Haçlı devletlerinin ülkemiz üzerinde oynadığı oyunlar her geçen gün artmaktadır. Ülkemizin dört bir yanı ajan kaynamaktadır.

Haçlı devletlerinin ülkemiz üzerinde oynadığı oyunlar her geçen gün artmaktadır. Ülkemizin dört bir yanı ajan kaynamaktadır. Bu ajanların görevi Türk İnsanını, Türk Milletini Türk, Kürt ayrımı yaparak birbirlerine düşürmek, kardeş kavgası başlatmak, iç savaş çıkarmak, Türkiye’yi bölmek, parçalamak ve küçük bir sömürge devleti haline getirmektir.
Bu hafta içerisinde Iğdır’da iki İngiliz gazeteci, Hakkari Yüksekova’da bir Hollandalı bayan gazeteci yöre halkını Türk Devletine, Türk Polisine, Türk Askerine karşı kışkırtarak galyana getirdiklerinden dolayı göz altına alınmışlardır. Doğu ve güneydoğu Anadolu bölgesinde ve ülkemizin diğer bölgelerinde iş adamı, gazeteci ve turist görünümlü çok sayıda ajanların olduğu gerçektir.
Burada en önemli konu ise PKK’nın İsrail gizli servisi Mossad olduğunun bilinmesi gerektiğidir. Kuruluşundan itibaren İran’da İran’lı, Suriyeli, İsrailli, Yunanlı, Alman ve Amerikalı komutanlar tarafından askeri eğitim verilen, yiyecek, giyecek, silah ve mühimmat desteği sağlanan büyük çoğunluğu Ermeni’lerden oluşmakla birlikte, içlerinde Almanların, İngilizlerin, Amerikalıların, İsraillilerin, diğer haçlı devletlerin ve az sayıda doğuda yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızın olduğu terör örgütüdür.
Bu örgütün asli görevi güçlü bir Müslüman Türk Devletinin dünya üzerinde ve Ortadoğu’ da can bulmasını engellemektir. Bu nedenle Irak’ı, Suriye’yi işgal ettiler, Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdiler, Müslüman soykırımına başladılar. Sonrasında PKK ile de yetinmediler PYD-YPG-İŞİDİ kurdular.
Ayrıca bu terör örgütlerinden PKK haçlı devletlerin tamamı tarafından yönlendirilen batıya gizli haç ordusu, doğuya özgürlük savaşçıları olarak gösterilen oluşumla amaçlanan esas hedefi Osmanlı’nın yeniden doğuşunu geciktirebilmek için tek plan Kürtlerin İslam’dan arındırılarak ırkçılaştırılması hanedanlarca kurulacak kukla devlet ile Müslüman toplumların Osmanlı Devleti altında yeniden birleşmesini önlemektir.
Bu amaçla İŞİD anlaşmalı bir kavgayla Kobani bölgesine yönlendirilerek bir tepki oluşturuyor. İnsanları öldürüyor, katliam yapıyor, yakıyor, yıkıyor sonrasında yerini PYD’ye bırakıyor. Bilinmelidir ki İŞİD ve PYD ikiz kardeş olup, aynı amaca hizmet etmektedirler.
Ortadoğu’da oluk, oluk akan kanların, ülkemizde her gün verdiğimiz şehitlerin, yaşanan acıların, akıtılan gözyaşlarının sebebinde hedef Türkiye’dir, hedef Dicle ve Fırat’tır, hedef Orta doğuda büyük İsrail devletini kurmaktır.
Son günlerde ülkemizde her gün onlarca askerimizi, polisimizi şehit veriyoruz. Bunlara bu patlayıcıları, silahları, teknolojik aletleri veren Amerika, Almanya, İngiltere, İtalya, Fransa, İsrail olmak üzere diğer Yahudi ve Hıristiyan devletleridir.
Kendilerini insan hak ve özgürlüklerinin yılmaz savunucuları ilan eden, medeniyetten dem vuran, tarihi kanla, katliamla yazan soykırımcı ülkeler Fransa’da terör saldırılarında ölen on iki kişi için dünyayı ayağa kaldırarak terörü protesto mitingi düzenlerken, Alaska’daki kurbağalar, buzullardaki balinalar için seferber olan haçlı zihniyeti neden ölenler Türk ve Müslüman olunca seslerini çıkarmıyorlar. Müslüman ve Türklerin balinalar, kurbağalar kadar değeri yok mu?
