Cumartesi günü Kırşehir’de halk arasında müftülük civarı dediğimiz güzergahta kalabalık bir guruba gözüm takıldı. “Bu gurup ne yapacak?” diyerek bekledim, sordum, soruşturdum ve öğrendim ki bu gurup geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da iki polisimizin şehit edildiği anda öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesini protesto etmek için toplanan bir kalabalıkmış.
Cumartesi günü Kırşehir’de halk arasında müftülük civarı dediğimiz güzergahta kalabalık bir guruba gözüm takıldı. “Bu gurup ne yapacak?” diyerek bekledim, sordum, soruşturdum ve öğrendim ki bu gurup geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da iki polisimizin şehit edildiği anda öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesini protesto etmek için toplanan bir kalabalıkmış.Biraz bekledikten sonra gurubun basın açıklaması, basın açıklamasıyla birlikte “katil devlet!” diyerek sloganlarda atılmaya başladı.
Türkiye’nin tam ortasında, Anadolu’nun bağrında Kırşehir meydanlarında “katil devlet!” diyen bu kişiler yıllardır Türkiye’de, Kırşehir’de yaşamlarını sürdürmekte, esnaflık yapmakta, memur ve işçi olarak çalışmakta, çiftçilik yapmakta ve öğrenci olarak okuyarak bir elleri yağda, bir elleri balda yaşamaktalar.
Tüm Türkiye’de olduğu gibi Kırşehir’de de Allah’ın hiç bir kulu bunların yaşam tarzına, dillerine, kazandıkları paraya müdahale etmedikleri gibi, selâm alıp, selam vermekte, iyi ve kötü günlerinde yanlarında olmakta, esnaf olanların dükkânlarından alış veriş yapmakta, sohbet etmekte, çaylarını içmektedirler.
Ne hikmetse bu gurubun temsil ettiği görüşe sahip olanlardan öldürülenler olursa devlet öldürerek katil oluyor. Ancak bu gurubun savunduğu kesim yıllardır askerimizi, polisimizi, öğretmenimizi, memurumuzu ve diğer sivil vatandaşlarımızı şehit ediyor öldürüyor o zaman neden katil arama peşine düşmüyorlar, protesto etmiyorlar, basın açıklaması yapmıyorlar bu çifte standardı anlamak mümkün değil.
“Katil devlet!” diye itham ettikleri, bağırdıkları devlet soğuk bir cumartesi gününde bu gurubun can güvenliğini sağlamak, basın açıklamasını güvenli bir ortamda yapmaları için Kırşehir Emniyet Müdürlüğü’nce, Emniyet Müdür Yardımcısının öncülüğünde çok sayıda polis görevlendirilmiştir.
Acaba hangi devlet kendisine “katil!” damgası vuran insanların can güvenliğinin sağlanması için polis görevlendirir, güvenlik tedbirleri alır?
Hangi devlet yaklaşık elli bin insanımızın öldürülmesine sebep olan terör örgütünün temsilciliğini yapan, savunan, geçmiş de dağlarda gezerek askerimizi, polisimizi şehit eden, insanlarımızı öldüren, anne ve babalara evlat acısı yaşatan, eşlerini karnındaki bebeğiyle dul bırakan, anne karnındayken babasız kalan çocuklarımızın katillerini milletvekili yaparak, dokunulmazlık zırhına alır?
Vatan sever, doğru, dürüst, askerliğini yapmış vatandaşlarımız işsizlikten intihar ederken, eşlerinden boşanırken, “taşeron” adı altında asgari ücretle çalışırken hangi devlet kendisine ihanet edenleri on binlerce maaş verir?
Hangi devlet dağlarda terör kamplarında kokmuş makarna yeyip, leş gibi battaniyelerde yatıp, hiç banyo yapamadıklarından dolayı bitlenerek gezenlere makam odası verir, sekreter verir, protokol da yer verir, yıllardır yemediği sıcak yemeklerden ikram eder?
Bir düşünün bakalım sizlere birileri iftira atsa, hainlik yapsa tepkiniz ne olur?
Bakın başta PKK terör örgütü olmak üzere yıllardır ASALA ve diğer terör örgütlerini destekleyen, besleyen, silah ve mühimmat veren topraklarında kamp yeri vererek eğiten, Türkiye Cumhuriyeti Devletini bölmek parçalamak için AB ülkeleri, ABD ve diğer haçlı devletleriyle iş birliği yaparak Türk Milletine acılar üstüne acılar yaşatan Fransa besleyip, büyüttükleri terör örgütleri kendilerini vurunca nasıl isyan ediyor ne kararlar alıyor.
Fransa hemen olağan üstü hal ilan etti, ülkede güvenlik tedbirleri arttırıldı, şüpheli olan herkesi “vurun emri” verildi, terör örgütlerine destek verenleri vatandaşlıktan çıkartma yayası çıkartıldı, terör suçundan yakalananlar için bizdeki gibi lüks otellerde değil tek kişilik karanlık hücrelerde cezalandırılması yönünde kanunlar çıkartıldı.
Terör örgütlerinin baş destekçilerinden Fransa bu yasaları çıkartırken Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendisine ihanet edenleri bağrına basıyor!
Şimdi soruyorum bu devlet nasıl “katil devlet” oluyor ve Türkiye’nin ortasında, Anadolu’nun bağrında, Kırşehir medyalarında “katil devlet!” diye bağırıyorsunuz?
Nankörlüğe gerek yok.
Biraz merhamet, biraz vicdan, biraz insaf…