Kırşehir’in sessiz hafızasında, adını saygıyla anmamız gereken bir çok isim var, onlardan birisi de Haşmet Uzbilek… Onun hayatı, sıradan bir yaşam öyküsünden çok daha fazlasıdır. Emekle, sadakatle, kültüre adanmış bir ömrün hikâyesidir.
Kırşehir’in köklü ailelerinden Sarısakaloğulları sülalesinden olan Haşmet Uzbilek, Kolağası Şevket Çavuş’un oğludur. 1919 yılında babasının görev yaptığı Sivrihisar’da dünyaya geldi. Henüz 3 yaşındayken babası yanan kömürden sızan gazdan hayatını kaybedince annesiyle birlikte 1922 yılında Kırşehir’e döndü. Okul çağına gelince Orman Müdürü olarak görev yapan dayısı Süleyman Bey’in yanına gitti. Manisa, Isparta ve Denizli’de ilk ve ortaokula giderken liseyi yatılı olarak okudu.
1936 yılında Nazilli’de, Sümerbank Basma Fabrikası’nın montajında Ruslarla çalıştı. Burada fabrikanın açılışını yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yakından gördü ve konuşmasını dinledi. 1941 yılında Eskişehir Uçak Ana Tamir Atölyesinde tornacı ustabaşı olarak çalıştı.
Uçak Tamir Atölyesinde çalışırken Almanların hibe olarak verdikleri uçakların makineli tüfek ayarlarını bozduğu ve deneme atışlarında silahların hedefleri vurmadığı tespit edildi. Bu konuya çare arayan fabrika komutanı sıkıntıyı anlatınca tornada yaptığı silah parçası ile arızayı giderdi. Bu başarısından dolayı 30 tayın (ekmek) ile ödüllendirildi. Kıtlığın olduğu ve ekmeğin karne ile dağıtıldığı zor günlerde evine 30 gün bedava ekmek götürdü.
Burada çalışırken akşamları da eğitimine devam etti. 1945 yılında Kırşehir Sanat Okulu’nda öğretmen olarak göreve başlayıp tesviye atölyesinin unutulmaz şeflerinden biri olarak sayısız gencin hayatına dokundu. 1957 yılında Abdullah Arcan ile birlikte okul bünyesinde Onix Taş İşleme Atölyesini kurdu. Ancak bir türlü istedikleri güzellikte cilalama işini yapamıyorlardı. Yaptıkları işler Hacıbektaş’ta üretilen onix ürünleri kadar parlak olmuyordu. Hacıbektaş’ta yapılan cilalı parlak ürünler öyle dikkat çekiciydi ki onix taşın adı bile Hacıbektaş Taşı olarak değişmişti. Abdullah hoca ile birlikte Hacıbektaş’ta bu işin uzmanı olan bir işyerini ziyarete gittiler. İşyeri sahibi sohbet ederken bir taraftan da taşları cilalıyordu. Ustayı takip ederek cila karışımını nasıl hazırladığını gören ve hissettirmeden birkaç küçük soru ile işin sırrını öğrenen Uzbilek, dönüşte daha parlak ve göz alıcı ürünler elde etmeye başladı. Hatta onix ile yaptıkları bir cami maketi, Hirfanlı Barajı’nın açılış töreni için Kırşehir’e gelen dönemin Başbakanı Adnan Menderes’e hediye edildi.
Dürüstlüğü ve ahlaklı çalışmayı kendisine şiar edinen Uzbilek, hayatında bu ilkelerden hiç taviz vermedi. Eski adıyla Sanat Okulları günümüzde de olduğu gibi ülkemizin her köşesinde üretim yapar, deyim yerindeyse fabrika gibi çalışırdı. Üretimleri kaliteli ve aynı zamanda piyasaya göre fiyatı daha uygundu. Yapılan işlerin bedeli de Döner Sermaye aracılığıyla tahsil ediliyordu.
Burada Uzbilek’in yaşadığı bir olayı anlatmak istiyorum. 1958 yılında şehrin tanınmış ve iktidar partisinin Kırşehir teşkilatında etkin bir görevde bulunan şahıs Sanat Okulu Müdürüne giderek sipariş verir. Okul Müdürü Haşmet Hocayı çağırır beyefendiyi tanıtarak siparişinin en kısa sürede hazırlanmasını ister. Ama Haşmet Uzbilek bu talebi kabul etmez. Sırada çok sipariş olduğunu onları tamamladıktan sonra yani sırası geldiğinde üretileceğini söyler. Hatta sipariş sahibinin tüm ısrarlarına, üstü kapalı tehditlerine aldırış etmez. Ama dönem sonunda 1959 yılında Uzbilek Kars’a tayin olduğunu öğrenir. Tayinin sebebini bilmektedir ancak hiç kimseye birşey söylemeden Kars’a gitmek için hazırlığa başlar. Konuyu bir başkasından öğrenen Milli Eğitim Bakanlığında üst düzeyde görev yapan bir akrabaları Kars tayinini Sivas olarak değiştirir. Böylece Uzbilek 2 yıl Sivas’ta görev yapar ve 1961 yılında yeniden Kırşehir Sanat Okulu’ndaki görevine döner.
Köşe yazısı Kırşehir Ses Haber Sitesine aittir.