Bu hafta “Zafer Haftası” ülkemizin Kurtuluş mücadelesinin son ve en önemli halkasının yıldönümü. 30 Ağustos 1922 sonrası Kırşehir'de neler yaşanmış, biraz dillendirelim.
Kazanılan Büyük Zafer sonrası “Yunan Başkumandan Trikupis” dahil bir çok “Üst Düzey Subay” şehrimizde misafir edilmiş. Üstelik bunların için de bayan subaylar ve de siviller var.
Madalyonun öbür tarafına bakmak gerekirse, Yunanlılar işgal ettikleri yerlerde öyle zulümler yapmışlar ki bir çok ağıta konu olmuş. Ozanlar diyarı Kırşehir’den Aşık Kerem, Geycekli Âşık Hasan Nebioğlu gibi Aşıklar’da bu zulmü dizeler haline getirmişler.
Mesela Toklumenli Aşık Sait’in oğlu Aşık Kerem’in Kurtuluş Savaşı için yazdığı destan şöyledir:
Durmadı yerinde hain gidiler
Her tarafta baş kaldırdı aduler
Türkiye aradan kalksın dediler
Mevlam yardım eder ehli imana

Yunanlılar der ki Gazi erişti
Bir ateş püskürdü dağlar tutuştu
Eyvah askerlerim mahvolup düştü
Şimdi rezil olduk dosta düşmana

İsmet Paşa der ki dönmem sözümden
Kaldırırım neslin dünya yüzünden
Top gürültüsüyle gülle sesinden
Gökteki melekler geldi seyrana

Ateşlendi toplar dağlar eridi
Yerleri gökleri duman bürüdü
Allah Allah diyip birden yürüdü
Böyle harp görmedi devri zamana

Yunanlılar der ki işimiz bitti
Türkiye askeri dünyayı tuttu
Kırar cümlemizi vademiz yetti
Varsak da Gaziye gelsek amana

Yunan kumandanı askeri yoklar
Açıldı yaralar ciğerde oklar
Top güllesi gibi geliyor Türkler
Teslim bayrağını dikin meydana

Düşmanın leşini dereler almaz
Verdiği esirler hesaba gelmez
Ey Yunan bu izmir sana mal olmaz
Boyadım ordunu tüm kızıl kana

Çok şükür kalmadı gayrı derdimiz
Selamete çıktı güzel yurdumuz
Bursa'yı İzmir'i aldı ordumuz
Haddini bildirdik hain düşmana

Hezaran günahım kendime ait
Paşam tüfeğimde eyleme bait
Vilayet Kırşehir ben Kerem Sait
Affeyle kusurum bakma noksana


YUNAN SUBAYLAR KIRŞEHİR’DE

Ağıtlara ve destanlara konu olmuş Yunanlılar onca eziyetine rağmen, Atatürk önderliğinde büyük mücadeleye direnemeyen ve teslim bayrağını çeken Yunanlı esir subaylara kötü davranılmamış. Bizzat Atatürk’ün isteği ile Kırşehir’de gözlem altında  tutulmuşlar.

Yunan Orduları Başkumandanı Trikopis, Kırşehir Esir Kampında Türk subaylar arasında soldan sağa: General Dimaras, General Trikopis, Türk subayı (Adı bilinmiyor), General Diyenis ve Emin Bey (Öze)

26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz ile Yunan ordusu büyük bir panik içerisinde geri çekilmiş ve bozguna uğratılmıştır. Yunan askerleri, çekilişleri boyunca bulabildikleri her Türk sivil insanı, özellikle kadınları ve kendilerine yol göstericilik edebilecek erkekleri tutsak etmişler. Bunun yanında Türk Ordusu tarafından onbinlerce subay ve Yunanlılar esir alınmış. Kırşehir’de subay garnizonlarının dışında tesis edilen esir garnizonlarında Yunanlıların götürdükleri Müslüman kadınlara mukabil Rum asıllı kadınlar, Dışişleri’nin görüşü de alınarak rehine olarak, tutulmuşlar. Her türlü ihtiyaçları hükümet tarafından sağlanmış. Hatta Hükümetin 31.10.1922 tarihinde yapmış olduğu toplantıda esirlerin her biri için aylık toptan 21 lira ödenmesini (çok kısıtlı olan savaş bütçesinden) kararlaştırmış.

Yine Kızılay aracılığı ile sivil esirlere, İngiliz ve Flemenk (bugünkü Hollanda diyebiliriz) elçiliklerden yapılan yardımlar (giyecek ve yiyecek) eksiksiz teslim edilmiş.

  Hatta Kırşehir ve diğer şehirlerdeki rehinlerin şehir içinde gezinti yapabildikleri de dönemin Kızılhaç Komitesinin teftiş raporlarında yer alıyor.

Mudanya Ateşkes antlaşmasının ardından yapılan Lozan antlaşması ile şehrimizdeki Yunan rehinler, Yunanlıların elindeki Türk rehinlerle mübadele edilmiş.

Ağıtlara ve destanlara konu olmuş zulümlere karşılık Anadolu insanı her şeye rağmen misafir severliğini her zaman göstermiştir.

Başta M. Kemal ATATÜRK olmak üzere bütün şehitlerimizi minnetle anıyor, Zafer Bayramınızı kutluyorum.

Trikupis ve Yaveri Dr. Muhtar Davaz Kırşehir'de (Sözcü Gazetesi)