Ne zor günler, haftalar, aylar, yıllar geçip gitti. Ömür ne zaman biter ALLAH bilir.

Ne zor günler, haftalar, aylar, yıllar geçip gitti. Ömür ne zaman biter ALLAH bilir. Gel gör ki ne yaptık, nelerle uğraştık? Hayat boyu kimlerle dost, kimlerle düşman olduk.
Doğduğumuz günden bu güne memleketim Kırşehir’de her yaşanan olumlu-olumsuz olaylar, insan biraz dertlenince mutluluğu, biraz kederlenince acıları hatırlar ya işte yaşayan insan hayat çizgisinin hep dost doğru olmasını ister.
Keder-acı yaşamak istemese de hayatın gerçeklerinden kaçamaz ve hayat kendi oyununu oynar. O zaman işte biraz olsun iman gücüne sahipse isyan edemez ve ağzından Rabbim sana hamt ediyorum, sen hayırlısını ver der, acısını-kederini içine gömer. Kalbi delik delik olsa da, ağzı acılardan yansa da sesini çıkartamaz, yandım diyemez.
Ne zordur feryatsızlık…
Bir de bunun üzerine vefasızlık eklenirse yandın ha yandın, dumanın çıkmaz için kavrulur.
Bu saydıklarımı, yazdıklarımı yaşamadım diyemez aklı selim olan insanoğlu…
İşte bu çağımızın ve geçmiş çağların sıkıntıları, insanlar derdine, mutluluğuna, kahrına ağıtlar, feryatlar türküler yazmıştır.
Yazılan bu sözleri dinleyince kendini bulur insan bu söylenenlerde.
İnsanın hoşuna gider dinler, söyler, kederlenir, ağlar, hoşuna gider oynar.
Bir de bunun yanı sıra sana hükmetmek isteyenler olur. Seni kendine biat eden, seni kullanmaya çalışan şerefsiz kılıklılar vardır hayatta. Bunlar her dönemin insanıdır. Bunlar mayasızdır, bunların alçaklığı, şerefsizliği seni etkiler. Sen doğruyu söyledikçe çıldırır. Sana etki etmek, seni zora itip senden faydalanmanın yolunu arar. Bu kanı on para etmez insan olmayan mahluklar, onlar için menfaatten başka düşünce olamaz. Namuslarını bile kullanarak menfaat peşinde koşarlar, dünya makamı için yapmayacakları şaklabanlık kalmaz.
Ben bunlara sesimin çıktığı kadar bağırarak namussuz şerefsizler demeye çekinmiyorum. Yapmadıklarını yaptı, yaptıkları hataları yapmamış gibi göstermek bunların en etkili silahlarıdır. Çünkü satın alamayacakları hiçbir dünyalık olmadığını düşünürler.
Haramla doyan mideleri vardır.
Hiç doymak bilmezler.
Yedikçe yerler, yedikçe şişerler şiştikçe uçmak isterler.
Kendilerinin toplumda saygın olduklarını zannederler.
Ne zaman bir ilahi tokat yeler o zaman şaşırır kalırlar. Tıpkı sudan çıkmış balık gibi zıplamaya başlarlar. Kendilerini kurtarmak tekrar suya dönmek gibi bir gayeye kapılırlar, ama artık çok geçtir.
Her şeyi gören bilen birileri vardır ve bu ilahi tokat bunu hatırlatır ki sen bu yaşamın hakkını veremedin. Bizim sana verdiklerimizi kendi menfaatine kullandın, etrafına zulüm ederken, edilirken farkında bile olmadın. Sen sadece devrin dümeni dönsün, değirmenim susuz kalmasın derdinde kendini unuttun.
Ne zordur bu insanlarla hayatı yaşamak.
Ne zordur yapılan yanlışlara yanlış demek.
Bu insanların yaptıkları zulümleri dillendirmek…
Etrafınıza bir bakın.
Ne olur gerçekleri görerek, görmek isteyerek bir bakın!
Bu milletin canından verdikleri ile sefa sürenleri, zengin babanın müsrif çocukları gibi hareket ettiklerini, harcanan boşa giden emekleri…
Küçük beyinleri ile yaptıkları yanlışlar dillendirilmesin diyerek satın aldıkları insanları ve kuruluşları…
İşte bütün bu yazdıklarımız KIRŞEHİR’imizin ve ülkemizin gerçekleri…
Bunlar ne zaman son bulur?
İnsanlar doğruları konuşup yapılan haksızlıklara dur demesini bildikleri zaman.
İnşallah biz bu yaşanmasını istediğimiz gerçekleri uzak kalarak yaşarız. HAYATA GÜZEL BAKAR, güzellikler içinde ömrümüzü tamamlarız.
Bütün mesele gök kubbede hoş bir seda ile ayrılmaksa gerisi teferruattır der ve gideriz.
Biz gideriz de biat ederek yaşamaya kalkanlar…
Önce şereflerini daha sonra haysiyetlerini,özgürlüklerini kayıp ederler. Ne kadar feryat etseler de hem dünyalarını, hem ahiretlerini kayıp ederler. Aynı sarı öküz hikayesi gibi ORTADA KALIRLAR.
Bu gün aynı Ortadoğu’da yaşananlar gibi her şeylerini kayıp eden, onları bu duruma düşüren devletlerde ararlar mutluluklarını!
İşte haksızlıklar karşısında susan, biat eden insanların durumu...
ALLAH bizlere akıl, şuur versin, cesaret versin ki hayatımız boyunca haksızlıklar yaşamayalım.