Al bakalım şehir haberleri Kırşehir’de haber olarak yazılması değer kazanan olaylar, okunmayıp değerlendirilmedikten sonra, ön ve arkana levha tak gez sadece aklınızda sorun olduğunu düşünen kimseler acı ve hüzünlü bakışlarla sizi süzerler. Bunun haricinde ukala hep kendisi bilir başkası bilmez yorumları yapılır.
Al bakalım şehir haberleriKırşehir’de haber olarak yazılması değer kazanan olaylar, okunmayıp değerlendirilmedikten sonra, ön ve arkana levha tak gez sadece aklınızda sorun olduğunu düşünen kimseler acı ve hüzünlü bakışlarla sizi süzerler.
Bunun haricinde ukala hep kendisi bilir başkası bilmez yorumları yapılır. Bir haber veya röportaj yapılırken, yapan kimse sadece ilgilendiği olaya odaklandığı için değerlendirmeyi ve yaptığı haber veya yorumlarını imkânı dâhilinde en iyi şekilde yapmaya çalışır. Yapılan haber veya röportajın gerçek yorumu okuyana kalır.
Okuyanın yazıyı yazan kadar doğruluğunu kabullenmesini beklemek zaten doğru olmaz, yazarın öyle bir beklentisi de olmaz. Osmanlı’nın 450 yıllık bir geleneğinin gölgesinde, daha doğrusu uzun yıllar yaşanmış kültürün üzerine kurulan yeni bir idarenin, eski idarenin etkisi altında kalmaması mümkün değil. Bir projeyi yapmak o işi iyi bilen ve eğitimini alan kimsenin yapması elbette normal, fakat yapılan bir yapının veya eserin ince teferruatını o yapıyı kullananın fikirleri pek nazari irtibata alınmaz. Bunları neden yazdım, evvela şunu belirtmek isterim.
Trafik ve motorlu taşıtlar üzerinde tam elli beş yılım geçti. Bunun 23 yılı bilfiil uzun yol, otobüs, taksi yani her türlü tekerlekli araçlar kullanarak iyi bir bilgi birikimine sahip olduğumu sanıyorum, üzerinde teknik ve detaylı bilgilerine en az bir tamircisi kadar vakıfımdır, beni tanıyanlar bunu bilir. Kendim teknik ziraat teknikeri olduğum için okul çağlarında araçların teknik bilgileri zamanın şimdi hepsi de kapalı olan bu okullarda yabancı mühendis ve ustalarda öğrendiklerimiz zamanla daha da donanımlarımızı ve tecrübeyle beraber bilgilerimizde arttı. Yurt dışında gecen 40 yılın içerisinde meslekle ilgili ve trafik konusunda dersler alarak ders verme belgelerini aldım ve çokta elaman yetiştirdim. Bu yıllar içerisinde hiç kaza yapmadım bir sefer hariç, oda buzlanmadan dolayı Norveç’te daha önce olan kazaya benimde dâhil olmam. Bunları neden yazma ihtiyacı duydum, şimdi yazacağım konularda ukalalık yapıyor imajı olmasın okuyan insanlar üzerinde diye, bilgisiz ve tecrübesiz kimse değilim trafik konusunda ve kurallarında.
Gelelim konumuza, son zamanlarda değil uzun zamandır aynı güzergâh üzerinde belki yüzlerce kaza oldu ve çok can kaybı yaşandı. Bir sene önce benimde yeğenim aynı yerde kaza sonucu vefat etti bir arkadaşı ile beraber, ikisi de belediyede zabıta idi Kırşehir halkı bilir. Bu güzergâhtaki yolun Akpınar’ın Kırşehir istikametine giden ve Gölhisar’ın yani Petlas’ın Mucur tarafında rampanın bitişine kadar kusurlu ve pek çok tehlikeli yerler var. Eski emniyet müdür muavini Zeki Acar beye anlatıp ve buralarda neden sık sık kaza olduğunu söylemiş hatta tahsis ettiği bir arabayla aynı yerde iki otobüs ve bir tırın kaza yaptığı yere gitmiştik.
Avusturya Alplerinde Tüneller yapılırken bir mühendiste duymuştum sirkülasyon olayını ve ona göre yolu dizayn ediyorlardı Gölhisar da ki yolun konumu aynı Alplerdeki konumdaydı ve kazayı gördükten sonra adamın ne kadar haklı olduğunu anladım. Türkiye’deki yolların % 60´dan fazlası kusurlu ve her zaman kazaya sebep olacak şekilde yapılmış. Her sene arabayla Avrupa’ya giderim yollarda hız sınırı yok ama kazada yok. Hız sınırı yok deyince her yerde değil fakat yollar hız yapacak şekilde yapılmış 250 km süratle giden araçlar var problem yok, bizdeki problem sürücünün eğitimsizliği.
Kontrol yetersizliği, ekiplerin ilk sorduğu ehliyet ve ruhsat, tamam olmayınca aracın bağlanması başkasının zararını önlemek için alınan tedbir. Aracın yolda kusursuz seyri mümkün mü, lastiklerin durumu nasıl, aracın sağı solu dökülüyor ama yine de yola devam kararı, motor gücüne ve arabanın yüklü ağırlığına uygun lastik mi takılı arabada, bunlara bakan yok hiçte önemsenmiyor hâlbuki çok önemli.
Kırşehir’de trafik kurallarına göre araba kullananların oranı da yok denecek kadar az. Sürücü kurslarını suçlamakla sorun ortadan kalkmasını beklemekte ucuz savunma ve hayalperestlik. Kendimde eski usul muavinlikten çok şoför yetiştirdim ve hepsini de severek eğittim ve zaman zaman uzaktan takip ederim şimdiye kadar kaza yapanına rastlamadım elbette gurur duyuyorum. Yalnız muavinlik uygulaması büyük araçlar ve otobüsler için en güzel uygulamadır, böyle uygulama bir nevi okul gibidir, küçük arabayla büyük araba sevk idaresi aynı değildir. İyi eğitilir ve kurallara uyulursa kaza oranı da azalır. Çok önemli araç kullanan kimsenin kullandığı aracı tanıması lazım, buda yine iyi bir eğitim gerektirir.
Şehrimizde çok önemli fakat yöneticiler tarafında pekte önemsenmeyen bir sorun var, Kırşehir’de park sorunu hat safhada, bu sorun şimdiki imar politikasıyla çözülmez, zaten çözülememişte. Park sorununu çözecek bir çaba ve çalışma var mı, ben rastlamadım. Şehir idaresinde sayı çok fakat sayılan çok nadir, gördüğüm kadarıyla herkes günü kurtarma çabasında. Bir yetkilinin bana verdiği cevaba bakar mısınız? Araba alırken bana mı danıştın. Acaba danışsam ne söylerdi bu arkadaş merak ederim. İyi bir organize ve proje bu problemi nispeten çözer ümidindeyim, hem de belediye kasasına iyi bir gelir kaynağı. Bunu anlatmak için Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’nin kapısında defalarca bekledim, maalesef ulaşmak mümkün olmuyor, tesettürün varsa hemen görüşebiliyorsun! Erkeğin de tesettürü olmadığına göre o zaman şansında yok demektir.
Elinde park parası toplayan görevlilerden, kuruma daha çok daha girdisi getireceğine inanıyorum. Bu yolla biriken parayla caddeler ve yeni parklarla yeşil alanlar finanse edilir.
İlim okumakla öğrenilmez, sadece geçmişte olanlar öğrenilir.
Öğrenilen bilgiler araştırma ve tecrübelerle geliştirilerek başarıya ulaşılır.