir’e sahip çıkacak mı?