Yaşadığımız nefes aldığımız her güne elhamdülillah kimsenin kimseye bir söz söylemeye hakkı yok. Ama zulme göz yummaya gelince menfaati olanlar hariç kimsenin kimseye laf söyleme hakaret etmeye karşı sesiz kalması beklenemez.

Yaşadığımız nefes aldığımız her güne elhamdülillah kimsenin kimseye bir söz söylemeye hakkı yok. Ama zulme göz yummaya gelince menfaati olanlar hariç kimsenin kimseye laf söyleme hakaret etmeye karşı sesiz kalması beklenemez. Orada yürekler konuşur, orada ALLAH’ın kelamına göre hareket etmenin mutluluğu, sarar insan olanın içini garibin yetimin öksüzün vatan için şehit olanın hakkı için dersin ve gerçekleri yapmakta hiç imtina etmesin .
Yaşadığımız süreçte bu şekilde davranan ne yazık ki çok az bir kesim var. Neden derseniz MENFAAT ya menfaatime bir zarar gelirse düşüncesi ALLAH’ tan korkmayanlar, kuldan korkması “Aç kalırım, işimden olurum, makamım elden gider, işime çomak sokanlar olur” korkusu ver ne yazık ki…
Bire gafil demek geliyor içimden. Seni yaratan rızkına kefilse, gerisi teferruat diyemeyenlere yazıklar olsun.
ALLAH tan korkma, kulunun karşısında titre! O sana küfürler zulümler yağdırsın, sen korkundan ses çıkarma GÖRMEDİM, DUYMADIM, KONUŞAMAM demeye devam et, çalan yolsuzluk yapan nasıl olsa her işine bir kılıf uyduruyor.
Vatanın namusun senin için bir önemi yok ?
Vatan için şehit olanın, vatana hainlik yapanlara karşı canını ortaya atanların; öksüz, yetim, dul kalanları görmekte zorlananlar, vatan sevgisinden bihaber olanların vay haline, vay haline…
Sizler dünyaya ebediyen geldiniz ! Hiç size hastalık ölüm, yakışır mı ölüm ve hastalık garibin, garibanın yakasına yapışsın, sizlerden uzak olsun. Vatan için canını ortaya koyan garipler var nasıl olsa!
Sizler menfaatiniz için her şeyi mubah görün, bu saltanatın ebediyen sizinle beraber olacağına hiç şüphe getirmeyin, makamlarınızı kullanarak size anahtar olan yalamaları kullanarak, kanundan insan hak ve hürriyetinden bihaber olanları kullanın onlar sizin için bir nimet, onların istedikleri sadece sizlerin yanında görüntü vermek olduğundan sizler istediğiniz gibi kullanın tam istediğiniz düzen i kurun.
Biz lafımızı söyleyeceğiz, çekinmeyeceğiz. Yarası olan gocunur . Takım elbise giyip altına makosen ayakkabı güzel yerlerde yemek, birazcık cebe harçlık değme gitsin! Yat denilince yatacak, kalk denilince kalkacak! Emret demeyi kendine lütuf sayacak!
Kırşehir’de yaşamak onunla, hem hal olmak çok güzel. Onun için yaşadığın bu topraklara borcun var düşüncesine sahip olmak sebebi ile yaşanan olumsuzluklara acaba düzelir mi diyerek dile getirmek istiyorsun. Belki iki büyük şehrin arasına sıkışmanın zorluğunu yaşıyoruz şehir olarak bunun için üretimde zorlanıyoruz. Sanayide gelişemiyoruz, Kırşehirimizin kalkınması için çıkartılması gereken teşvikler, kalifiye eleman yetiştiremememiz, ulaşımda zorluklar yaşamamızda küçük kalmamıza etken.
En büyük sıkıntımızda DEDİKODU! Ekmeği ekmekçiye değil saltanat heveslisi, kalk deyince kalkacak, otur deyince oturacak, üstlerine olmayan iltifatlarda bulunacak, yalanı su gibi konuşacak, adam gibi adam olmayanlarla iş tutmak il olarak en büyük yanlışımız ne yazık ki!
Yapılan yatırımların bir çoğu yanlış ve maliyetinin üzerinde yatırımlar. Bunların fizibilitesi hazırlanırken, yapılması gerekenler proje uygulamasında yapılmaya çalışılması maliyet hesaplarının altüst olması, tozumuz toprağımızın hiç eksik olmadan yıllardır vatandaşın çilesi olması, temizlemek için tonlarca suyun harcanması, vatandaşın yüklü ve pahalı su parası ödemesi…
Yine Kırşehir’de yıllardır beklenen demir yolu projesinin hızlı tren ile geçiştirilmeye çalışılması, bizim insan taşıma sıkıntımızın olmadığını, bizim yatırımcının üreteceği ürettiği ürünün pazara giderken maliyet ucuzlasın diye beklentimizin olduğunu anlatmakta zorlanmamız.
Nevşehir Kapadokya Havaalanı’na ulaşımın kolaylaşması için Kesikköprü yolunun bitirilmesi. Şehrin içerisinden sadece havaalanına uçak saatlerinin uygunluğuna göre veya bilet satan firmaların şehrimizden hava alanına gidilecek güzergaha otobüsle taşıma yapmalarının sağlanmamasını bekliyor Kırşehirliler.
Yine Kırşehir’de bakir kalan mesire yerlerimizin doğallığının bozulmadan peyzaj yapılmaması . Kısaca bizim seçerken, ataması yapılırken benim adamım değil, işe göre adam politikası yapmamamız bize pahalı maloluyor, ama biz Kırşehirlilerin elinden ne yazık ki hiçbir şey de gelmiyor.
Halkın isteklerine kılıf uydurmadan gerçekleri konuşmadan, çekinmeden biz olmaya iri, olmaya diri olmaya il olarak öyle çok ihtiyacımız var ki…
Ben ve benim gibi bir avuç için kafa yoruyor ülkem ve Kırşehir’im için. Nedense Kırşehir’de hiç kimse çıkıp doğruları söylemiyor, Kırşehir’in hak ve hukukunu korumak için konuşmuyor, ya da konuşamıyor.
Yanlışları söyleyenler ya da yapanlar her şeye bir kılıf buluyor ne yazık ki…
Zaten doğru söyleyen de dokuz köyden kovulduğuna göre, birileri çalıyor, biz de oynuyoruz. Bu kafa ve mantıkla gidiyoruz bakalım. Nereye kadar gidebilirsek. Bir gün bur duvara toslayınca belki kafamız dank edecek ama o zaman da iş işten çoktan geçmiş olacak…