Biraz sansürsüz yazacağım için herkesten özür dilerim. Devlet olarak neden hoyratça sorumsuzca yapılan uygulamalarının cezasını vatandaş çeker.

Biraz sansürsüz yazacağım için herkesten özür dilerim. Devlet olarak neden hoyratça sorumsuzca yapılan uygulamalarının cezasını vatandaş çeker.
Neden hukuk yapılan yanlışlara hiç sesini çıkartamaz?
Neden liyakatsiz, kalitesiz insanlar sadece “tamam efendim” demesi için makamlarda tutulur?
Neden yandaşlar yalakalar toprağı tutsa altın olur?
Neden soğukta sıcakta çalışıp evine geleceğine katkı sağlamak isteyen insanım ömrü boyunca çalışmasının karşılığını alamaz?
Yaşı belirli kemale geldikten sonra ölümünü bekleyen aslan gibi yalnız yaşamaya mecbur kalır. Yaşlılarımız ev ahalisi tarafından dışlanıp çoluğundan çocuğundan uzak bir yaşamı yaşamak zorunda kalır. Gençlerimiz üretime değil de lüxs yaşamak için hayaller kurar, neden geçlerimiz kolay kazanmanın yollarını arar.
Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ne diyordu:
“Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan yaşamayı alışkanlık haline getirmiş milletler evvela haysiyetlerini, daha sonra hürriyetlerini kaybetmeye mahkûmdurlar.”
Nasılda bugünün yaşanmışlarına yaşanacaklarına örnekler oluyor. Ne yazık ki bu sözlerin gerçekleşmesi bütün dünyada yaşayan Müslüman ülkelerde karşımıza çıkıyor. En zayıf tarafımızdan din ve Allah ile kandırılıyoruz. İnandığımız dinimizin kitabı olan Kur’an-I Kerim’i açıp ta okumaya bile imtina ediyoruz. Dinimizi kulaktan dolma bilgilerle yaşamaya veya din bezirganlığı yapanlardan öğrenmeye çalışıyoruz. Daha sonra hem bizler, hem de devletimiz zarar görüyor.
630 sene dünya hükümdarlığı yapmış bir devletin bugün ki temsilcileriyiz. Osmanlı tarihini bize sadece savaş olarak anlatan zihniyete yazıklar olsun. Onların bile insanlığa vermiş olduğu değerleri bizlere öğretmediler. Gerçek din adamlarını hep “yobaz” diye anlattılar. Bugün kendini dünya hükümdarı gören devletlerin esamesi bile okunmaz iken benim dedelerim onlara hep koruma kollama yaparak, onların bugünlere gelmesini sağlamıştır, bunu kimse inkar edemez.
Dün bizlere muhtaç olanlar, dedelerimi arkadan hançerleyen sözde Müslüman ülkeler ve insanları ile bugün gene aynısını yapmaktan imtina etmiyorlar.
Yaşadığımız bu topraklar bizlere altın tepside sunulmadı. Her bir karışına kanımızla, canımızla bedel ödedik, ödemeye de devam edeceğiz. Fakat bizi idare edenler kendi yanlışlarını neden bu millete ödetmeye mecbur bırakırlar?
Bugün yaşadıklarımızdan hoyratca yaşamın etkisi yok mu? Çuvaldızı bu millete batıranlar, acaba kendilerine bir iğne batırmayı denediler mi, bunu acısını biliyorlar mı?
Kim bu topraklara ve MİLLETİME hainlik yapmış ise, yapıyor ise ALLAH bin türlü belasını versin, geberemesin sürünsün, acıdan, ağrıdan iniltisi kesilmesin. Kapıdan kendine uzanacak bir el beklesin ve o eli bulamasın, sürünsün şerefsizler, kanı bozuklar.
Cumhuriyet tarihine bir bakın bu devlet ne hainlikler görmüş bizlerin dedeleri imkansızlıklar içerisinde silahını, uçağını ,motorunu, arabasını yapmış, fakat makam işgal eden satılmışlar bunların yok edilmesine göz yummuşlar. Allahım onları da mezarlarında rahat yatırmasın.
Kim bu devlet ve millet için bir atılım yapmaya, doğruları söylemeye kalkmış ise ya bir süikaste, ya bir kazaya kurban gitmiştir. Tarihimiz bizlere bunu açık bir şekilde göstermektedir. Burada bu isimleri tek, tek saysam kağıtlar yetmez.
Bizler DEVLETİMİZİN yanında dimdik duranlarız. Bu MİLLET fedakardır. Benim ninem torununun üzerindeki örtüyü onun üşümesine donmasına aldırmaksızın bu vatanın savunmasında kullanılacak mermilerin üzerine ıslanmasın diye örtendir. Yeter ki bizi idare edenler ninem gibi aynı zihniyette olsunlar. Makam işgal edenler “tamam efendim, ben yaparsam doğrudur” demesin.
Hukuk adamlarımız haksızlıklar karşısında hukukun üstünlüğünü bu haksızlık yapanların yüzüne çarpabilsin makam korkusu vicdan korkusunun üzerine çıkmasın. Son günlerde yaşadığımız olaylar bu MİLLETİ hiç gören şerefsizlere inat birlik beraberlik içerisinde üstesinden gelmemizi ALLAH’ım bizlere nasip etsin.
KIRŞEHİRimiz de de yazmakla bitiremediğimiz bir çok konuları görsel yazılı basın dile getirse de “ben yaptım oldu” diyen idarecilerimizin olduğunu da bildiğimizi ve büyük vebal altında olduklarını da biliyoruz.
Kırşehir’de halkın onayı olmasa da, tepki gösterse de bu eleştirilere kulak ardı edilmesini de büyük hata olarak değerlendiriyorum. Bugün yapğılan bazı hizmetleri, yarın birilerinin kaldırmak için harekete geçeceği ve dolayısıyla Kırşehir’de yap-bozların devam edeceğini düşünüyorum.
Keşke uyarılar dikkate alınsa da bu tür yanmlış yatırım ve hizmetler yapılmasa, fakir devletimin ve ilimin paralı heba olup gitmese…
BİR KERE YÜKSELEN BAYRAK BİR DAHA YERE DÜŞMEZ Bunu da bu ÜLKENİN, MİLLETİN düşmanların bilmesini isterim.