Son günlerde ülkemizde ve Kırşehir’de teröre karşı yapılan gösterilerden sonra bazı dükkanlara saldırılması, yakılıp yıkılması, insanların dövülmesi gibi olaylar üzücü olduğu gibi batılı ecnebi devletlerin ekmeğine yağ sürmektedir.
Kırşehir’de doğmuş, Kırşehir’de büyümüş bu toprakları terk etmeyerek açtıkları giyim mağazasıyla yıllardır Kırşehir’e hizmet eden, yanında çalıştırdıkları elemanlarla istihdama katkıda bulunan, devletine vergisini veren, işçisinin sigortasını yatıran, anneleri ve eşleri Türk olan insanlara terörist gözüyle bakarak ekmek tekneleri olan dükkânlarına zarar vermek, yakmak, yıkmak anlamsız, manasız ve üzücüdür.
Dükkanların tabelasında Diyarbakır, Adıyaman yazdığı için zarar vermek üzücü olduğu gibi Diyarbakır ve Adıyaman gibi illerde Türkiye sınırları içerisinde yer alan illerimizdir. Onun için bu dükkânlara zarar verilmesi Türk Düşmanlarını sevindirmekten öte gitmeyecektir.
Bizler yıllardır Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde teröristlerin, provokatörlerin caddeleri, sokakları yangın yerine çevirdiklerine, devletin araçlarını, binalarını, vatandaşın dükkanlarını, iş yerlerini, arabalarını yakıp yıkmalarına tepki gösteriyorduk. Kırşehir’de meydana gelen son olaylarla, yakıp, yıkmalarla onlardan ne farkımız kaldı.
Nerede kaldı İslam’ı, güzel ahlakı, doğruluğu dürüstlüğü temsil eden Ahiliğin Başkenti olmamız?
Nerede kaldı Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş toplantısını yapıldığı il olmamız?
Nerede Şeyh Edebali ve Dursun Fakıh gibi Osmanlı İmparatorluğunun kurulmasını sağlayan İslam Alimlerinin, Alperenlerin hemşehrisi olmamız?
Nerede Kaldı Türkçe yazılan ilk üç eserin Kırşehir’de yazılması münasebetiyle Türk Dilinin Başkenti oluşumuz?
Nerede kaldı gönül hoş görü ve sevgi insanı Yunus Emre’nin sabrı, hoş görüsü, sevgisi?
Bu olaylar Kırşehir’e ve Kırşehirliye hiç yakışmadığı gibi nereden ve nasıl geldiği bilinmeyen yüzlerce provokatörlerin Kırşehir’i savaş alanına çevirmeye, huzur ve güven şehri Kırşehir’imizi germeye, huzursuzluk yaratmaya hakkı yoktur.
Yakılan dükkanların üst katlarında apartman daireleri ve burada yaşayan onlarca insanlar var. Bu apartmanlar da doğal gaz kullanılmaktadır. Yangın sırasında bir doğal gaz patlaması olsaydı, Allah korusun o apartmanlarda yüzlerce ceset çıkardı. Bunun vebalini kim çeker, hesabını kim öderdi.
Yukarıda bahsettiğim gibi bu olaylar Türk ve Müslüman düşmanı devletleri sevindirmekten öte gitmeyeceğinden sağ duyulu hareket ederek ajanların, provokatörlerin oyunlarına düşmeyelim, çocuklarımızı, gençlerimizi uyaralım, dış mihrakların oyunlarına alet etmeyelim.
Madem “Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez” diyoruz öyleyse Şehit olan polisin, askerin arkadaşı, meslektaşı olan polisleri askerlerin uyarılarına kulak verelim.
Bu nedenle hiç zaman kaybetmeden Valimizin başkanlığında belediye başkanımız Yaşar Bahçeci, garnizon komutanımız, emniyet müdürümüz ve siyasi parti başkanlarımız bir araya gelerek bir toplantı yaparak gençleri, partilileri, insanları sağ duyuya davet etmeli ve bir daha böyle üzücü olayların olmaması yönünde telkinde bulunmalıdırlar.
Aksi durumda telafisi mümkün olmayan olaylara gebe olur. Vatanımıza, evlatlarımıza ve bizlere yazık olur.