dursunyasitman

Gerçek bir Türk milliyetçisi REMZİ OĞUZ ARIK

remzi oğuz

Tek parti iktidarının sona erdiği ve Demokrat Parti'nin tek başına iktidara geldiği 14 Mayıs 1950 seçimleri öncesi İlâhiyat Fakültesi'nde sanat tarihi profesörü olan Remzi Oğuz Arık bundan tam 62 yıl önce 3 Nisan 1954 günü Adana'dan Ankara'ya gitmek için bindiği uçağın Çukurova üzerinde infilâk etmesiyle bir uçak kazasına kurban gitmişti. Şehit olduğu zaman Seyhan (Adana) meb'usu idi.

Remzi Oğuz 15 Temmuz 1899 tarihinde Kozan ilçesinin fakir bir dağ köyü olan Kabaktepe'de dünyaya gelmişti. Kozan o zaman sancaktı. Zulüm ve istibdada karşı koyan meşhur Kozanoğlu'nun yaşadığı dağların hür ve temiz havasını teneffüs ederek büyümüştü. Anadolu dağlarında bu gün de yaşayan Türkmen boylarından Farsaklar'a mensuptu. Bir dağ köyünde doğmuş bir Farsak oğlu olmak onun için bir iftihar vesilesiydi. Ermeni komitacılarının en azgın işler yaptıkları, tarihî ve kanlı Adana vak'asının cereyan ettiği günlerde 8-9 yaşlarında, vücudu zayıf ve çelimsiz, fakat ruhu büyük bir çocuktu. Okuyup yazmasını biliyordu. Kendisinden yaşça çok büyük ve hattâ kültürlü kimselerle münakaşaya girecek kadar zeki ve hür fikirliydi.

O sıralarda Feke Sandık Emini olan babası Arıkfakihoğulları'ndan Mehmet Ferit Efendi'nin annesi Zekiye Hanım'dan ayrılması ve ikinci kez evlenmesi üzerine Remzi Oğuz daha küçük yaşta pek sevdiği annesinin yanında yarı yetim kaldı. Zekiye Hanım çok mihnetkeş ve çilekeş bir anneydi. Oğlunu yetiştirebilmek için uğraşıp didiniyordu.

İLK MİLLİYETÇİLİK DUYGULARINA İŞKODRA'DA ERİŞTİ

Remzi Oğuz 1908'de hürriyetin ilânından sonra annesiyle birlikte İşkodra Kalesi'nde görevli bir piyade zabiti olan ağabeyinin yanına gitti. Kozan, Feke ve Saimbeyli'deki hâdiseler küçük Remzi Oğuz'a Türklük ve müslümanlığın karşı karşıya bulunduğu ihanetleri tâ içinden duyurmuştu. Balkanlar'ın aleyhimizde çeşitli komitacılık hareketleriyle kaynaştığı bir devirde İşkodra'da olması ve mektebe devam etmesi de ona müslümanlık camiası içinde Türkler'e yapılanları göstermişti. Hele İşkodra Muhafızı Hasan Rıza Paşa'nın bir gece karanlıktan istifade edilerek sokakta kahpece şehit edilmesi onun çocuk ruhunda, arık vicdanında büyük tepkiler yapmıştı. Böylece ilk milliyet ve milliyetçilik duygusuna ve şuuruna İşkodra'da erişti. Mektepte iken Türk olmayan arkadaşlarından gördüğü kötülükler, subay ağabeyinin anlattığı komitacılık hikâyeleri Remzi Oğuz'a millî birlik ve varlığımızı bir mukaddes nefis müdafaası olarak gütmemiz lâzım geldiğini iyice öğretmişti.

Balkan faciasının sefaletlerini ve Selanik'i de görerek İstanbul'a döndüler. Remzi Oğuz leylî olarak İstanbul Mercan İdadîsi ve İzmit Sultanîsi'nde okudu, buradan İstanbul Muallim Mektebi'ne geçti. Gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbi'nde yedek subay talimgâhına gönderildi. Orada zayıf vücudunu ve bedenî kabiliyetlerini düşünmeden ağır işlere girdi, fakat fazla dayanamadı. Yaralandı ve hastalandı. Harpten sonra Edebiyat Fakültesi'nde felsefe öğrenimi gördü. Yedikule Yetimler Mektebi'nde hocalık yaptı. Fakir ve yetim çocukların yetiştirilmesi işi hayatı boyunca onu iç acıları içinde yaşatan konulardan biri oldu. İstiklâl Savaşı günlerinde de çok acılar çekti.

