19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan Atatürk, Erzurum ve Sivas’tan sonra Kırşehir’den geçerek Ankara’ya ulaşmış ve Cumhuriyet’imizin temellerini atmıştır. Atatürk, insanlığın yetiştirdiği en cesur ve öngörüsü en yüksek liderlerden bir tanesidir.

19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan Atatürk, Erzurum ve Sivas’tan sonra Kırşehir’den geçerek Ankara’ya ulaşmış ve Cumhuriyet’imizin temellerini atmıştır.
Atatürk, insanlığın yetiştirdiği en cesur ve öngörüsü en yüksek liderlerden bir tanesidir. Toplumumuzu Orta Çağ karanlığından kurtararak bilimin ışığında, onurlu, bağımsız ve uygarca yaşamanın yollarını göstermiştir.
1944–1946 yılları arasında Kırşehir Belediye Başkanlığı’nı yapmış olan Cevat Hakkı Tarım, anılarında Atatürk’ün Kırşehir’e gelişini şöyle anlatır:
“Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal’in bir gecede Kırşehir’de kalacakları haberi yayılır yayılmaz, 24 Aralık 1919 sabahı 7’sinden 70’ine kadar Kırşehir halkı, O’nun nurlu yüzünü bir an önce görmek için atlar, arabalarla, bulamayanlar yaya olarak Mucur ilçesi istikametine doğru yollara dökülmüşlerdir. Kuşluğa doğru ağır ağır ilerleyen otomobil, yanlarından ve ardından koşuşan atlılar… Evlerin pencerelerine asılmış ay yıldızlı bayrakların arasında uzanan başlar… Alkışlar… ‘Yaşa, var ol’ sesleri ufukları çınlatıyor, ana-baba günü… Mahşeri bir an… Kalabalığı görünce otomobil duruyor. İçinden inen Mustafa Kemal ve arkadaşları, bize doğru yaklaşıyorlar. Sevinç ve neşe içinde kıvıl kıvıl kaynaşan, yerlerinde duramayan yavrular, ‘Babamız, kurtarıcımız’ diye avaz avaz bağırıyorlar.
O ulvi sahne…
O mütevazı, mütebessim, vakur insan…
Başındaki o heybetli kalpak…
Sırtındaki o yakası kürklü gocuk…
İnsanın içini bir yıldız gibi sağan mavi gözler…
Altın saçları çevrelediği azimli ve manalı yüz…
Dimdik yürüyüş…
Tarihin derinliklerinden süzülüp gelen bir Alp Arslan, asalet ve azametiyle hala yükselir hayalimde…”
***
Mustafa Kemal Atatürk hayata dönüyor.
Ülkenin milli idamesi ve bekası için Ankara'ya geliyor.
Ankara'da TBMM'ye uğruyor. Vekiller, meclis başkanı ve başbakan Mustafa Kemal Atatürk'ü meclis girişinde karşılıyorlar. Meclis toplantısına katılıyor, gündem ve tartışmaları izliyor. Toplantı sonrası meclis lokantasına götürüyorlar. Mustafa Kemal Atatürk orada yemeğini yiyor, gazete haberlerini okuyor. Derken, Ulu Önder Atatürk'ü meclis loaklinden alıp ıstirahat etmek üzere bir otele götürüyorlar. Mustafa Kemal Atatürk kaldığı otelde bir başına uzun uzadıya bir düşünceye giriyor:
- ''Ülkenin hali vahim, ülkenin hali perişan.
- Kurtuluş mücadelesine Anadolu'da başkaldıranların hepsi yeniden ayaklanmış, ülkeyi kuşatmış, dış mihraklarla kafa kol ilişkilerine girmişler'' diyerek derin bir öfke ve şaşkınlığın içine düşmüştü.
19 Mayıs 2016 sabahını gösteriyordu zaman.
Sabah oluyor. Mustafa Kemal Atatürk ivedi bir şekilde otelden ayrılıyor.
Meclis heyeti otele geliyor. Mustafa Kemal'i otelden alacak, yeni ülke gündem ve değerlendirmeleri için otelden ayrılacaklardı.
Mustafa Kemal'in odasına çıkıyorlar, odanın boş olduğunu görüyorlar. Sonra yatak üzerine bırakılmış bir mektup dikkatlerini çekiyor.
Mustafa Kemal otelden ayrılırken meclis temsilcileri ve Türkiye Halkı'na bir mektup bırakmıştı ve Gazi Mustafa Kemal bıraktığı mektupta şöyle diyordu.
''Beyler,
Ben şimdi Ankara'dan İstanbul'a geçiyorum.
İstanbul'da vapura binerek Samsun'a hareket edeceğim.
Ülkenin durumu hiç iç açıcı değildir.
Toprakları kazandığımız ülke kuşatılmış, tehlike Doğu Anadolu'da baş göstermiş, ülkenin milli ve beraberliği tehdit altına girmiştir.
Düşman meclis içerisine kadar uzanmış ve işgal edilmiştir.
Bağımsızlık ve ülkenin bekası için bu ülkenin bir kurtuluş savaşına daha ihtiyacı vardır...''