GEREK köyde, Seyfe'de gerekse Ankara'da sabahları erken saatlerde hatta belki de gece sürekli öten bülbül seslerini öyle severek dinler mutlu olurdum ki. Hatta Ankara'da öğleye doğru işime giderken Çankaya'da yazanlar sokağında (sağlı, sollu elçilik binaları ve büyük bahçeleri var) bazen öyle güzel öterlerdi ki, banklara oturur dinlerdim.
Kimisi Bülbül kimisi kanarya, kimisi saka kuşu, karatavuk, asma bülbülü vb onlarca çeşit hepsi birbirinden güzel ve küçük sevimli kuşlar.
Ben iğde ağacına “çalı” derim. Dalları dikenli ve sık ince olduğu için ancak bu güzelliklere hizmet eder. Bilmem farkında mısınız bu kuşlar burada kediden diğer yırtıcı kuşlardan korunurlar. Kendilerine yurt yuva edinirler. Birçoğumuzun küçümsediği, önemsemediği, lüzumsuz gördüğü o çalılar onlar için yaşam alanı- sığınaktır. O yüzden ben bunların hepsine birden “Çalıkuşu” derim
Bu sene hiç Bülbül sesi duymadım, bir şeyler eksikmiş gibi geldi. Balkonumuzun çok yakınında parkta bir iğde ağacı vardı, baharda çiçek açar mis gibi kokardı. Şimdi ne koku ne de bülbül sesi var. Civarda çam ağaçları, çınar vb var ama iğde gibi sık ince dallı sığınabileceği bir yer yok.
Kırşehirimizin Mucur ilçesine bağlı Seyfe Köyü'nde Seyfe Gölü'nde de yok, sesleri çıkmı-yor.
Başka yurt mu tuttular, öldüler mi? Kim bilir!
Biz onlara yeni yaşam alanı oluşturana kadar beklemek zorundayız.
Aslında tüm canlılar hepimiz birer Çalıkuşu değil miyiz..?
Seyfe Gölü kurutularak yaşam alanları yok edilen flamingoların, pelikanların, turnaların, ördeklerin, kazların, angıtların… yüzlerce çeşit sayıları milyonları bulan su kuşları…… ölen binlerce yavrunun…. uçamayan milyonlarca canlının yok olmasının hesabı vebali ne olacak?
Bir zamanlar kuş gözlemcileri, Seyfe Gölünde 250 bin adet flamingo kuşu sayılarak Dünyada en fazla flamingonun bulunduğu tespit edilmiştir. Hatta kuş gözlemcileri” Dünya Flamingo kuşlarının başkenti“ diye de tanıtmışlardır.
Yaşam alanları ellerinden alınan kuşlar, sulak alan canlıları değildir sadece göl kurutularak. Bölge insanlarının da barındığı “Çalıkuşu Çalısı” misali yaşam alanlarına da büyük darbeler vurulmuştur. Toprakları çoraklaşmış verimsizleşmiştir.
Bu olumsuzluklar insan eliyle yapılmıştır. Eğer yapılan olumsuz çalışmalar durdurulursa Göl eski canlılığına kavuşacaktır.
Zaten çiftçilikle uğraşan insanlar artık işi yavaşlatmış, başka alanlarda geçim derdine düşmüşlerdir.
Oysa ki çözüm vardır. Yamula Seyfe Ovası Gölü Projesi 2-2,5 milyon dönüm alanı sulayabilecek ve yörede, bölgede üretim patlaması olacaktır. O zaman Gölü besleyen kaynaklar kurumayacak Göle can vere-cektir.
Doğa kendi kendine canlanarak endemik bitki ve hayvan çeşitliliği ile Turizmin odağı olacaktır.
Tüm canlıların ortak yaşam alanlarına kavuşabilmeleri dileğiyle.