7 HAZİRAN seçimleri Kırşehir’de önemli bir oranda katılımla gerçekleştirildi. Yüzde 85’lerin üstünde bir katılım Kırşehir için çok önemli bir oran… Evet, seçim dediniz aday oldunuz yalvar yakar ele ayağa düştünüz.
7 HAZİRAN seçimleri Kırşehir’de önemli bir oranda katılımla gerçekleştirildi. Yüzde 85’lerin üstünde bir katılım Kırşehir için çok önemli bir oran…Evet, seçim dediniz aday oldunuz yalvar yakar ele ayağa düştünüz. Bazı partizan arkadaşlarımızı kırma pahasına oylarda adaletli bir dağıtım yapmasak da, sizleri sadece oy dilenirken tanıdığımız karakterleri değerlendirerek en iyinizi seçmeye gayret ettik.
Fakat Ankara’ya kapağı attığınız andan itibaren tavırlarınız değişti! Nedendir? Oranın havası biraz sertçe midir yoksa.
Bekliyoruz haydi “şu hükümeti kurun” diyoruz ama henüz bir anlaşmaya varamadığınızı görüyoruz.
Acaba neden?
Maksat memlekete hizmet değil mi?
“Evet” dediğinizi duyar gibi oluyorum.
O halde kurun şu kabineyi bekliyoruz.
Kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıklardan halkın rahatsız olduğunu hatırlatmaya gerek yok.Esnaf ve sanayiciler ağzınızdan çıkacak iyi haberleri bekliyor.
Tek başına kabine kuracak milletvekili sayısına ulaşan olmasa da, çok ala her alternatifi kaldıracak bir tablo oluştu. Memleketin sağlığı ve devletin bekası için ha tek başına idareyi eline al, ha ortaklasa anlaşarak idareyi paylaş, ne fark eder?
Fakat kazın ayağı öyle değil. Bundan sonra yani 13 senenin tahribatını kim ve nasıl onaracak bunun hesabı yapılıp konuşulması lazımken, hayır sen nerede oturacaksın, ben nerede oturacağım, en çok rant yapan veya en çok getirisi olan bakanlıkların paylaşım problemi var ortada.
İki büyük parti; biri ana parti, diğeri baba parti, ikisinin de sicili az çok biliniyor. Birisi iktidara doymuşlukla beraber tahrip ettiği mekanizmayı nasıl kazasız belasız ve yüce divansız başkasının üstüne kakalarım düşüncesine hakimken, geçmiş yılların hesabını vermeden sıvışmanın planlarını yapadursun, yıllardır iktidar olamamanın ezikliği içerisinde.
Yahu “birde beni deneyin” diye feryat eden baba partiye halk fazla güvenmediğini, “hele bir yamaklık yap bakalım sen bu işi kıvırabilecek misin?” diye yardımcılık görevi verdi. Diğer geriye kalan, adi büyük kendisi küçük olan iki partiye de “belki lazım olursunuz hele siz bir sıtajlık eğitimini tamamlayın” dedi seçmen.
Sayin Devlet Bahçeli’nin düşünceleri ve terettüpleri doğru değil denilmez. Ama ne zaman Sayın Selahattin Bey koltuk değneğini atar ve gerçekten Kürt vatandaşların ve kardeşlerimizin partisi olduğunu ve Türkiye partisi olacağını açık açık söylerse o zaman Sayın Bahçeli’ye “noluyor?” denir. Fakat şu anda ufukta böyle bir ortam görülmüyor.
Henüz ortaklık görüşmeleri başlamasa da iktidar partisinin niyeti netleşmeye başladı. Ya tek başımıza koltukta otururuz, yada aba altında sopa göstererek ve de halka karşı,”bakın ben uzlaşmacı ve güvenilir bir partiyim, koalisyon ortaklığı iyi bir idare değil, ben yine tek başıma meydanlarda at oynatmayı iyi bilir ve yaparım, seçimin tekrarlanması lazım, beni yine seçin” mesajı verme niyetiyle seçime gider.
Öyle veya başka bir niyetin beslenmesi Türkiye’nin içinde bulunduğu ortamdan kurtarılması ve bulunduğu coğrafyada söz sahibi olabilmesi için, uyumlu ve açık politikalı bir idareye ihtiyacı var. Türkiye’nin çözüm bekleyen çok önemli sorunları dururken, maliyeti hayli yüksek olan bir erken seçim sorunların ikiye katlanmasına sebep olur.Tarımda yaşanan belirsizlik, Eğitimde yaşanan kargaşa,istihdamdan yaşanan yatırımsızlık,yabancı bankaların ağına düşen kredi mağdurlarının nasıl kurtulacağı sorunu hep ayrı ayrı bir problem.
Güney sınırımızda her gün yeni bir komşuyla tanışıyoruz. Sınırlarımızda her gün yeni gelişen oluşumlar hemi Türkiye için ve hemi de Ortadoğu için kan gölü oluşturabilecek mezhep savaşları sinyallerini veriyor, görmemek, anlaşılır gibi değildir.
Ak Parti’yle ortak hükümet kuracak partinin evet diyeceği ve Reisicumhurun olmazsa olmazları var. Saray harcamaları, örtülü ödenek problemi, geçmişte adi bazı yolsuzluklara karışan kimselerin yargı önüne çıkarılma olasılığı gibi. Bunlar haricinde hemen hemen her partinin seçmenine verdiği bazı sözler var ki bunlar zaten pek de iyi olmayan ekonomik olarak sıkıntı yaratacak vaatler. Asgari ücretlerin yükseltilmesi, her bayramda verilecek ikramiye sözleri…
Seçilemeden meclis dişi kalan vekillerin maaş ve harcamaları, bunlar bütçeye ağır yükler getirecek ödemeler. Daha önemli olan kadrolaşmalar, 13 senedir her hangi bir şekilde resmi dairelere yerleşen elamanları çıkarıp veya başka yerlere kaydırıp yerine kendi elamanlarını yerleştirmek isteyen koalisyon ortağının istekleri. Bu ve benzer koşullar altında en geç iki sene içerisinde yine erken seçim gündeme gelecektir. Eğer ortak bir kabine kurulması söz konusu ise. Olacak bir erken seçim AKP´yi yine çoğunlukla iktidara taşıyacaktır. Belki MHP vekil sayısını bir kaç tane artırabilir fakat CHP daha da azalacak, HDP yine %10 barajını geçecektir. Kayıplar çok daha fazla olacak ve hatta Meclis’te yaşatılacak olan gerilim sokağa yansıyacak tekrar kaoslu günler yasamaya başlayacağız. Belki de eskide olduğu gibi pazarlar kurulacak ufak ufak başlayacak olan transferlerle sorunlar asılmaya çalışılacak. Seçmenin istediği, en kısa zamanda sislerin ortadan kalkması ve istikrarın sağlanması. Partilerin sağduyulu hareket etmesi temennimiz.
Kırşehir’de cadde ve sokaklar bomboş. Esnaf ve sanatkâr iş yapamıyor, ekonomik sıkıntı içinde kıvranıyor.
Tüm temennimiz biran önce hükümetin kurulması ve herkesin işine güne bakması, ülkenin önünün açılması, ülkemizde tüm insanların beklentilerinin karşılanmasıdır.