Dünyaya gözlerimi açtığım, yaşadığım ALLAH izin verirse öleceğim şehir evliyalar, ozanlar, tarih-kültür şehri Kırşehir sana hastalığına teşhis konmada zorluklar çekenler acaba bizleri duyarlar mı? Sana hastalığına teşhis konmasında zorlananlara sesimiz nefesimiz ulaşır mı bilmem. Yine de biz bir kez daha söyleyelim yerelde yürekli yazan köşe yazarlarının da dile getirdiği şekilde sana çare olur mu diyerek söze başlamak isterim.

Dünyaya gözlerimi açtığım, yaşadığım ALLAH izin verirse öleceğim şehir evliyalar, ozanlar, tarih-kültür şehri Kırşehir sana hastalığına teşhis konmada zorluklar çekenler acaba bizleri duyarlar mı?
Sana hastalığına teşhis konmasında zorlananlara sesimiz nefesimiz ulaşır mı bilmem. Yine de biz bir kez daha söyleyelim yerelde yürekli yazan köşe yazarlarının da dile getirdiği şekilde sana çare olur mu diyerek söze başlamak isterim.
Bizler seninle mutlu olduğumuz senin bağrından, senin toprağının verdiğinden yediğimiz için haklarını helal etmen için senin hastalığını dile getiriyoruz Kırşehir…
Sen demokrasi gazisi olurken, sana yapılan hainliği seneler geçse de içinden atamıyorsun ve o günlerden bugünlere sana, senin derdine çare olacak yatırımlara nedense hep uzak kalman için seni, senin bağrından çıkanlar oyaladı durdu nedense?
Güçleri mi yetmedi, kafaları mı çalışmadı, yoksa “bunlara kim kafa yoracak, kim koşturacak!” mı dedi,
Ben onları Allahıma havale ediyorum. Sen-ben; senin adamın, benim adamım; senin partin, benim partim vs vs hangisini yazayım ki…
Haksızlığa, hainliğe uğramanda emeği geçen herkesi, hayatta olanları, hayatını bitirmişleri, toprak altında yatanları kısaca hepsini Allaha havale ediyorum. Çünkü onun terazisi şaşmaz. “Her şeyle bana gelebilirsiniz” diyor ama ekliyor, “kul hakkı ile asla gelmeyin” diyor.
Gel gör ki o tarih de sana kader çizenler bugün de sana aynı kaderi layık görüyorlar Kırşehirimizde…
Devlete ait birimlerde görev yapan onlarca daire müdürleri var. Hepsini tenzih ederim ama ilimiz için hangi projelere imza atmışlarsa veyahut atacaklarsa çıksınlar. Kamuoyu önünde açıklasınlar. Onların taleplerine kim ne şekilde engel olmuşsa onu da açıklasınlar.
Kırşehir’in projeci Milletvekilimiz Sayın Mikâil Arslan’ın kulakları çınlasın! O bu konuda ne düşünüyor, ne yapıyor?
Her fırsatta Kırşehir’e yaptığı, yaptırdığı projeleri anlatan ve daire müdürlerine proje hazırlamaları çağrısında bulunan Milletvekilimiz Mikâil Arslan’a acaba bugüne kadar kaç daireden, kaç müdürden elle tutulur, inandırıcı proje gelmiştir?
Ama makamından olma bahanesi onlara bu açıklamayı yaptıramıyorlar nedense!
İşte tehlike burada başlıyor…Hastalığın en büyük virüsü burada. Bunun çaresi her kurum müdürü yapacaklarını projelerini açıklayacak.
VALİ bunları toplayıp mastır planı gibi sunacak ve her kesimin haberi olacak. Tıpkı siyasilerin vaat ettikleri seçim kitapçıkları gibi… O zaman bu ilin seçilmişi, atanmışı yapılacakları öncelik sırasına koyacak ve yapılması gerekli yatırımların peşine düşecek, ya da düşmek zorunda kalacaklar. Yapamadıklarını da seçmenine, iline hesap verecekler.
İlimizin yıllarca CUMHURİYET tarihinden bu güne siyasilerin onlarca vaatleri oldu, kimisi gerçekleşti. Kimisi hayal deryasına kapılıp gitti, bunların olmaması için yukarıda belirttiğimiz açıklamada yapılması gereken yapılmalıdır.
