Kırşehir’in turizm potansiyeli yüksek Üçayak Kilisesi alanda tek başına zamana karşı direnmeye devam ediyor. Üçayak Kilisesi, Bizans dönemine ait olduğu tahmin edilen bu yapı, tarihî ve kültürel değerleriyle bölgenin önemli inanç turizmi merkezlerinden biri olma potansiyeline sahip. Ancak, yıllar içinde meydana gelen depremler ve doğal şartlar nedeniyle büyük ölçüde yıkıma uğramıştır. 10. ve 11. yüzyıllarda Bizans dönemine tarihlendirilen Üçayak Kilisesi üç ayak üzerinde kaldığı için bu ismi almıştır. Örme tuğladan yapılan bu eserde sadece üç kolon varlığını devam ettirmiş. Ayrıca Üçayak Kilisesi’nin iki imparator tarafından adak kilisesi olarak kullanıldığı kayıtlara geçmiş.
Tarihi ve mimari yapısı
Üçayak Kilisesi Kırşehir'in 37 km kuzeyinde, Kırşehir-Yozgat karayoluna 5 km uzaklıkta bulunan Taburoğlu Köyü yakınında yer alıyor. Çevresindeki antik yerleşim yerlerinden oldukça izole ve başka hiçbir tarihî eser kalıntısı olmaması açısından benzersiz bir kilisedir. Günümüzde taşıyıcı unsurları hariç diğer kısımları yıkılmıştır. Kilise üçü önde, üçü arka cephede olmak üzere altı adet büyük kolon üzerinde yükselmektedir. Önden ve arkadan bakıldığında bu kolonlar üçer ayak gibi göründüğü için halk tarafından Üçayak ismiyle anılmaktadır. Doğu Roma dönemindeki ismi ise bilinmemektedir.
Zamanın yıkıcı etkisi: Depremler ve doğal tahribat
Kiliseyle ilgili ilk bilgiler 1842'de İngiliz gezgin W. F. Ainsworth tarafından verilmiştir. 1900'de kilisenin bulunduğu yere gelen İngiliz arkeolog J. W. Crowfoot ve 1903'te Avusturyalı sanat tarihçi J. Strzygowski ise kilisenin ilk fotoğraflarını çekmişlerdir. Crowfoot ayrıca 1900'deki gezisinde iç kısımdaki duvarlarda oldukça silik şekilde de olsa birkaç hâle ve insan figürü gördüğünü belirtmiştir. Kiliseye dair oldukça detaylı ve kapsamlı bir inceleme ise ünlü sanat tarihçi Semavi Eyice tarafından hazırlanmıştır. Eyice, bu kilisenin Türkiye sınırlarında bulunan, tamamen tuğladan yapılmış ilk ve tek kilise örneği olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ayrıca Eyice, Temmuz 1970'te İstanbul Üniversitesi'nden öğrencileri ve çevredeki köylü gençlerin yardımıyla kazı çalışması yapmıştır.
Bu kazıyla kilisenin apsis, narteks, kubbe, kemer ve içyapısı hakkında daha fazla bilgiye ulaşılmıştır. Ayrıca kilisenin apsisinin alışılmışın dışında doğu yönüne değil, kuzeydoğu yönüne baktığı tespit edilmiştir. Kilisenin altı adet ana kolonu, ikişer kubbeyi taşımaktaydı fakat bu kubbelerin ilk araştırmayı yapan Ainsworth’tan çok daha önce yıkıldığı tespit edilmiştir. Eyice, yaptığı restitüsyon çalışmasında dönemin diğer kubbeli kiliselerinden yola çıkarak bu kilisenin kubbe yüksekliğinin 17 metre olduğunu hesaplamıştır. Kilisenin ayakta kalmayı başaran kubbe kemerleri, pandantifleri ve kubbe kasnağı ise 1938 Kırşehir depreminde yıkılmıştır.
Üçayak Kilisesi'nin restorasyonu ve rekonstrüksiyonu yapıldığı takdirde, uzmanlar tarafından buranın Kırşehir için önemli bir turizm destinasyonu olacağı öngörülüyor.