Geçtiğimiz gün İstanbul Atatürk Havalimanında bomba patladı yüreğimiz bir kez daha yandı. Bu son olur umarım ama bu hep bir temenniden öteye geçemiyor.

Geçtiğimiz gün İstanbul Atatürk Havalimanında bomba patladı yüreğimiz bir kez daha yandı. Bu son olur umarım ama bu hep bir temenniden öteye geçemiyor.
Bir kez daha "Sözün bittiği yer"e geldik. Bir kez daha sözlerin bile anlamlarını yitirdiği noktaya dayandık. Bir kez daha ülkemiz insanının sabrının, soğukkanlılığının, vicdanının sınandığı duvarlara sıkıştık kaldık.
Kırşehir’de olmak, Ankara’da, İzmir’de ya da İstanbul’da olmak önemli değil. Önemli olan insanlığa yapılan hain saldırı…
Buna üzülmemek, tepki göstermemek elde mi?
Kırşehir’de benim gibi duyarlı hemşehrilerim şu hayır mübarek günde yapılan bu saldırıyı nasıl tepki göstermeyecek ki?
Bir kez daha tuzağa düşmeyeceğiz, oyuna gelmeyeceğiz, birlik ve beraberliğimizi kimse bozamayacak… sözlerini söylemek zorunda kaldık...
Vatandaşımızın yüreğini soğutacak bir şeylere ihtiyacımız var... Hoş ateş nede olsa düştüğü yeri yakıyor. Birkaç gün sonra bizler unutuveririz bunları ama aileleri asla unutmayacaklar.
Terörün dini, dili, rengi, ırkı olmaz terör nereden ve kimden gelirse gelsin terördür, iyi terör kötü terör yoktur hepsinin canı cehenneme…
Terör sonrası yapılan açıklamalar yüreğimize su serpme adına yapılsa da çoğu sözde kaldığı için artık vatandaş bu açıklamalara itibar etmiyor. Kaldı ki yapılan açıklamalar bayağı, gayri ahlaki,çapsız ve mesnetsiz olunca durum daha da kötü bir hal alıyor.Ne zaman bir bomba patlasa veya terör saldırısı olca yetkililer hep bir ağızdan “bunun hesabı sorulacak,yapanlar en kısa sürede yakalanacak, cezalarını çekecekler”, vs.sv. bir sürü ezberlediğimiz sözler söylemekteler.
Peki ya o masum insanların canları, kanları, arkalarında yetim dul, öksüz bıraktıkları bunlar ne olacak ?...
Sözün bittiği yerdeyiz, evet söz bitiyor ama terör hiç bitmiyor, korku ile yaşamaya alıştık alıştırıldık. En kötü olanda eskiden bir şehit cenazesi geldiğinde yer yerinden oynar, halk sokağa dökülüp tepkilerini en hat safhada yaparken şimdilerde her gün şehit haberleri alıyoruz milletin umurunda olmuyor. Bizim sinir uçlarımız alınmış, tepkisiz ve vurdumduymazlık hat safhaya gelmiş. Elbette ki yakalım, yıkalım, devlete baş kaldıralım demiyoruz devlet bizim ama bu kadarda kayıtsız kalınmamalı. Şehit olan asker, polis, vatandaş bizim vatandaşımız, bizim canlarımız, yazık bu insanlara, yazık bu halka, yazık bu ülkeye…
Yapılan açıklamaların söylenen sözlerin sokaktaki vatandaşı biraz olsun teskin etmekten başka hiçbir değeri yok artık.
Cennet vatanımız ne hale geldi, getirildi.
Tabiî ki mücadele verilirken, terörle baş etmeye çalışılırken insanlarımız, askerimiz, polisimiz, ölecek, öldürülecek, şehit vereceğiz ama bu, bu kadar basit olmalı. Bu durum bu kadar olağan hale getirilmemeli, sıradanlaştırılmamalı.
