Hira dokuz yaşında bir kız çocuğu, özlemle Anıtkabir’e gitmek istiyor. Babası onun bu isteğini evinin önüne eksi dokuz derecede Anıtkabir maskı yaparak onu mutlu etmeye çalışıyor.
Sosyal medyada gündem olunca Milli Savunma Bakanımız,  Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş Beyefendi  Hira’yı Anıtkabir’i ziyaret etmek üzere Ankara’ya davet ettiler.
Dokuz yaşında bir çocuk Atasını görmek ister, ona sevgisini sunmak belki de küçücük elleri ile Atasının huzurunda vatan için kanı toprağa düşen vatan evlatlarına dedelerine abilerine, ablalarına dua etmek ister. 
Bu öyle bir örnek alınacak konu ki bu vatanda vatansızların çok olduğu bir dönemde hem de Hakkari gibi bir şehirden vatanımızın kurtarılışının önderi olan Atatürk gibi bir dünya liderini unutulmadığını, unutulmayacağını örneğidir. 
Hira’ya bu vatan sevgisini aşılayan anlatan öğretmenlerime de ne kadar teşekkür etsem azdır. 
Dünya ve Ülkem pandemi denen lanet hastalıkla uğraşıyor: Her şeyimiz alt üst olmuş durumda, kapanan onlarca işyeri buna bağlı olarak milyonlarca işsiz, işini kaybeden insanlarımız işyerlerini kapatmak zorunda olanlar, kısacası her tarafımız yanıyor. Sınırlarımız içerisinde devletimiz terör denen lanetle uğraşırken, zulüm altında inleyen Uygur Türklerinin soydaşlarımızın, dünyada akan Müslüman kanları, buna asla sesiz kalınamaz, gel gör ki üç kuruş menfaat için duymayan görmeyen konuşmayan ağızlar var.
Ülkemizde yetkili makamlarca neden tepki verilmez ,hani derler ya borçlu olan alacaklısının karşısında konuşamaz diye. Çin den alınan üç kuruş için konuşmakta zorlanıyoruz  ,  bir kız çocuğunu muhalefet partisi gurubunda konuşturmak  Uygur Türklerine yapılan zulümleri  duyması gerekenlere  duysun denilerek  kendi guruplarında söz verildiğinde, o kız çocuğunun konuşmasını dinlemek fırsatınız olmuşsa eğer, diyor ki.  
“Dünya neyi bekliyor? Orada zulüm altında olan dört milyon insanın ölmesini mi? Suskunluğunuz Uygur Türklerinin yok olmasını istemek mi? Bana kimse anlatamaz dünyada demokrasi insan haklarının varlığına, nasıl inanayım? Müslüman Türklerin biri birinin kardeş olduğuna. Lütfen elinizi yüreğinizin üzerine koyunuz, vicdanı olan her insandan bunu yapmasını istiyorum. Yapılan bu zulme hep beraber dur denmesini istiyorum. Beni sesimi duyun diye feryat ediyor.”
Kısaca özetlemek istedim. Bütün bu yazdıklarımı vatan ve insan sevgisi olduğunu bilmenizi isterim. Bununla beraber vatanıma milletime ihanet edenlerinde asla af edilmemesi gerektiğine inanan bir kardeşiniz olduğumu da bilin isterim.
Her hafta yerelde o kadar çok yerel ve ulusal sorunlarımızı yazan kardeşlerim var ki, hepsinin kalemine sağlık keşke okuyanları çok olsa da çözümü konusunda ilim ülkemiz için  kamuoyu oluşmuşsa yapılabilecekler yapılsa koranayı bahane ederek çalışmak istemeyen kurumlar mağdur olan onlarca vatandaş çalışan tahsilat yapılan banka önleri  PTT kuyrukları  ilimizde bu kadar vurdum duymazlık varsa ülke genelinde olanları çok görmemek lazım. 
“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” sözü vardır ya. İşte insansın az da olsa duyarlı isen vatanını milletini karşılıksız seviyorsan, doğru bildiklerini yazıyor dillendiriyorsan, sevenin az oluyor olsun benim atalarım karşılıksız bu vatanın işgalden kurtulmasına kanlarını canlarını verdiler. Bizim yapmak istediğimiz onların fedakârlığı karşısında bir nokta dahi olmaz, olamaz.
Vatanın, Bayrağın varsa özgürsündür. Bu özgürlüğü hisseden kardeşlerime selam olsun .