15 Temmuz darbe girişimini yaşadık Türk Milleti olarak… Kırşehir gibi tüm Türkiye meydanlarda demokrasiye ve milli iradeye sahip çıkarak darbe girişimine karşı tek yumruk oldular. Kırşehir Cacabey Meydanı’nı ve tüm meydanları önemsiyorum.

15 Temmuz darbe girişimini yaşadık Türk Milleti olarak…
Kırşehir gibi tüm Türkiye meydanlarda demokrasiye ve milli iradeye sahip çıkarak darbe girişimine karşı tek yumruk oldular.
Kırşehir Cacabey Meydanı’nı ve tüm meydanları önemsiyorum. Halk bu tür darbelere karşı olduğunu en güzel şekilde ortaya koydular.
Türkiye tarihinde bu kadar büyük bir kaosun içine düşmemiştir. Gerek Birinci Dünya Harbinde olsun gerek ikinci dünya harbinde olsun birbirine ve kendi devletine uçaklarla, tanklarla saldırmamıştır.
Her devlette kendi içerisinde karşıt guruplar olabilir, değişik inançlara sahip olan insanlar olabilir, değişik siyasi görüşlere sahip olabilir. Fakat bütün olumsuzluklar ve anlaşmazlıklar demokratik sistem anlayışı ile sonuca bağlanır ve devlet içerisinde beraber yaşamanın yolları bulunur. Bütün toplumun ortak yararlanacağı kurumlar ve uygulamalar yasalarla belirlenir.
Her devletin kendi komşularıyla anlaşmazlıkları vardır fakat bilhassa Avrupa devletlerinin bir ortak noktada birleştikleri bir çizgi var, bu çizgi ne zaman Türkler Anadolu’ya yerleşti o zamandan beri birleştiler, Türk düşmanlığı. Asırlardır düşmanlıklarında herhangi bir değişiklik olmadı ve olmayacakta. Değişik taktik ve uygulamalarla her zaman Türkiye’nin önünü kesmeye çalışacaklardır.
Değişik terör örgütlerini destekleyerek hatta bunu yaparken açık açık söylemekten bile çekinmeyerek Ortadoğu’yu şekillendirme ve yeniden dizayn etme planına Türkiye’yi ortak ederken, o zaman Başbakan olan RecepTayyip Erdoğan’ı kullanacaklarını düşünen dizayncılar, ilerleyen zaman içerisinde her dediklerini yaptıramayacakları bir kimseyi karşılarında buldular.
Geniş halk desteğini arkasına alan ve üst üste açık farkla seçim kazanan AKP ve dolayısıyla liderini hedef seçtiler.
Daha önce yedek beklettikleri ve Türkiye’de her şeyi yapabilecek bir konuma gelen FETO örgütünün liderini şemsiyesi altına alarak yakın takipte işleri daha iyi organize etmek için ABD´ye uçurdular.
Yıllardır örümcek ağı gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kurumlarını ele geçiren problemli lider, son zamanlarda daha problemli olmaya başladı. Daha önce balyozdu, çekiçti, kürekti gibi uyduruk karalama ve iftiralarla Türk Silâhlı Kuvvetleri’ni hallaç pamuğuna çevirdiler. Yargıyı, Emniyet teşkilatını ve orduyu arkalarına aldıklarını zannederek ihtilal yapmaya kalktılar. Her şeyin yolunda gittiğini zannederlerken karşılarında halkın direnişiyle karşılaştılar.
İşte bu hesapta yoktu, bunu düşünemediler. Aceleci sözde dostlarımızı harekete geçirecek sebeplerin başında, İstanbul Havaalanını, Boğazlarını devrede çıkaracak yeni İstanbul Kanal’ı ve her dediklerini yapmayan ve söz dinlemeyen bir Reisicumhur vardı.
Başarısız olan ve Arap baharının devamı niteliğindeki darbe girişiminin arkasında başka planlarda muhakkak vardır, ne zaman ve nasıl uygulamaya koyacaklarını henüz açıklamadılar. Yalnız kendilerini dünyanın sahibi gören devletlerin pes edeceğini düşünmek, hayalperestlik olur. Bunlar kendi halkının refahı için elli yıl yüz yıl ileriye dönük olarak çalışırlar. Bunun için keselerinin ağzı her zaman açıktır, aynen bizim Feto’ya yaptıkları gibi.
Dünya’nın her tarafında Feto okulları açarak ileride kullanacağı elamanları kendi okullarında yetiştirerek devletin üst kademelerinde söz sahibi ve emir verecek konuma gelmesi kırk, elli yıl aldı.
ABD istihbarat örgütünün arkasında olduğu ve yıllardır örgütlenen bir çeteyle mücadele elbette zordur. Şimdi geçmiş olay ve tecrübelerden sonra eğitim sisteminde yapılacak değişiklikler, duygusal ve intikam anlayışı bir tarafa bırakılarak tekrar dizayn edilmesi gerekir.
Uzun ve meşakkatli bir süreçtir. Çünkü bütün taşlar yerinden oynamıştır. Eğitim sistemi toplumun ortak yararlanacağı en önemli bir kurumdur. Belli yaş ve aşamadan sonra, ihtiyaca göre eleman yetiştirmenin görevi ve mesuliyeti devlete aittir. Vasıfsız eleman ve ihtiyaç fazlası mesleki eğitim vermek her zaman sıkıntı yaratır.
Askeri eğitim daha da dikkat isteyen bir kurumdur. Askeri eğitim, yeri ve zamanı geldiği an vatan için ölmenin fıtratını taşıyan bir sistemin parçasıdır. Ölmek ve öldürmenin her zaman olabileceği bir kuruma, ileriki zamanlarda gerek siyasi gerek dini bir gruplaşma yaratacak uygulamalardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Askeri personelin kendi içerisinde ve kendi okullarında yetiştirilmesi çok önemlidir. Eskiden olduğu gibi dini eğitimler diğer dersler gibi verilebilir. Mecbur koşmamak kaydıyla.