 ATATÜRK'LE YAKINLAŞMASINI ATA'NIN ÇEVRESİ ENGELLEDİ

 Cumhuriyet döneminde ilk görevi Adana'da Cumhuriyet İlkokulu'nun başöğretmenliği idi. Pek az maaşı ile sevgili ve çilekeş anneciğini oturtacak damı sağlam bir ev bile bulamazken İtalyan Konsolosluğu yanında olan okulun bahçesine hiç olmazsa konsolosluğun astığı bayrak büyüklüğünde bir bayrak asmak ve ona göre bir direk yaptırmak için nasıl çırpındığını ve muvaffak olunca da nasıl sevindiğini o zaman talebesi olan Adanalılar anlatırlar (“Arık Hoca”, Çakmak Mecmuası Sayı: 5). Bu şartlar altında ilk eserini Adana'da verdi. Bu bir içtimaî tetkik denemesiydi.

Çalışmaları ve kişiliği ile dikkati çeken Remzi Oğuz'u Adana'dan İstanbul'a aldılar, Galatasaray Lisesi'ne Türkçe öğretmeni yaptılar. Remzi Oğuz bir yandan da Darülfünun'a devam etti. Paris'teki Sorbonne Üniversitesi'nde sanat tarihi, Louvre Arkeoloji Enstitüsü'nde arkeoloji öğrenimi gördü. Sorbonne Üniversitesi sitesinde Türkiye pavyonu olmadığından Prof. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu ve Reşad Şemseddin Sirer'le birlikte Belçika pavyonunda kaldı. Paris'te de boş durmadı. Bir taraftan Türk Talebe Cemiyeti'ni ihyaya çalışıp gelen her gence kendisini Anadolu'da bekleyen görevleri hatırlatırken diğer taraftan Dr. Rıza Nur'la devamlı temaslarda bulundu ve vatandan uzak kalan bu büyük ve milliyetçi fikir adamının acılarını paylaşmaya çalıştı. Paris'teki çalışmaları Atatürk'ün de dikkat ve ilgisini çekti. Atatürk ona istediği şekilde yetişmesini sağlamak amacıyla himaye ve yardım teklifinde bulunduysa da Remzi Oğuz nezaketle teşekkür etti ve aynı zamanda teklifi reddeden bir karşılıkta bulunmaktan çekinmedi.

Yurda döndükten sonra Maarif Vekâleti Arkeoloji Müdürlüğü'nde bulundu. Bir arkeolog olarak kendini işine verdi. Göllüdağ, Alacahöyük, Çankırıkapı, Karaoğlan, Hacılar, Alaettintepe ve Bitik kazılarına katıldı. 1939 yılında profesör oldu.Yaptığı kazılar sırasında Atatürk ona imkânlar vermek için yakınlık gösterdi ve hattâ yanına çağırdıysa da Ata'nın çevresindekiler buna ellerinden geldiği kadar engeller çıkardılar.

SEYHAN (ADANA) MİLLETVEKİLİ İKEN TKP'Yİ KURDU

1944 yılında Türk milliyetçilerine bilinen komployu hazırlayanlar, onları akla hayale gelmez iftira ve ithamlarla mahvü perişan eylemek isteyenler o sıralarda Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde hocalık eden Remzi Oğuz'a da el ve dil uzatma cesaretini gösterdiler. Ankara Valisi Nevzat Tandoğan Remzi Oğuz'u bir suçlu gibi tevkif ettirerek huzuruna getirtti. Ona tehdit ve hakaretlerde bulunmak istedi. En yakınlarının bile korkudan çekinerek yalnız bıraktıkları Remzi Oğuz bu kanun dışı ve komitacılara mahsus tehditlere karşı koydu. Fakat keyfî olarak tevkifinin hesabını da kimseden soramadı.

