Bu günlerde devletini seven, onun emanetini koruyan insan sayısı erozyona uğramış gözükse de bunu genele söylemek çok yanlış olur. Devletin olmadığı yerde bugün biz ülke olarak Güneydoğu’da ne yaşıyorsak, bu yaşadıklarımızı ülkemin genelinde de zafiyete uğratıldığı her yerde yaşayabilirdik Allah esirgesin.

Bu günlerde devletini seven, onun emanetini koruyan insan sayısı erozyona uğramış gözükse de bunu genele söylemek çok yanlış olur.
Devletin olmadığı yerde bugün biz ülke olarak Güneydoğu’da ne yaşıyorsak, bu yaşadıklarımızı ülkemin genelinde de zafiyete uğratıldığı her yerde yaşayabilirdik Allah esirgesin.
“Neden yaşamadık?” derseniz devlet olmazsa, bizler de olmayız. Vatansız, bayraksız yaşayamayız bilincinin ve satılmış beyinlerin az olmasından dersem yanılmam. Kanı beş para etmez dünya ülkelerinin oyununa ayak uydurup vatanının askerine, polisine, vatandaşına kurşun sıkan, suikast düzenleyen, namusunu bile satan her ortamda şahsiyetini, makamını, şerefini satan, onun bunun çocukları, neidüğü belirsiz her ne kadar DEVLET, VATAN, BAYRAK düşmanlığı yapsa da bunu başaramadılar başaramayacaklar.
Devlet makamında oturup vatandaşın verdiği vergilerle geçinen, çoluğuna, çocuğuna devletten aldığı maaşla nafaka temin eden, devletin kendine vermiş olduğu makamı hoyratça kullanan, bu makamın ağırlığı ile kendisine rant elde eden şeref yoksunu, adam olmayan, insan demeye utandığım mahluklar yok mu bu şahsiyetsizler de çok ne yazık ki…
İşte devlet olma ruhu burada başlıyor. Devlet bu ülkenin her bir vatandaşıdır. Devlet kanunlarını işletecek. Gene bu vatan evlatlarıdır işte satılmadan sonuna kadar devletine sahip çıkacak. Gene bizleriz zora düşünce devleti aramak yerine her gün, her dakika devletin yanında olmak durumundayız. Çünkü devlet biziz.
Haksızlıklar karşısında susmadan görmemezlikten, duymamazlıktan, konuşmamaktan kaçınarak devlete sahip çıkılmaz. Haksızlık yapanların ne yüreği olur, ne de cesareti. Onun için bizlere düşen sonuna kadar devletimizin yanında olup, bir devlet adamı, bir devlet görevlisi gibi hareket etmeliyiz.
Bu VATAN, bu BAYRAK bizim. Bu DEVLETİ biz öyle kâğıt üzerinde kurmadık. Her bir VATAN toprağında onlarca kınalı kuzuların, bizlerin kanı var.
DİN ticareti yapanlara, vatana, millete hainlik yapanlara “devletim malı deniz!” diyenlere müsamaha göstermek çoluk çocuk hepimizin geleceğini karartmaktır.
Bugüne kadar ülke olarak tarihler boyunca yaşadıklarımıza bir bakın. “Senin adamın, benim adamım” denilerek liyakat sahiplerine haksızlıklar yapılmadı mı?
Yapacağı hizmetlerle başta Avrupa’nın ve bütün düşmanlarımızın korkmasına vesile olacak insanlarımızı harcayarak, vasıfsız kimliksiz insan olmayan mahluklara yol verilmesine müsade edenlere karşı durmada imtina ederek, ülkemizin, vatanımızın zorda kalmasını görmedik mi?
Bize düşen başta vatan, devlet bayrak sevgisini bu vatanda yaşayan her bir ferde bu sevgiyi, bu düşünceyi aşılamak uygulamasını sağlamak zorundayız. Burada vatan sevgisi olan öğretmenlerimize çok ama çok görev düşüyor.
Milli Eğitim müfredatına, Milli Eğitim Bakanlığı’na göstermelik eğitim değil, gerçek ÜLKE hayatını yapılan tarihi yanlışları ve başarılarımızı çocuklarımızın bilmesini çekinmeden anlatmalıyız.
Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı ve mücadelesini bugünün gerçeği olan Güneydoğu’da yaşananları, IRAK-SURİYE gerçeklerini bu duruma neden geldiklerini yukarıda yazdıklarımla kıyaslanmasını sağlamak durumundayız.
Bizler devletiz. Onu korumak, kanunlarına saygı duymak bu ülkede yaşayan her ferdin görevidir. Bunun tersini düşünen bu ülkede yaşatılmamalıdır.
KIRŞEHİR olarak bizler her daim Devletimizi, Ülkemizi, Milletimizi sevdik, seviyoruz. Tek hastalığımız var bu da yapılan haksızlıklara devletin uğratıldığı zararlara nedense çekinerek korkarak ses çıkarmada zorluklar yaşıyoruz.
Kırşehir’de gördüklerimizi ve yaşadıklarımızı zaman zaman dile getirirken, amacımızı, hedefimizi anlatma güçlük çekenler var ne yazık ki…
Biz Kırşehir’e yapılan hizmetlerin ya da hizmet yapanların her zaman yanında yer aldık. Hep destekledik. Ama eleştiriyi kabul etmeyenler, kendilerini ne yaparlarsa hep haklı görenler yanlış yoldalar. Yanlışlar ve sıkıntılar dile geldiği zamanda makamlar kullanılarak he yazık ki insanlar zora sokuluyor, sesinin çıkmamasına, kaleminin yazmaması için tavır konuluyor. Yapıcı eleştirilere bile tahammül edemeyen zatı muhteremler bu ilde yöneticilik ve idarecilik yapıyor. Büyük düşünmeyen, dar kalıpta olanlar yanlış yoldalar. Her şeyin bir sonu olduğunu, “büyük lokma ye, ama büyük konuşma” sözü unutuluyor.
DEVLETİ korumak, kollamak onun uğradığı zararı yetim öksüz hakkı olduğunu unutmadık, unutmayacağız. Bunu unutanlara da hatırlatmak bizim en doğal hakkımız olduğunu bilmelerini istemek görevimizdir. Bu görev TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ SEVEN HER FERDİN ASLİ GÖREVİDİR. DEVLET BAYRAKTIR, VATANDIR.
Bu uğurda hakka kavuşan bütün şehitlerimize rahmet, gazilerimize uzun ömürler dilerim.