“Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker gökten ecdat inse öpse o pak anlı değer” sözünü söyleyen ecdadıma ne kadar dua etsem azdır. Kırşehir’de yaşıyor, Kırşehir’in havasını soluyor, ekmeğini yeyip, suyunu içiyoruz.

“Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker gökten ecdat inse öpse o pak anlı değer” sözünü söyleyen ecdadıma ne kadar dua etsem azdır.
Kırşehir’de yaşıyor, Kırşehir’in havasını soluyor, ekmeğini yeyip, suyunu içiyoruz. Çalışıyoruz, çabalıyoruz, helal kazançla çoluk ve çocuğumuzun hayatını idame ettirmeye çalışıyoruz.
Helal kazanmadan, haramla köşe dönen, saltanat süren, insanlara tepeden bakan, gözünde kara gözlük ve lacivert takım elbiselerle gezen nicelerini gördük, görmeye de devam ediyoruz.
Bunlara gıpta edip te onlar gibi haramla köşe dönme hesabını yapanlara da tanık ediyor, tarih ve kültür şehri Kırşehir’imiz…
Bunlarda ne utanma kalmış, ne de arlanma. Varsa haram, yoksa haram…
Bunlarda insanlık ta bitmiş. Ülkesini, milletini ve ilini düşünme hiç yok.
İçlerinde azıcık vatan, millet, ülke sevgisi , namus ve şeref duygusu olsa böyle yapamaz.
Oysa bu ülke öyle kolay kurulmadı. Bu vatan toprakları öyle sıradan kurallarla elde edilmedi. Tarihler boyunca bu millet bir çok badireler gördü . Bunlara karşı vatanını NAMUSU bildi. Vatan için ölümü vuslat saydı. “ŞAHADET her kula nasip olmaz” dedi, kanını canını bu vatana topraklarına feda etti . Bunu yaparken, ne servet peşinde oldu, ne de şan…
Bugün yetişen nesillerin ecdadına nasıl baktığını, vatan için yaşanan badireleri görememesi kadar acı bir şey olamaz.
Yaşamak için her olumsuzluğu mubah sayan bir toplum nereye kadar bu böyle devam eder, bilinmez ama bir gerçek var ki o da her yaşamın bir sonu vardır. O son ile, seninle dünyada zevkle yaptığın her türlü iş seninle gelmeyecek, ayak oyunların, yandaşlık, adam kayırmaca, hak etmeyene verilen makamlar, aldığın komisyonlar, onlarca insanın hakkı, sadece sana zül olacak.
Sen hesabını verebilmek için uğraşırken, dünyanın dümeni dönecek. Sen sadece yaşadığın ve yaptığın haksızlıklarla anılacaksın. Kimi beddua edip sövecek, kimi hatırlamayacak. Sen üzerinde kara toprak örtüsü ile yatarken belki cennet bahçesi, belki cehennem çukuru olan, kabrin sana hayırlı olsun, haksızlıkların sana sorulunca sen vereceğin cevabını düşün.
Sorsam ki bunları “neden yaptın?” diye. Belki vereceğin cevap “dümen böyle dönüyordu!” diyeceksin. İyi de dünyada yaptığın iyi-kötü bütün amelinden sorguya çekileceğini söylemiyor mu? İnandığın kitap sorsan demir gibi. Müslüman, döner mi fırıldak gibi?
Her taraftan kuşatma altındayız. Çalışma hayatından yaşama. Elin gavuru altı yüz sene dünyaya hükmetmiş bir imparatorluğu kendine yazdığı kanunlarla örnek alırken. ÇALIŞMADAN YAŞAMA!
Sen ecdadınla gurur duyman gerekirken, sen sadece günü kurtarma adına yaşamı seçmişsin! Kanunen yapılması gerekenler bile benim adamım kanunu geçerliliği sağlanmış, her işimizi fani hayatına göre yapar hale gelmişiz. ALLAH adına yapılması gerekenler kul adına yapar hale geldik, toplum olarak…
Ahlâk en büyük çöküş içerisine düşürüldük. Yetişen yarının emanetini alacak neslimize ahlak kurallarını öğretemedik. Utanma ar duygusu olmayan “sırtım, belim, karnım” diyen boş, kocaman bir hiç olan nesli çöken ahlakı nasıl düzelteceğiz?
Ecdadımıza nasıl yaranacağız, onlar vatan topraklarını, namusu, şerefi sayarak şahadete koşarken, bizler nelerin peşindeyiz?
Allah’ın men ettiği her şeyi çıkarımız için mubah sayıyoruz.
Yarabbi sen bizleri koru, gözet. Bu günah çukurundan ozanın dediği gibi “kemlik gelmez, yiğit olandan kork, yiğit gözüküp şeref yoksunu olandan, bunlar bizim efkarımız” söylemesek suç söylesek, suç ecel oku değmeden kendimize gelelim. Gayemiz vatan, millet olsun. Şerefsizlere, kanı bozuklara pirim vermeyelim. Dünyanın en iyi hekimleri bile bu dertlere çare olamaz
İnsanların mekanları virane olmadan kendimize gelelim. Yaşadığımız KIRŞEHİR ‘en yanan AHİLİK meşalesinin üzerindeki külleri üfleyelim, ardından çıkacak kor içimizi ısıtsın, evimizi, şehrimizi, ülkemizi, dünyayı hem aydınlatalım, hem ısıtalım.
Haksızlıklar karşısında susmayalım. Korkarak, çekinerek kimseye bir faydamız olmayacağını bilelim. Akıl, ahlâk ve bilimle bu milletin doğuşunu kurtuluşunu görmek hepimize nasip olsun. Kalkınmış ekonomisi tavan yapmış, işsizlik, yoksulluk, haksızlık diye sohbetlerin olmadığı bir şehir olsun KIRŞEHİRİM…
Hüzünler, kederler, kötülükler, kötüler yok olsun. Bütün kötülükler yaşanmamış olsun ansızın gelecek, ölüm bizlere mutluluk kapılarını açsın, kötülük kapıları sonsuza denk kapansın. AHLAKINI AKLINI yitirenler bir kez daha düşünsün.