Zamanın ünlü Maarif Vekili Hasan Âli Yücel'in okul arkadaşı olmasına ve yakından tanışmalarına rağmen Remzi Oğuz belki de bu arkadaşlığı ve dostluğu yüzünden üniversiteden uzaklaştırıldı. Az maaşlı bir memur olarak yaptığı arkeolojik çalışmaları sırasında da çok sevdiği oğulları Oluş ve Alev'in bakımları ve yetiştirilmeleri için değerli ve çilekeş eşi Türkân Hanım'la beraber binbir fedakârlığa, yokluğa ve darlığa katlandıkları sırada hastalandı ve ciğerleri kanadı. Bu en düşkün durumunda Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Vekili Hilmi Uran'ın maddî alâka ve himayesini reddetmesi onu şüpheli bir adam durumuna düşürdü. Ne acı ve garip tecellidir ki Halkevleri için yazdığı arkeoloji araştırmalarına ait bir kitabını parti almış ve bastırmıştı. Cumhuriyet Halk Partisi'nin malları ve binası elinden alındığı zaman bu kitapların bodrumlara atıldığı ve dağıtılmadığı anlaşıldı (“Arık Hoca”, Çakmak Mecmuası Sayı: 5).

Politikaya atılan Remzi Oğuz 14 Mayıs 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'den Seyhan (Adana) milletvekili seçildi. 1952'de Türkiye Köylü Partisi'ni kurdu. Milliyetçilik ve köylülük yazılarını Oluş, Çığır, Millet ve Hareket dergilerinde yayınladı. Eserleri: Adana Ticaret Rehberi (1924), Küçük Borçlu (Jeanne Meret'den çeviri, 1926), Alacahöyük Hafriyatı (1937), Karaoğlan Kazıları (1938), Köy Kadını (Memleket Parçaları, 1944), İdeal ve İdeoloji (1947), Truva Klavuzu (1953), Coğrafyadan Vatana (1956), Veraset ve Cemiyet (1957), Türk İnkılâbı ve Milliyetçiliğimiz (1958), Türk Gençliğine (1968), Gurbet - İnmeyen Bayrak (1968), Meseleler (1974), Türk Sanatı (1976).

Adana'nın Sarıçam, Ceyhan ve Kozan, İzmir'in Karabağlar ilçelerinde ilköğretim okullarına, Ankara'nın Çankaya ilçesindeki bir mahalleye Remzi Oğuz adı verildi.

Remzi Oğuz'u ölümünün 62'nci yıldönümünde rahmet ve saygıyla anarken son sözü milliyetçi şairlerimizden Azmi Güleç'e bırakalım:

Sarsılmadı bir gün yüce gönlündeki imân,

                        Vicdânı bütün, rûhu kavî, alnı açıktı.

                        Yıllarca büyük bir “ideal” uğruna koşmuş,

                        İrfânı vatan sevgisi hâlinde “Arık”tı.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ZAMAN TÜNELİ

60 YIL ÖNCE KIRŞEHİR

Hazırlayan: DURSUN YASTIMAN

Kaynak: KIRŞEHİR SESİ Gazetesi

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bütün köylerle telefon irtibatı temin edilecek

Şehrimize bağlı köylerde telefon bulunmaması sebebiyle bilhassa acele vak'alarda köylerle irtibat temin etmek çok müşkül olmakta idi. Bu noksanı nazara alan sayın kaymakamımız Nihat Bor derhal teşebbüse geçerek köylerde kurulacak birlikler vasıtasıyla bütün köylerin telefonla merkeze bağlanması hususunda çalışmaya başlamışlardır.

Bu hayırlı ve faideli teşebbüsünden dolayı sayın kaymakamımızı tebrik eder, muvaffakiyetler dileriz.

Hacıbektaş'ta çift hâkimli mahkeme kuruldu

Şimdiye kadar tek hâkimli asliye teşkilâtı bulunan Hacıbektaş kazasında Adliye Vekâleti'ne bağlı hukuk ve ceza mahkemeleri kurulmuş ve bu mahkemelere hâkim tâyin edilmiştir.

Bir hemşehrimizin teklifi

Hamiyetli hemşehrilerimizden kasap İsmail Erdaş Kaymakamlığa müracaat ederek Ökse mevkiindeki 100 dönüme yakın arazisini burada numune fidanlığı yapılmak üzere Ziraat Vekâleti emrine vermeyi teklif etmiştir.

Bu teklif üzerinde hassasiyetle durularak bu mahalde bir numune fidanlığı kurulmasını temenni eder, hamiyetli hemşehrimizi bu teklifinden dolayı tebrik ederiz.

Vilâyet Maiyet Memurluğu

Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunlarından Kemal Esensoy Vilâyet Maiyet Memurluğu'na tâyin edilerek vazifesine başlamıştır.

Kendisine yeni vazifesinde başarılar dileriz.

