KIRŞEHİR’DE hepimizin çok kullandığı bir deyim vardır. Kaypak, dönek ve iki yüzlü… Bu tipler yanınızda, karşınızda çok vardır.

KIRŞEHİR’DE hepimizin çok kullandığı bir deyim vardır. Kaypak, dönek ve iki yüzlü… Bu tipler yanınızda, karşınızda çok vardır. Her ilde olduğu gibi Kırşehir’de de çok sık karşılaştığınız bu insanları gördüğünüzde bu sözler aklınıza gelir, dilinizin ucundadır.
Geçtiğimiz hafta gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”de Salih Güner yazdı. İkiyüzlü ve riyâkarlarla ilgili..
Evet, bu tip insanlar ne lazık ki Kırşehir’de olduğu gibi ülkemizde el üstünde tutulduğu için bunlar el üstünde tutuluyor.
Kaypak; bir yerde durmaz, kayar, dönek, güvenilmez.
Dönek; sözünde durmaz.
İki yüzlü; özü sözü bir olmayan. Bunlara riyakar da denir.
Kaypak kelimesini daha araştıracak olursak, fikri olmayan, oynak, fır döndü kişi demektir. Hayatı ve sözlerinde sürekli olarak kaçamak davranan insanlara yakıştırılabilecek sözdür kaypak. Bazen sessiz kalan insanları soru işaretlerine boğan, zamanlarını, enerjilerini, emeklerini çalan ve bundan gocunmadan öylece yaşayıp giden kişiler...
Etliye sütlüye karışmayan insanlar için de kullanılır. Ne şiş yansın ne kebap, diyen insanlara da denir.
Sözünün eri olmamak, laf taşımak, içten pazarlıklı olmak, güvenilmez olmak bunlardan sadece birisi veya hepsi birden olmak ve bu durumdan rahatsızlık duymayıp, pişkin pişkin uzayda yer kaplamak, kaypaklığın bir nevisidir.
Yine kaypak dediğimiz zaman kaygan, gidip gelen, ne olacağı belli olmayan güvensiz ve dengesiz denilebilir.
Bunlardan en tehlikelisi, kendi çıkarları uğruna hemen herkesi harcamaktan çekinmeyen tiplerdir. Bunların erkenden teşhis edilmesi çok zordur. Fark edildiği an uzak durulmasında büyük fayda vardır. Çünkü sizi ne zaman, ne şekilde harcayacağı belli olmaz.
Bu tip insanlar çok konuşur. Önlerine çıkan her yola sapabilirler. Herkesle uzlaşabilirler. Menfaat gördüğü yerden hiçbir zaman uzaklaşmazlar.
Çok iyi bir öğrencisiniz. Size yüzlerce takla atarak yanaşırlar. Sizin merhametinize sığınırlar. Bilmediklerini, bilemediklerini sizden öğrenirler, daha doğrusu çalarlar. İşinin bitmesi ile birlikte size riyakarlık yaparlar. Nereden geldiğinizi ve neye uğradığınızı bir türlü anlayamazsınız. Çünkü bu tip insanlarda utanma ve sıkılma yoktur. Pişkindirler. Ne söyleseniz hoş görü ile karşılarlar.
Gerek sizin, gerekse aile bireyleriniz için bir araştırma yapılsa hiçbir zaman doğruyu tam söyleyemezler. Mutlaka orada bir soru işareti bırakırlar. Kendilerini sizden üstün göstermek için her çareye başvururlar.
Çalışmayı hiçbir zaman sevmezler. Takla atmakta çok beceriklidirler. Tüm bilgilerin kendilerine ait olduğu düşüncesini aktarırlar. Çaldıkları bilgileri kendilerininmiş gibi gösterirler. Sizleri zor olan işlere koşarlar. Hiç yapılmayacak işleri size yaptırıp, bir iş başarmış gibi manalı manalı gülerek, sizinle dalga geçerler. Verdiğiniz zayıf noktaların fırsatını kollarlar. İnsanlar arasında küçük düşürülmeniz için her türlü gayreti göstermekten asla çekinmezler.
İş bitiriciliğe soyunurlar. Hiç alakası olmayan işlerde hemen biterek sizi süslü laflarla kandırıp, başkalarına yaptırdıkları işi kendileri yapmış gibi gösterirler.
Sürekli zayıf yerlerimizi ve açıklarımızı ararlar. Evlerimizin ve iş yerlerimizin bilinmeyen en ücra köşelerini bilerek oralar hakkında başkalarına bilgiler verirler.
Maksatlarını aşarak, söylemiş olduğumuz samimi sözleri başkalarına ifşa etmekten geri kalmazlar. Çalıştığımız iş yerinde size ayrı görünüp, başkalarına sizin hakkınızda hiç de düşünemeyeceğiniz lafları söylerler.
Hiçbir zaman tanıklık yapmazlar. Doğruyu söylemek onlar için bir ar sayılır. Her iki tarafın sakalına göre tarak vurmaya çalışırlar. Dedikoduyu çok severler. Sizlerin ve ailelerinizin hakkında yapmadığınız veya sizinle ilgisi olmayan bir sözü size aitmiş gibi, birazda katkı yaparak karşı tarafı inandırmaya çalışırlar. Orada isteklerini elde ettikten sonra, size gelerek karşı taraf hakkında olmayan şeyleri, sizlere olmuş gibi aktararak sizin hoşgörünüzü kazanmaya ve gönlünüzü almaya çalışırlar.
