“Doğa, insanın ruhunu besleyen bir denizdir; onun derinliklerine dalmadan, yüzeyde yüzmekle yetinmek, kaybolmak demektir.” Birsen Eker
Doğa ve hayvan sevgisi, insana yalnızca bir sorumluluk yüklemez, aynı zamanda ruhunu besleyen en önemli kaynaklardan biridir. Kırşehir gibi doğal güzellikleriyle bilinen bir bölgede, siyanür tehlikesiyle karşı karşıya kalmak, sadece toprağımızı ve suyumuzu değil, içinde yaşayan canlıları da yok etmek demektir. Bu konuda sessiz kalmak, göz göre göre doğanın yok oluşuna tanık olmak demektir.
Siyanür, yeryüzündeki en tehlikeli kimyasal maddelerden biridir. Toprağa karıştığında, yıllarca geri dönüşü mümkün olmayan zararlar verir. Yeraltı suları kirlenir, toprak verimsizleşir ve yaşam alanları birer birer kaybolur. Oysa Kırşehir’in doğal yapısı, tarımı ve hayvancılığıyla kıymetli bir bölgedir. Bu toprağa zarar vermek, sadece bugünü değil, yarınımızı da tüketmek demektir. Peki, ya bu topraklarda yaşayan hayvanlar? Onlar, bu kimyasalın yok edici etkisiyle karşılaştığında, bizlerin bir köşeye çekilip izlemesi ne kadar vicdanlı olabilir?
Çevremizi koruma sorumluluğumuz, doğayı ve hayvanları sevmekten geçer. Bu sevgi, sadece bir duygudan ibaret değildir. Ağaçların hışırtısını, toprağın bereketini ve hayvanların sessiz çığlıklarını duymayı gerektirir. Kırşehir’de siyanürlü madencilik gibi yıkıcı bir faaliyetin yapılmasına göz yummak, toprağa, suya ve o topraklarda yaşayan tüm canlılara yapılan bir ihanettir.
Bizler, bu dünyanın emanetçisiyiz. Eğer doğayı katledersek, bu emaneti gelecek nesillere bırakacak hiçbir şeyimiz kalmayacak. "Doğaya yapılan her kötülük, insanlığa yapılan bir ihanettir" demek hiç de abartı değildir. Kırşehir’de doğa yok oldukça, sadece hayvanlar değil, insanlar da zarar görecek. O yüzden, bir an önce bu yanlıştan dönmek, sadece bu bölge için değil, tüm dünya için atılmış bir adım olacaktır.
Bugün doğaya sahip çıkmazsak, yarın doğanın bizi affedeceğini sanmak büyük bir yanılgı olur. Bizden sonraki nesillerin bize nasıl bir miras bırakacağımızı sorgulaması kaçınılmazdır. Bu nedenle, Kırşehir’deki siyanür tehdidi karşısında suskun kalmamak, sesimizi duyurmak zorundayız.
Sevgiyle büyütülen her şey güzelleşir; doğa ve hayvanlar da sevgiye muhtaçtır. Onlara vereceğimiz en güzel hediye, onları korumak, onlara sahip çıkmaktır.