Kırşehir Kültür Sanat Çevre Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Fuat Cömertoğlu, 2 Şubat Dünya Sulak Alanları Günü dolayısıyla bir açıklama gerçekleştirdi.
Sulak alanlar, yeryüzünün en zengin ve en üretken ekosistemlerini oluşturmaktadır diyen Kırşehir Kültür Sanat Çevre Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Fuat Cömertoğlu, "Bu alanlar, yöre insanlarına ve ülkenin geneline geniş yelpazede hizmet veren oldukça karmaşık doğal sistemlerdir ve yeryüzündeki başka hiçbir ekosistemle karşılaştırılmayacak ölçüde işlev ve değerlere sahiptir. Ancak, sulak alanlar yapılaşma, kirlilik, kurutma ve aşırı kullanım gibi sorunlar nedeniyle yok olma tehdidiyle karşı karşıyadır.
Ramsar Sözleşmesi ve Sulak Alanların Önemi
1971 yılında İran'ın Ramsar şehrinde imzalanan ve 1975 yılında yürürlüğe giren Ramsar Sözleşmesi, sulak alanların korunması ve sürdürülebilir kullanımını sağlamayı amaçlayan uluslararası bir sözleşmedir. Ramsar Sözleşmesi'nde sulak alanlar; doğal veya yapay, devamlı veya geçici, sürekli veya mevsimsel, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gel-git hareketlerinin çekilme devresinde 6 metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan, başta su kuşları olmak üzere canlıların yaşama ortamı olarak önem taşıyan bütün sular, bataklık, sazlık ve turbiyerler olarak tanımlanmaktadır.
Biyolojik Çeşitlilik ve Sulak Alanlar
Sulak alanlar, tropik yağmur ormanlarından sonra biyolojik çeşitliliği en fazla barındıran yegâne alanlardır. Dünyadaki canlı türlerinin yaklaşık %40’ı sulak alanlarda yaşamaktadır. Türkiye'de 122 sulak alan bulunmaktadır. Bunların 14'ü Ramsar Alanı, 59'u Ulusal Öneme sahip Sulak Alan ve 49'u Yerel Öneme sahip Sulak Alandır.
Tehdit Altındaki Ekosistemler
Günümüzde sulak alanlar; yapılaşma, kirlilik, kurutma, aşırı kullanım gibi sorunlar nedeniyle yok olma tehdidiyle karşı karşıyadır. İstanbul'da yapımı tartışılan Kanal örneğinde olduğu gibi (Terkos, Küçükçekmece, Sazlıdere), daha fazla sulak alan ve su kaybına yol açacak girişimlerden derhal vazgeçilmelidir. Ormanlardan 3 kat hızla yok olan sulak alanlar, yerkürenin en çok tehdit altında olan ekosistemleridir. Bu alanların yok olması, ekosistemlerin bozulması anlamına gelmektedir.
Koruma Çalışmaları ve Bilinçlendirme
Türkiye’deki sulak alanların büyük çoğunluğunda, bu alanları besleyen kaynaklar üzerine baraj yapılması; yönlerinin değiştirilmesi ve sistemden aşırı miktarda su alınması; tarımsal, evsel ve endüstriyel atıklardan kaynaklanan kirlenme sonucu su niteliğinin bozulması gibi birçok tehdit bulunmaktadır. Ayrıca, karar vericiler ve yöneticiler başta olmak üzere, tüm kuruluşların, kamuoyunun ve sulak alanlarla iç içe yaşayan halkın (çiftçilerin, balıkçıların ve avcıların) bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Öncelikle sulak alan kaybını destekleyen politikalar değiştirilmeli, sulak alanların kurutulmasını öngören yasalar yürürlükten kaldırılmalı, hangi nedenle olursa olsun sulak alanların doldurulması ya da kurutulması yoluyla arazi kazanılması yasaklanmalıdır.
Geleceğimiz için Sulak Alanları Koruyalım
Sulak alanlar, başta kendi yaşamımız ve ekosistemimiz için vazgeçilmezdir. "Bindiğimiz dalı kesmeyelim", sulak alanlarımızı gözümüz gibi koruyalım. Sulak alanların korunması için etkili koruma tedbirleri acilen alınmalıdır." ifadelerini kullandı.