Bunlar her zaman ağır yük altındadırlar. Nasıl ki bir sarhoş teker gibi, ağır bir yük altında sağa sola gidiyorsa, bunlarda sürekli yalpa yaparak hareket ederler. Sarhoş bilye gibidirler. Sarhoş bilyenin yaptığı görevi en iyi bilye yapamaz. Onun ayrı bir özelliği vardır.
İnsanlar gibi büyük devletlerde kaypak ve dönek insanların yüzünden ağır kayıplar vermişlerdir.
Osmanlı Devleti'nin Viyana Kuşatması sırasında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'yı kıskanan Murat Giray kaypaklık ve döneklik ederek devletin büyük felaketine sebep olmuştur. 600 torba altın, binlerce çadır, o kadar ağır toplar ve en kıymetli mühimmatlar Sobiyeski'nin kuvvetlerinin eline geçmişti. İşte kaypaklık, iki yüzlülük ve döneklik budur.
Devletimizin himayesi altına sığınıp, kendisini kurtaran bazı şahıslar zamanla kaypaklık, döneklik yapıp, hatta iki yüzlü davranarak güzel yurdumuzun başına bela kesilmişlerdir. Kendi ülkelerinin insanlarını başka devletlere satan insanların, bize ne kadar faydası olur ki? Bunlar darbeyi gördüğü zaman tekrar döneklik yaparak, yaptıkları hareketi unutup, tekrar ağız değiştirebiliyorlar.
Kaypak ve dönek olan insanlar; devletleri, insanları ve herkesi birbirine düşürmekten büyük zevk alırlar. Yaptıklarından utanmadan bir de yalakalık yaparlar.
Hayatları riyakarlıkla geçtiği için gelecek tehlikeyi çok çabuk sezerler. Her şeyini feda ederek daima güçlü olanın yanında yer almaya çalışırlar.
Her zaman düşman olduğumuz insanlarla bir olurlar. Kazanabileceğiniz bir oyunu rahatlıkla kaybettirirler. Tazı, tavşan hikayesini çok iyi bilirler. Birbirini kovalamalarından doyumsuz bir zevk alırlar. Tavşanı tazıya boğdurmak onlar için ne büyük keyif olur.
Bunlarda biraz da şeytan tüyü vardır. İnsanoğlunu o kadar çabuk kandırırlar ki, bu insanlar senelerce belini doğrultamaz.
Kumar ve içki masalarında çok bulunurlar. Kumar masasında oyun oynamadığı halde, karşı tarafın oyunu kaybetmesine yardımcı olurlar. Kaş, göz, bıyık oynatma becerileri oldukça fazladır.
İçkiyi çok içselerde, karşı taraftaki içenlere hoş görünmek için içiyor görünürler. İnsanların sarhoş olmaları için her türlü yan oyunları bilirler. Ortamın bozulacağını anladıkları zaman derhal sırra kadem basarlar. Bir buhar olup ortadan kaybolurlar.
Hiçbir zaman yiyecek ve yemek parası ödemezler. Birilerinin üzerine alıkoymakta ustadırlar. Öncelerden alacağı varmış gibi insanları birde tahrik ederek, oradaki masrafın ödenmesini sağlarlar.
Kopyacıdırlar. Birilerinin yaptıkları işi kendi yapmış gibi göstermek onlar için hiçte zor bir şey değildir. Bilgi hırsızıdırlar. Başkalarının bilgilerini çalarak, insanların saf tarafından yararlanıp, geri o bilgileri o insanlara aktarırlar.
Pazarda, çarşıda malzeme satmayı çok iyi becerirler. Temiz insanların çabuk kandırılacağını bilerek, onlara malın kötüsünü vermekte çok ustadırlar.
Hiyerarşiyi hiçbir zaman tanımazlar. Takla atmak onların asıl vazifeleri arasındadır. Harcadıkları insanların zayıf noktalarını başkalarına anlatmaktan asla çekinmezler.
Çok sevdiğiniz ve hatırınızın sayıldığı insanları elinizden alırlar. Onlarla birden samimi olarak, sizi küçük düşürücü sözler söyleyip, o insanların sizden soğumasını sağlarlar.
Sizden önce sofranıza oturarak, sizleri utandırırlar. Evinizde ne yemek yaptığınızı sizden önce bilirler. O yiyeceklerinizin başkaları tarafından yenmemesi için sürekli kötüleme yaparlar.
Ondan sonra hazin hazin ağlarız. “Bir dost bulamadım gün akşam oldu” diyerek. Bulamazsınız tabii. Çünkü bu kaypak, bu dönek insanları, bu riyakar insanları, bu iki yüzlü insanları ithal etmedik.
Sırlarımızı söyledik. Bilgilerimizi aktardık. Yiyeceklerimize ortak ettik. “Sen ağlama ben ağlayayım” dedik. Kara günlerinde ortak olduk. Onlar gülerken biz gülmeyi unuttuk. Sadece ağladıkları zaman, ortak olduk ağladık. Bunun için kaypaklık, döneklik, riyakarlık ve iki yüzlülüğün yapılması normaldir." Besle kargayı, oysun gözünü" atasözünü iyi bilemedik.
Hep başkaları için ağladık. Kendimizi düşünmedik. Ayıp kelimesini iyi öğrendik. Onlar ayıbı bilmezler diyemedik. Bu yüzden de her türlü kaypaklığa ve dönekliğe razı olmak zorundayız. Atı alan üsküdarı çoktan geçti…
Yine de onlardan olmayı asla istemiyorum.