Ne yapılamalı ise devlet onu yapmalı. Bu halk taa kurtuluş savaşından bu yana devleti hep destekledi, devlete hiç baş kaldırmadı, hatta devletten gelen başımız gözümüz üstüne, devletin kestiği parmak acımaz, vatan sana canım feda, bir değil bin canım olsa seve seve veririm dedi diyor da.
30 yıldan beri bu ülkenin anaları ağlıyor daha ne kadar ağlayacaklar.
Birbirimiz öfkelenip, kızıp, bağırıp, çağırmayalım, 30 yıldır 30 bin defa dinlediğimiz, her terör saldırısının ardından hepsi boş çıkan klişe sözleri bırakalım hatta hiç tekrar bile etmeyelim.
Ne yapıp edip bu terör belasını bitirelim. Analar artık ağlamasın, bombalar patlamasın, masum canlar gitmesin, evlatlarımız ölmesin, ellerine kına yakıp askere gönderdiğimiz gencecik fidanlar tabutlarda gelmesin, vatandaşlarımız her gün bir yerde bomba patlayacak, saldırı yapılacak korkusu ile yaşamasın. Bir gün bu ateşin bizimde ocağımıza düşebileceğini unutmayalım. Artık terör ile ilgili haber almayalım, duymayalım, bu konuda yazı yazmayalım.
Çok mu zor terörle mücadele etmek ?!.. Aslında değil... Dış güçler tarafından tezgâhlanan bir avuç hain, ırkçı, sütü bozuk, bölücü terörist, Türkiye'yi bölüp parçalamak için mücadele veriyor. Bir yandan masum Kürt vatandaşlarımızı istismar ediyorlar, diğer taraftan sözüm ona demokrat, liberal geçinen eski sosyalist köşe yazarlarını ve onların tesirinde kalan saf yöneticileri kandırıp 'barış' ve 'demokrasi' gibi yüce değerleri suiistimal ediyorlar.
Bu şekilde terör saldırılarını silâh olarak kullanıp Ülkeyi bölüp parçalamaya yönelik çalışmalar yaptırtıyorlar. Hatta ciğeri beş para etmez, kanı bozuk bazı aydın! yazarlar gibi bazı siyasetçilerde “ver kurtul'”politikasını belleğimize yerleştirmeye çalışıyorlar. Bu şekilde hedeflerine ulaşacaklarını sanıyorlar. Birde bu olan bitenleri demokrasi adına yaptıklarını söylüyorlar. Bu memleketin verilecek bir gram toprağı olamaz.
Peki neler yapmalıyız; İlk başta istihbaratımız tam çalıştırılmalı ve zafiyet varsa ki var gözüküyor bunu yapanlar hakkında derhal işlem başlatılmalı (en önemlisi bu), Sınır ötesi harekât süratle başlatılmalı ve terör kampları temizlenmeli, gerekirse Irak'ın kuzeyine girilmeli ve burada bir 'Güvenlik Bölgesi' oluşturulmalı, polis özel harekâtçıları, bordo bereliler ve istihbarat uzmanları aktif olarak çalıştırılmalı ve 'özel timler' teşkil edilerek teröristlerin üzerine gönderilmeli, bir tek terör örgütü elemanı kalmayıncaya kadar devam edilmeli, KCK, PYD, PKK adı her ne ise terör yapılanmaları tamamen temizlenmeli ve şehirlerdeki faaliyetlerine son verilmeli,bu ve buna benzer örgütlerle bağlantısı olan memur, amir, işçi, sendikacı, belediye görevlisi, öğrenci, öğretmen, vekil kim ve kimler varsa bunlar hakkında en ağır işlemler yapılmalı,terörist ve terör eylemleriyle yakın ilişkisi tespit edilen parti ve oluşumların kapatılması için yargı mekanizması işletilmeli.
Hükümet partisinin terör konusunda kararlı ve ısrarlı tutumuna devam etmesi şartıyla diğer partiler tam destek olmalı ve ülkede terör meselesinin en kısa sürede bitirilmesini bekliyoruz.
Herkesi affedin ama vatan hainlerini asla…