Ağır Ceza Mahkemesi Reisi Ragıp Özgökmen'in kadrosu yükseltildi

Şehrimiz Ağır Ceza Mahkemesi Reisi Sayın Ragıp Özgökmen'in kadrosu 90 liraya yükseltilmiştir.

Sayın Reisimizi tebrik ederiz.

 Nazım Akyüz emekliye ayrıldı

Şehrimiz Ağır Ceza Mahkemesi azası Sayın Nazım Akyüz müddetini ikmal ettiğinden emekliye ayrılmıştır.

Otuz seneden fazla bir zamandan beri hâkimlik vazifesini muvaffakiyetle ifa eden kıymetli hâkimimize bundan sonraki işlerinde de muvaffakiyetler dileriz.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

YARI ŞAKA

Tarafsız İdare...

Belediye Reisi Fazıl Yalçın 'Kılıçözü' gazetesinde 'Tarafsız İdare' başlıklı bir yazı yazmış. Yalnız bizim kanaatimizce makalenin bir noksanı var.

Tarafsız idareyi bir misalle izah etmeliydi. Avrupa'dan, Amerika'dan misal almaya lüzum yok. Başında bulunduğu Belediye'yi bir misal olarak verebilirdi. Seçim Kurulu'nda kendileri aleyhine rey vermiş olan bir memurun kadrosunu başta kendileri olmak üzere Cumhuriyetçi Millet Partili Belediye azalarının ittifakla verdikleri bir kararla lâğvederek bir ailenin rızkını kesen, diğer taraftan yeni kadrolara malûm hizmetleri (!) ile tanınmış koyu Cumhuriyetçi Millet Partilileri alelacele yerleştirerek Belediye'yi parti ocağı haline getiren Kırşehir Belediyesi tarafsız (!) idarenin şaheser (!) bir örneğidir. Her halde binlik Belediye Reisimiz bu acaip eserden ilham almış olmalı!

 TATLI-SERT

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kırşehri halıcılığını inkişaf ettirecek ve şehrimizde yeni bir iş sahası açacak olan Kırşehri Kalkınma T. A. Ş.'ne hissedar olalım.

 ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu köşedeki haber, yazı ve ilânlar 14 Nisan - 5 Mayıs 1956 tarihli gazetelerden alınmıştır.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Tarihe düşecek açıklayıcı notlar

* Hacıbektaş o tarihte ağır cezalık dâvalar bakımından Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi'ne bağlıydı.

* Kırşehirli olan Kemal Esensoy Kırşehir ilçesinin bağlı olduğu Nevşehir Vilâyeti Maiyet Memurluğu'ndan sonra Tercan, Eşme ve Tavas kaymakamlıkları, Uşak, Adıyaman, Kütahya, Balıkesir, Trabzon ve Bitlis valilikleri yapmıştı. Emekliye ayrıldıktan sonra siyasete atılmış, CHP'den Kırşehir milletvekilliği aday adayı olmuşsa da aday listesine girememişti.

* Ragıp Özgökmen Kırşehir'de uzun yıllar Ağır Ceza Mahkemesi Reisliği yapmış başarılı bir hâkimdi. Oğlu Tarhan Özgökmen Kale'de bizimle okumuş ve yüksek mühendis olmuştu.

* Fazıl Yalçın Kırşehir Lisesi'nde fizik öğretmeni iken 1955 sonunda istifa ederek bağımsız Kırşehir Belediye Başkanı seçilmiş, 21 ay Belediye Başkanlığı yaptıktan sonra 1957 seçiminde Osman Bölükbaşı'nın liderliğindeki Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nden Kırşehir milletvekili olmuş, 27 Mayıs 1960 ihtilâliyle milletvekilliği sona ermişti. Demokrat Parti iktidarı yanlısı 'Kırşehir Sesi' gazetesi makale ve fıkralarında Belediye Başkanı iken maaşını 1000 liraya çıkardığı için kendisinden “Binlik” diye söz ederek icraatını sürekli eleştirmiş, onu partizanlık yapmakla itham etmiştir. DY

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

KIRŞEHİR SESİ Haftalık Siyasî Gazete Fiatı: 10 Kuruş Sahibi: R. Esensoy Yazı İşlerini İdare Eden: Avukat Vahit Esensoy İdare Yeri: Atatürk Caddesi No. 68/2 - Kırşehir Basıldığı Yer: Kırşehir Basımevi