Hayatın akışına mecburen katlanmak zorunda kalan biz insanlar kimi zaman akıllı davranmamız ile neticede birçok sıkıntıyı bertaraf edebiliyoruz. İşte bazı zamanlarda da hissi davranmamız neticesinde sıkıntılar yaşıyor, kahredebiliyoruz.
Bu hayatta bence en güzel yaşanması gereken ömür maddi hırsa kapılmadan ailene önem vererek yaşayabilmendir. Bununla beraber dostlarınla kardeş olmak can olmaktan öte ben şahsıma bir güzellik tanımam. Ben bu yaşantıya çok özlem duydum ve bu yaşantıyı yaşamak adına elimden geleni de yapmaya çalışıyorum. 
Bazı zamanlar çok acı çektiğin dönemler oluyor, hayat sana zor geliyor. İşte o zaman kendi kendine diyorsun ki, “Nasıl olsa ölüm var bu dünyada, misafirsin çok zorluklar, acılar görmeden ben de ölümün gerçek yüzü ile karşılaşayım” diyerek dünyaya olan bakışını ortaya koyabiliyorsun. 
İnsanların riyakâr davranışı ikiyüzlü sıfatlarına çoğu zaman gülüyor, “Ulan sanki bunlara ölüm yok!” diyerek gülüyor tebessüm edebiliyorum. 
İşte bazı zamanlarda kendimi kontrol edemeden doğruları haykırarak kendime tepki çektiğim de olmuyor desem, bu seferde ben yanılırım, çoğu dostum arkadaşım, “Bırak bu kadar yanlışı, sen mi düzelteceksin!” deseler de kendimi tutamıyorum, susmayı pasif kalmayı kendime yakıştıramıyorum. 
Kalp kırmayı sevmedim, sevmiyorum. Fakat bence doğru olanı konuşmayı da yazmayı da seviyorum. Takdir edeni de, etmeyeni de saygı ile karşılıyorum. Ben de bilerek kalbini incittiğim dostlarımdan, arkadaşlarımdan özür dilemeyi kendimce erdemlilik sayıyor, özür diliyorum. 
Dostlar, arkadaşlar benim yazdıklarıma ilave edilecek çok şeyler var. Fakat en önemlisi bence ülkem ve Kırşehir’in haksızlıklara boyun eğmemesi derim yaşadığımız şehrim demokrasi gazisi olduğu hepimizce malumdur. Bu şehre kirli siyaset zarar vermiştir ve bu verilen zararları nedense şehrimizin atanmışı, seçilmişi, siyasetçisi sözü geçeni bir yumruk olup çözümü konusunda fikir yürütenimiz çok olsa da uygulamada hep kapılar ardından kalıyoruz. 
Seçilmeden dağıtılan hizmet kitapçıkları nedense seçildikten sonra rafların uzanılmayacağı yere koyup unutuyoruz. Bu da yetmiyor muhalefeti sevmediğimizden olsa gerek birbirimize çelme takmayı seviyoruz. Bizim yaptırmak istemediğimiz işleri birileri kendine rahatlık kapısı görüp üzerini örtmeyi kendine görev addederek hizmetlerin gelmemesi için elinden gelen gayreti gösterip birilerine şirin gözükmeye çalışıyorlar. Bizler de buna bakıp “dur!” deme zahmetinde bulunmuyoruz. 
Hadi ne olur ayağa kalkalım, şehrimize gelecek hizmetler konusunda ter dökelim, birbirimizi sevelim, kini nefreti çekememezliği bir kenara bırakalım. 
Vallahi de billahi de unutulacağız, mezarımıza bir Fatiha okumaya gelenimiz bile olmayacak. Onun için derim ki eser bırakalım hayat kısa, ömür bir soluk bütün kötülüklerden uzak insanlığa hizmet bizim yaşamımızdır diyelim. 
Hayat ve bunu yaşayan bizleriz unutmayalım.