Bir dönem bankaların bir reklamı vardı. “Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz falanca bankayız” diyerek reklam yapardı…
Bu banka hizmetlerini ve esnafın, sanayicinin, çiftçinin kara gün dostu olduğunu söyleyen birçok söylemlerle reklam yapardı. İşte tam da bugünün siyasetini adlandırıyordu sanki!..
Ülkemde o kadar çok siyasi parti var ki, her birinin parti tüzüğünü okuyun, aynı banka reklamında olduğu gibi sadece “biz falanca partiyiz” demekle yetiniyorlar.
Parti idare merkezine bir bakın, her bir yetkili aman da ne güzel sözler söylerler! Zannedersiniz ki senin kalbini okuyorlar!
“Tamam işte ülkem siyaseti bu olmalı” dediğin andan itibaren hayal kırıklıkları yüreğinde baş göstermeye başlar, kabullenemezsin herhalde bir yanlışlık var, ileride düzelir insandır şaşabilir dersin. 
Fakat rüzgâra karşı kürek çeken balıkçı olduğunu anlarsın! Büyük bir yıkım ve hayal kırıklığı içerisinde kalırsın! Senin partin adına doğruların tabi ki hizmetler konusunda olmak üzere yıkımları, yanlışları gördükçe dillendirmeye çalışırsın. Fakat işgal altında bağımsızlığını yitirmiş insanlar gibi olduğunu görürsün. Gücün yetmez görünmeyen bir duvar vardır yetkili ve etkili kişilerde senin aranda, onlar makamlarında sen ise sokakta. 
Onlar ballı maaşlarda, sen geçimini zor temin edenler arasında, onlar gizli ortaklıklarla kurdukları şirketlerle ihaleler, paralar peşinde sen “acaba bu sıkıntı yaşayan insanların dertlerine çare buluna bilir miyim” derdinde. Onlar geçmişte yapılan yanlışlıkları yapmayacaklarının sözleri ile seçmenlerini kandırma peşinde, olmayan hizmetlere minareye kılıf hazır misali fatura ile kapatma işlerindeler.
Hani esnafın birçoğu malzeme alırken senetler düzenlenir mal almasan da hizmet aldığında bile senede malen denir yani karşılığında sana mal verilmiş gibi olur. İşte bu yapılanlar senin ayağını pranga ile bağlamaktır. Senedi düzenleyen, sana mal vermiş olduğundan her halükarda senden senet miktarı almak adına verilmiş garantili tahsilat işlemidir ki bu siyasetin olduğu her yerde geçerli akçadır.
Sadece yazıklar olsun yazıyorum. Ne ucu açık bir propaganda! 
İnsanlar her şeyin güzeline layıktır. Neden şu lanetler okuduğumuz Avrupa ülkelerinde ülkemizde yaşananlar yaşanmaz? Onlar bizlerden çok mu dürüst? Onlar bizlerden daha mı akıllı? 
Elbette ki hayır!
Onlar Anayasa hükümlerine, kanunlarına bizlerden çok saygılı. Kanun uygulayıcıları liyakate göre atama yapılırlar. Dinine, diline, ülkesine bakmazlar. Uygulamalarına bakar yanlışlık yapanı görevinden azlederler.
Ya bizim ülkemizde her işimiz dosyada olması gereken evrakların tamam olmasına bakılır gerisi teferruattır denir!
Ülkemde son yıllarda o kadar çok sıkıntılar yaşanıyor ki hangisini yazsak fark etmez. Bizler komünistliğe karşı milliyetçiliği savunan insanlarız. Fakat güzel yapılanları da alkışlarız. 
Şu Tunceli iline seçilen komünist başkan var ya ismi soy ismi Türklüğü çağrıştıran. İşte o başkanın takipçilerinden birisiyim. Adamda vatandaşına hizmetten başka bir şey düşünmeme yeteneğine özlemle bakıyorum.  Kendi imkanlarını, imece usulü uygulamasına, liyakate verdiği öneme, seçildiği ilin her bir insanına dokunmasına, hizmetleri birilerine rant olsun diye değil açık şeffaf yapmasına, uyduruk gider göstermemesine… Say say bitmez…
Satırların sonuna yaklaşırken ben KIRŞEHİR seçmeninin çok mükemmel bir röntgen cihazı gibi olduğunu biliyorum. Kusursuz çekimler yarın seçilmek isteyenlerin önüne gelecektir. Bundan kaçmak imkânsız. Bu şehir tarih şehri; ozanı, evliyası tarihe damgasını vurmuş siyasetçileri ile anılan bir şehir.
Bu şehirde kimin ne değerde olduğu yaşanmış örnekleri ile çoktur. Gelin atanmışımız, seçilmişimiz hedefleriniz KIRŞEHİR ve insanına hizmet etmek arzunuzu gösterin artık.
Şehrimin özlemle beklediği hizmetleri yapın ki sizler de unutulmayanlarla anılın isterim. Yok bu şehrin diğer hizmet alan şehirlerden farkı?