Haydut İsrail, insani yardım ulaştırmak için Gazze şeridine yelken açan küresel Sumud (Sabır, direniş, sebat, kararlılık) Filosu’na saldırdı, filoda bulunan aktivistleri, Yahudi askerleri esir aldılar. Kadınlar dahil esirleri çırılçıplak soydular ve kadınların özel yerlerine dokundular. Aktivistlerin ellerine ters kelepçe takarak onlara acı çektirdiler ve onları kafeslere kapatarak su ve ekmekten mahrum bıraktılar. Yahudi askerleri, ellerindeki silahın dipçiği ile kafilede bulunan insanların kafalarına vurdular, insanların tuvalet ihtiyaçlarını gidermelerini yasakladılar. Onlara hitlerin uyguladığından çok daha fazla şiddet uyguladılar. ABD’nin ve batılı devletlerin idarecileri bu zulme ses çıkarmadılar. Oysa Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 2. Maddesinde, “Bir kimsenin yasa dışı şiddete karşı korunmasının sağlanması” öngörüldüğü gibi bu sözleşmenin, 3. Maddesinde, “Hiç kimse işkenceye yada insanlık dışı onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz” Denilmiştir. Sözleşmenin 5. Maddesinde, “Herkesin kişi özgürlüğüne ve güvenliğine hakkı vardır” Denildikten sonra, sözleşmenin 7. Maddede, “Hiç kimse işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre bir suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı cezalandırılamaz” Denilmiştir. Yukarıda Sumud Filosuna uygulanan zulümler ifade edildi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel beyannamesi, Yahudiler tarafından ihlal edildi. Avrupa devletleri sus-pus oldu, gıkları çıkmadı ama şerefli ve onurlu insanlar sokağa döküldü İsrail’in, Gazze’de uyguladığı insanlık dışı zulümleri telin etti. Sumud Filosu kahramanlarını alkışladılar, Yahudileri kınadılar. Nobel Barış ödülü peşinde koşan Trump bu zulme ses çıkarmadığı gibi, Sumud Filosu’nda yer alan kendi vatandaşlarına karşı yapılan alçakça muameleyi de görmezden geldi. Çünkü damadı Yahudi. Trump bir Yahudi dostudur, Türk dostu olamaz. İsrail, Gazze’deki kadın ve çocukları öldürmekte ve Gazze şeridinde yaşayan Müslümanları 18 yıldır abluka altında tutmakta, en temel insani haklardan mahrum bırakmaktadır. Trump bunu gördüğü halde ileri sürdüğü barış anlaşmasında, “Hamas silahı bırakacak, teslim olacak, İsrail yaptığı katliamla kalacak, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tutuklama kararı uygulanmayacak.” Diyerek Yahudileri korumaktadır. Barış antlaşması tek tarafın kabulü ile yürürlüğe girmez, iki tarafın uyuştuğu ve uyuşmadığı konular müzakere edilerek barış antlaşması yürürlüğe konulur. Katil Netenyahu, Trump’un sunduğu barış antlaşmasını bile kabul etmiyor, Gazze’yi bombalama devam ediyor ve antlaşmayı ABD gezisinde değiştiriyor. ABD ve batılı devletler, katil İsrail’lilere silah vererek, masum insanların katiline neden oluyorlar. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ki hükümler sadece kendileri için uygulanmalı, Müslümanlar için uygulanmamalıdır. Düşüncelerini her zaman beyanları ve davranışları ile ortaya koymuşlardır.

Sumud Filosunda bulunan aktivistler derdest edilince, bu aktivistleri goya aşağılamak için onların zorla tıkıldıkları kafese gelen, İsrail’in aşırı sağcı, katil, terörist, ulusal güvenlik bakanı Itamar Ben-guir, saldırıya uğrayan aktivistlere terörist demiş ve onların terör mahkumu şartlarında kalacağını ve sorgulanacağını söylemiştir. Bu alçak bakanın sivil ve barışçıl bir yardım misyonu mensuplarını terörist olarak suçlaması, komedidir. Bu ahlaksız Yahudi, 16 yaşında iken ABD tarafından terör örgütü sayılan, aşırı milliyetçi Kcha’a örgütüne katılmıştır. Bu örgüt 1994 yılında Batı Şeria’nın güneyindeki El- Halil şehrinde bulunan İbrahim Camisine baskın yapmış, namaz kılan 29 cami cemaati masum Filistinliyi şehit etmiştir. Kendisi katil ve terörist, aktivistlere terörist diyor, utanmaz adam.

Önceki yazılarımda, Türkiye liderliğinde NATO benzeri, “İslami NATO” kurulmadıkça, batının pis işlerini yaptırdığı İsrail’in saldırganlığının durdurulması mümkün değildir diye yazdığımı okuyucularım hatırlarlar. İsrail tüm İslam alemini, ABD’den ve batıdan aldığı silah ve mühimmat desteğine güvenerek tehdit ediyor. Suriye’yi, Lübnan’ı, Gazze’yi, Katar’ı, İran’ı bombalıyor. Bu tehdide ancak İslam ülkeleri bir araya gelip, her biri diğerine vaki bir saldırı halinde, saldırıyı yapanlara birlikte mukavemet edeceklerini deklare etmedikçe İsrail, vurmaya, kırmaya devam eder.