Yazılarımda hiçbir zaman siyaset yapmadım, şahsi hesap içerisine girmedim, girmem de… Çünkü bu bana yakışmaz. Benim derdim Kırşehir, amacım Kırşehir’e hizmettir. Hiçbir parti ayrımı yapmadan Kırşehir’e kim hizmet etmişse teşekkür eder, kim hizmet etmemişse teşhir ederim.

Ben bu topraklarda doğdum, çocukluk, öğrencilik, gençlik ve çalışma hayatım bu topraklarda geçti, bu topraklarda yaşamaya devam ediyor ve “Kırşehir Çiğdem”  Gazetesi’nde yazı yazmaya çalışıyorum. İşin içine Kırşehir girince ne siyasileri, ne belediye başkanını, ne valiyi, ne sivil toplum örgütlerini ne de babamın oğlunu tanırım. Makam mevki ayırmadan eleştirilerimi yaparım, gözüm hiç kimseyi görmez. Eğer biz birilerini siyasetçi, milletvekili, belediye başkanı seçiyorsak ve devlette vali atıyorsa herkes görevini bilecek ve Kırşehir’e hizmet edecek. Bu onların temel görevidir, bunun için seçildiler, bunun için atandılar, bunun için maaş alıyorlar. Hiç birinin Kırşehir’e hizmet etmemek gibi bir lüksü olamaz. O nedenle kimse beni siyaset yapmakla itham etmesin, aksine Kırşehir için mücadele ettiğimi bilsinler.

Geçtiğimiz günlerde Kırşehir’ de düzenlenen ”Ahilik Haftası Kutlamaları”nda ve sonrasında "Unesco Uluslararası Neşet Ertaş 10. Yıl Anma Programları"nda Kırşehir hareketli günler yaşadı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin’in Ahilik Haftası Kutlamaları’na katılması dışında iktidar partisinden katılım olmadı. Ama Bakan Vedat Bilgin dahil diğer konuşmacılar “Kırşehir’in okyanus misali emsalsiz ve görkemli tarihi olduğunu, Ahilikle beraber Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş kararının Kırşehir’de alındığını, çoğu Türkçe eserlerin Kırşehir’ de yazıldığını, 1272 yılında Cacabey tarafından gökbilimleri araştırılmasının Kırşehir’ de yapıldığını belirterek Kırşehirli olmak ve Kırşehir’de yaşamak ayrıcalıktır” şeklinde konuşmalar yaparak “Kırşehir’e hizmet için ellerinden geleni yaptıklarını ve yapacaklarını söylediler.

Tabi ben bu konuşmaları “Güleyim mi, ağlayayım mı?” diyerek ibret ve dehşetle dinliyor ve “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diyorum. Çünkü kalabalığı görünce siyasetçilerden ve sivil toplum kuruluşu başkanlarından eline mikrofonu alanların ağızlarından öyle sözler çıkıyor ki sanki bal akıyor. Meğer Kırşehir’e ne hizmetler yapmışlar ve yapılması için programa neler neler alınmış.

Madem, Kırşehir’de yaşamak ve Kırşehirli olmak ayrıcalıklıysa, hizmet için gündüz gece çalışıyorsanız, Hızlı tren projesi ne oldu? Nevşehir Havalimanı’nın mesafesinin kısaltılması için yol çalışmaları ne oldu? Çevre yolu ne oldu? Hükümet Konağı yapım işi ne oldu? Organize Sanayi Bölgesi’nin genişletilmesi projesi ne oldu? Burada yatırımcılara kolaylıklar gösterilecek mi? Yatırım yapanlar her türlü teşvikten yararlanacak mı, yatırım yapmak isteyenlere hemen arsa tahsisi yapılacak mı?  Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başta doktor açığı olmak üzere diğer problemler giderilecek mi, diye sormazlar mı adama? 

Çok fazla uzağa gitmeye gerek yok “Kırşehir’e hizmet etsin, çalışsın, dertlerimize deva olsun” diyerek bizzat oy vererek seçtiğimiz İktidar Partisi Milletvekili 2019 yerel seçimlerinde CHP’nin Kırşehir’de Belediye Başkanlığı’nı kazanmasından sonra seçim sonuçlarını hazmedememiş olacak ki ilk yaptığı konuşmada, “Benim için Kırşehir yok, AK Parti’den Belediye Başkanı seçen Kaman'ım, Mucur'um, Çiçekdağ'ım var, AK Partili diğer Belediyeler var” diyerek Kırşehir için çalışmayacaklarını açıkça söylemişti.