Yoksa ne demiryolu, hava alanı yolu iyileştirilmesi, Mucur Doğal Gaz Çevrim Santrali, Ahi Evran Üniversitemizin gelişmesi için yapılması düşünülen fakülteler yurt binaları, askeri birlik, güneş enerjisi santralleri, kültür sanatın gelişmesi projeleri, ilimizin bağlantı yolları, Çevre Yolu, Şereflikoçhisar Yolu, Termal yatırımlar, ilimizin sanayi yatırımında, Savunma Sanayi yatırımlarında, askeri modernizasyon yatırımında büyük teşvikler verilmezse, kısaca büyük siyasi ağırlık konmazsa biz hep kendimiz çalar, kendimiz oynarız. Çevre illerin nüfusları on binlerce artarken öğrenci ve Petlas sayesinde artan altı bin insan sayımıza seviniriz.
Evet Kırşehir’in nüfusu şehir merkezinde 5 bin küsur artmış. Köylerimiz, ilçelerimiz boşalıyor, şehre göçüyor. Kırşehir’in il genel nüfusunun 4 bin civarında arttığını öğreniyor. Bence bunun ana nedenlerinden birisi ve en önemlisi Petlas’tır. Petlas Kırşehir’in şu an can simididir. Bu kuruluşumuzu gözümüz gibi korumalı ve sahip çıkmalıyız. Burada 3 binden fazla insanın iş ve aş bulması Kırşehir’e 10 bin nüfus demektir. Bu kadar çalışan insanın aldıkları maaşın Kırşehir’in ekonomisine verdiği katkıyı kim unutabilir ki?
Tabi gönlümüz ister ki Kırşehir’de birkaç daha Petlas gibi kuruluşumuz olsa, binlerce insanımıza iş ve aş vermesi. Organize Sanayi Bölgemizin dolup taşması, ikinci ve üçüncü organize sanayi sitelerinin kurulması. Ama olmuyor nedense. Milletvekillerimiz yatırımcıların her türlü sorunlarına eğilmeli, sahip çıkmalı. Onların yaşaması için destek vermeli, yeni yeni yatırımcılar bulup getirmeli.
Yatırımcıların önünü kesmek yerine teşvik etmek hepimizin görevi. Ama geçmişteki yanlışlıkların yatırımcılara kötü örnek olduğunu unutmadan, geçmişten alacağımız derslerle Kırşehir’e katkı sunulmalı. Geçmişe takılıp kalmak, kimseye yarar vermez, tam dersine Kırşehirimize büyük zarar verir.
Çevre illerimiz Kayseri ve Konya kabuğunu kırmış, hızla kalkınış sanayi şehirleri olmuş. Dünün ilçesi, yeni illerimizden bir Aksaray hızla gelişiyor, büyüyor, nüfusu artıyor. Nevşehir zaten kültür turizmden aldığı paylarla kalkınıyor, zenginleşiyor. Bu illere bakınca Kırşehirimizin yerinde saymasını da kabul edemiyoruz. Hiçbir Kırşehirlinin da kabul edeceğini düşünemiyorum.
Komşu illerimiz kalkınmada il ekonomilerinin düzelmesinde il idaresi ilin kalkınması için her türlü fedakarlıktan kaçınmazken, üniversite-sanayi iş birliğinde hiç tavizsiz çalışırken, yatırımcının teşvik almasında, devletin sağladığı imkanlara ulaşmasında, görevli personellerin sonuna kadar sorumluluk hissi içinde çalışmayı kendine şiar edinmişse, Özel İdare ortaklığında yatırım için ilin kalkınması ve geleceğinde işsizliğin bitirilmesinde köylerin kalkınmasında yatırımlara ortaklık yapıyorsa, onlar kalkınmanın zirvesini yaşarken biz il olarak ateşli hastalıklar içerisinde sürünmeye devam etmek mecburiyetinde kalırız.
“Çaresiz dertlere düştüm doktor, bana bir çare!” diyerek hayatımızı idame ettirmek il olarak kalkınmak için bekler dururuz.