2020 yılında ülkeyi uçuracağı söylenen ekonomi yönetimi maalesef sınıfta kaldı. Ülkemizi idare edenler ekonomiyi iyi yönetemediği için ne yazık ki 2020 yılı Kasım ayı itibarıyla ekonomik verileri bakımından karanlık bir yıl olarak tarihin tozlu raflarında şimdiden yerini aldı.
Ekonomi açısından durum pek iç açıcı olmayınca da, özellikle küçük esnaf, bankalara borçlu olan vatandaşlar ve yatırım yapma düşüncesinde olan iş çevreleri hep tedirginlik yaşadı, hal böyle olunca da belirsizlikler hiç kimseye yaramadı, esnaf, çalışan, emekli, öğrenci, çiftçi, sanayici, hatta ve hatta ülkemizin ekonomisi zarar gördü. 
Döviz fiyatlarındaki anormal artışlar, altın ve diğer emtialarda yaşanan fiyat yükselişleri hep dar gelirlinin alım gücünü zayıflattı. Yani sözün özü 2020 yılı ekonomi açısından kara ve kayıp bir yıl oldu.
Hani “perşembenin gelişi çarşambadan belli olur” denir ya, 2020 yılı 2019 yılını aratır oldu. Hal böyle iken 2021 yılının da ekonomik açıdan 2020 yılını aratır şimdiden görülmektedir. Zira 2021 yılına az bir zaman kalmışken, henüz döviz kurlarında, dış ticarette, faizlerde ve işsizlikte olumsuz tablo derinden ve ağırlaşarak devam etmekte, alınan önlemler yetersiz kalmaktadır.
İşsiz vatandaşımızın sayısı her geçen gün artıyor, emekli perişan, asgari ücretliye kaşıkla sanki sadaka gibi verilmesi düşünülen ücret artışı kepçeyle geri alınacağa benziyor, çalışanların alım güçleri zayıflıyor ancak tüm bunlar yaşanırken hükümet yetkilileri 2021 yılına girerken bile temiz bir sayfa açıp çözüm üretemiyorlar.
Bugün, Türk Lirası karşısında dolar 7.85 lirayı geçti bile. Liradaki değer kaybı devam ediyor. Bu da iğneden ipliğe her türlü tüketim mallarında maliyet artışları yaratıyor dolayısıyla da zam olarak tüketiciye yansıyor. Bunda da fakir fukara zarar görüyor. Önümüzdeki süreçte dolar ve Euro’nun kaç lira olacağını kimse tahmin edememektedir. Bu da iş çevrelerinin ve yatırımcının geleceği göremediği anlamına gelir ki, ekonomik açıdan geleceğin biraz daha karanlık olduğu gerçeğini doğru tanımlar.
Kırşehir’de pandemi süreci olmasına rağmen birçok vatandaşımız ile konuşup sohbet etme olanağı buldum ve netice oldukça ilginç, herkesin sorunları var ve ortak noktanın da temelinde ekonominin olduğu gerçeği apaçık görülmektedir. Sorun sadece Kırşehir’in değil tüm ülkenin sorunudur.
Tabi ülkemizin ekonomisi iyi olmayınca;
Eğitim, asayiş, sağlık, ulaşım, tarım, sanayi gibi temel hizmetlerde yeterli verim de sağlanamıyor.
Evvela adalet ve siyasi istikrar sağlanmalı, halkın yaşamsal sorunlarına çözüm üretilebilmeli ve böylelikle de piyasalarda güven tesis olmalı. Bilinmelidir ki, güvenin olmadığı yerde ekonomi dengeleri düzenli olmaz. Yabancı sermaye gelmez, hizmet ve üretim alanında yatırım yapılamaz, Bu da ülke ekonomisi üzerinde ciddi bir baskı oluşturur.
Yani 2020 yılının son ayında olmamıza rağmen çözülemeyen ve ağırlaşan sorunları, 2021 yılına devredilecek gibi, siyasiler unutmamalılar ki, erken veya zamanında olsun seçimin tarihi de her geçen gün yaklaşıyor, bu millet ülkeyi yönetemeyenlere kırmızı kart göstermeye hazır.