Yarabbi kainatı yaratanısın. Bizler sana asi olduk, senin rızanın dışına taştık, sana güvendik af kapından yalvarıyoruz. Bizleri af et, bizleri bağışla. Kitabın Kur’an’da yazan senin sözüne güvenerek istiyoruz, bizleri bağışla (Amin ).
Yapılan dua güzel, fakat Yaradan bir şey daha söylüyor. “Benimle olanı ben hallederim, fakat kul hakkına karışmam, sen onun hakkını onunla hallet” diyerek bizleri uyarıyor.
“Kul hakkı ile bana gelirsen sende hakkı olan insan, sana hakkını helal etmez ise ben ikinizin arasındaki hakkı imanından alırım” diye bütün kullarını uyarıyor.
Fakat yaşadığımız gerçekler duyduklarımız kul hakkını bırak tutacak hiçbir tarafımızın olmadığını gösteriyor. Allah yardımcımız olsun.
Her olumsuzluk biri birine karışmış vaziyette insanları makam, para hırsı, lüks yaşam arzusu sarmış, “benden sonrası tufan!” mantığı oluşmuş. Dürüstlük prim yapmaz vaziyette, hizmetin yerine alınacak para, yenilecek yemek, hak etmeyene verilen itibar makam her tarafımızı sarmış.
Makam sahiplerinin yapmış oldukları yanlışlardan dolayı yargılandığını, ceza aldığını duymayalı yıllar oldu desem yanılmam.
Devletin söğüşlenmesi için kurulan onlarca tuzak. Devlete aracısız direk iş yapan müteahhitlerin hiçbir zaman zarar etmemesi artı zenginliğine zenginlikler kattığı bir yaşam. Bu yazdıklarım ülkemin gerçekleri. Bu gerçekler ve daha nicelerini ben duyuyor isem bu devletin etkili ve yetkili makamları duymuyor mu? Elbette duyuyor, biliyor fakat makam ve ona verdiği itibar bir çok makam sahibini konuşturmuyor, yasal işlem yaptırmıyor ne yazık ki!..
Ne zaman konuşuyor? Bunu herkes bilir, çıkarlar menfaatler ters düşünce.
Yazık oluyor bu ülkeye. Avrupa devleti idarecilerinin söylediği bir söz vardır ya “Biz dışardan onlar içerden bu ülke kaynaklarını götürüyoruz, fakat bu ülke hala ayakta nasıl bir güç. Bunları koruyor çözemedik” diye.
Gerçekten de çözmeleri mümkün değil. Fakat bozulan bir nesil geliyor, her hedefi boğazı, sırtı, beli, olan çalışmak istemeyen, üretmeyen, makam isteyen bol maaş lüks yaşam arzusu dolu olan bir nesil.
“Neden?” diye kimse sormasın. Dün her şeye muhtaç iken bugün toplumda lüks yaşama, harcamalara sahip oldukları servetle göz kamaştıran onlarca insan oluşmuş durumda.
Yukarda yazdıklarım ve yazamadıklarım yaşanan gerçekler, kimse “bu böyle değildir” diyemez. Bütün bu yazdıklarım Kırşehir için de geçerlidir.
Bu ilde onlarca yeni kamu binası yapıldı ve yapılıyor. Bir deprem yönetmeliği çıktı onlarca sene bu millete hizmet etmiş binalar yok oldu. İleriye dönük gelecek planlamadan bence bu ilin tarihi dokusu yok edildi. Yüz yıllardır ayakta kalan onlarca tarihi eserler ayakta kalırken, geçmişi elli yıl bile olmayan tarihi binaları yok ettik.
Ne yaptık?
Yeniden beton yığınları oluşturduk, yandaş müteahhite rant kapısı açtık, daha teslim edilmeden bu binalarda onlarca olumsuzluklara teslim alan heyet olumlu raporlar verdi, kaybolan onlarca devletin zararı bu ilde kamu adına yapılan bir müddet işletilen hizmete açılan daha sonra virane halini alan onlarca bina ve yapı var. Ben şurası demiyorum devletin makamında oturan makam sahibi olan herkes iyi biliyor.
Kendi bünyesinde ihtiyaç gerekçesi ive hizmet adı altında yapılan, daha sonra kendi kaderine terk edilen yerler virane olmasına izin verilmeden, yeniden bu milletin hizmetine açılmalıdır. Buralar makam sahiplerinin cebinden harcanan parayla yapılmadı. Tüyü bitmemiş yetim hakkı olan devletimin paraları ile yapıldı. Hizmet adına yapılan bu yerler gerçekten bu millete hizmet vermelidir.
Bu ilin sorumluları buralar hakkında yazılı bilgi isteyip takibini yapmalıdır. Buraların sorumsuzca heba eden, edilmesine göz yuman her kim olursa olsun cezasını kanunlar yönetmelikler, genelgeler ne yazıyorsa verilmesini sağlanmalıdır. Bu devletin ne boşa gidecek, harcanacak parası vardır; ne de virane edilecek bina ve arazileri.
Bu millete tekrar bir kez daha kamunun boşa harcanacak sorumsuzca kullanılacak ardından virane edilecek boşa kullanılacak parasının olmadığını hatırlayalım, hatırlatalım istedim.
Kul hakkını kul ile helalleşerek hallede bilirsin ya kamunun hakkını kimle helalleşip, halledecek bu insan oğlu. Düşünmekte fayda vardır diyorum.
Bir de devletin kaynakları yok gerekçesi ile Kırşehir’de kaderine terk edilen yarım kalmış inşaatlarımız var. Bunlar bir şekilde tamamlanıp, halkın hizmetine sunulmalıdır. Yoksa yarım kayan ve milyonlarca lira harcanın bu binalar çürüyerek, yine devlete büyük bir zarar verecektir diye düşünüyorum.
Zaten devletimizin kaynakları sınırlı. Bir yatırıma başlanıyor ve yarım bırakılıyorsa bu olacak bir iş değildir. Türkiye’nin her yanında yarım kalan tüm yatırımlar tamamlanmalı ve yeni yatırımlara daha sonra başlanmalı. Çünkü biz o kadar zengin değiliz. Bugün halk ekonomik sıkıntı içinde kıvranırken, devlet kaynakları yerli yerince kullanmak zorundadır.
Kırşehir Valiliği binası, Öğretmenevi, Endüstri Meslek Lisesi inşaatları bu çerçevede en kısa sürede tamamlanıp, halkın kullanımına açılması sağlanmalıdır.