AK Parti İl Teşkilatı Kırşehir’in hiçbir derdine derman olmamış, sadece cadde ve sokaklarda gülücükler saçarak boy göstermektedirler. İktidar ise hizmet edememesi için resmen Kırşehir Belediyesi’ni kıskaç altına almış ve çalıştırmamak için her yolu denemiş ve denemeye devam etmektedir. Ama tüm bu konuşmalara, hizmet etmemeye, kıskaçlara rağmen meydanda ki kalabalığı görünce Kırşehir için neler neler yapmışlar ve sırada çok sayıda projeleri varmış. Bunları dinlerken “Siz bunları benim külahıma anlatın, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu, söylediklerinizle, icraatlarınız birbirine ters, siz söylediklerinize inanıyor musunuz?" dedim. 

Yine ilimizde kendilerine hizmet etmekten, protokolde boy göstermekten başka hiçbir işe yaramayan sivil toplum kuruluşları var. Onlarda kanayan ayrı bir yara, inanın Kırşehir akıllarında dahi yok. Herkes kendine oynuyor.

Özet olarak kim ne derse desin, Kırşehir yalnızlaşıyor, Kırşehir küçülüyor. 

Kırşehir içten içe, ruhsal bir bunalıma, daralmaya doğru gidiyor. 

Yeni hayaller, yeni ümitler, yeni adımlar, yeni yatırımlar bire, birer uzaklaşıyor. 

Geleceğe dair önemli düşünceler tarihe karışıyor.

Kısaca Kırşehir içten içe tükeniyor ve ısrarla dokunacak elleri bekliyor.

Birileri gelişen, büyüyen, yatırımların yapıldığı yeni bir Kırşehir hayali ediyor ama Kırşehir her an ve her zaman kırılma üstüne kırılma yaşamaya devam ediyor. 

Herkes Kırşehirli olmanın ve Kırşehir’de yaşamanın ayrıcalık olduğunu,  ihtiyacı olan hizmetleri yaptıklarını, verdikleri sözleri yerine getirdiklerini söylüyor ama bakıyorsunuz ortada yatırım ve hizmet adına bir şey göremiyorsunuz.

Maalesef bataklıkta yol almaya çalışan, attığı her adımda biraz daha derine saplanan bir insan gibi kendi farkına varamayan, bataklıktaki sazlıklarla dahi mücadele edemeyen bir dev gibi Kırşehir. 

Güneşin doğuşu ve batışına ram olan, kendi gölgesinin anlamını bile anlamlandırmayan bir yalnızlık çukurunda kaybolan bir şehir durumunda Kırşehir. 

Kırşehir Anadolu’nun ortasında yalnız bir şehir filmini oynuyor. 

İktidara gelenler, darbelerle, Ergenekonlarla, balyozlarla hesaplaşırken, iadeyi itibarlar verirken Kırşehir’in 1954 yılında uğradığı haksızlığı, ilçeliğe düşürülmesini, elinden alınan ilçelerin geri verilmesi iadeyi itibar konusunda bir Allah’ın kulu harekete geçmiyor, çalışmalar yapmıyor. 

Kırşehir siyasetçilerin bencil, vurdumduymaz, sorumsuz orta oyununa ve geleceğe yönelip, gücünü yeni ümitlerle perçinlemesi gerekirken,  hak etmediği makamlara gelen vasıfsız adamların kaprislerine kurban ediliyor.

Yazık, Kırşehir’in gücünün farkına varması sağlanamıyor. Elinde altın tasla sürünmesine müsaade ediliyor. Nice komşu şehir gücüne güç katıp, ülkede hatırı sayılır gelişmelere imza atarlarken, Kırşehir bu gelişmelerden nasiplenemiyor. Tarihin kendisine bahşettiği güzellikleri, gelecekle harmanlayamıyor. 

Kırşehir yıllardır diriltilmeyi bekliyor. 

Kırşehir olarak bir an önce her alanda canla başla atılım üstüne atılım yapacak yeni bir Kırşehir için, harekete geçmeyi bekliyor. Yeni bir hayale doğru, büyük düşlerin önden giden atlılarına yoldaş olarak, Kırşehir’i gelecek yüzyıla bağlamayı bekliyor.  

Her düşünce, her ideal ve her aşk, yeni bir Kırşehir için yanıp tutuşmalı. Çünkü Kırşehir yalnızlık ve talihsizlikle kupkuru bir çöle dönmeyi yalnızlık filmini hiç ama hiç hak etmiyor ama tüm olumsuzluklara rağmen birilerinin çıkıp Kırşehirli olmanın ve Kırşehir’ de yaşamanın ayrıcalıklı olduğunu söyleyerek hizmet ettiklerini söylemelerine verilecek en güzel cevap şudur; “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu”…