Etrafıma baktığımda hüzün her yerde. Her yerde ıstırap, her yerde keder. Bu yeni bir şey midir? Hüzün bir yaşam biçimi olarak her zaman olmuştur. Eski Ahit'teki Vaiz Kitabı'nda her şeyin boşuna olduğu yazmaktadır.

Hipokrat hüzne melankoli adını vermiş ve bunun “kara safranın” etkisi olduğunu söylemiştir. Bizim dilimizde “kara sevda” ve “kara duygu” bundan mı geliyor bilmiyorum, ama Orta Çağ'da melankolinin kötü bir yaşam tarzının sonucu olduğu yargısına varılmıştır; yani etkilenenlere suçluluk duygusu aşılanmıştır. Bugün de aynısını sık sık yapıyoruz. 

Mizaç teorisine göre melankolikler; kolerikler, sanguinikler ve flegmatikler ile birlikte dört mizaçtan biriydi. Pascal'a göre her şey sıkıcıdır, kasvetlidir, çaresizdir, insan kaybolmuştur ve yakında ölmelidir. Albrecht Dürer ve Lucas Cranach melankolinin resmini bile çizmiştir. Goethe'ye göre “Genç Werther'in Acıları”, hayata karamsar bir tavır olarak dünya kederi, melankoli, 19. Yüzyılın başlarından itibaren çağdaş bir hastalık haline gelmiştir.

Heine, Storm veya Fontana'nın eserlerinin kanıtladığı gibi, yalnızca sanatçıların ve şairlerin melankoliyi anlayabileceği fikri giderek yayılmıştır. Gottfried Keller melankoliyi yüceltmiştir: “Melankoliye selam olsun.” Melankoliden zevk alınması anlaşılır bir şey değildir.

Guradini melankolinin varoluşumuzun köklerinde, derinlerde olduğunu, ama yanlış bir şekilde psikiyatristlere bırakılamayacak kadar acı verici olduğunu söylemiştir. Psikiyatristler melankoliyi hastalık, daha sonra depresyon, şimdi de duygudurum bozukluğu olarak tanımlamaktadır.

Dünya kederi, kasvet, keder, yorgunluk, umutsuzluk, kötü ruh hali, bitkinlik,memnuniyetsizlik, bezginlik gibi ruh hali değişimleri, deneyimleme ve hissetmedeki normal dalgalanmalardır. Stres, telaş, aşırı talepler, uyarıcıların eksikliği nedeniyle melankolik ruh halleri artmaktadır.

Yaşlı insanlar, hastalandıklarında ya da yoksul olduklarında, yalnızlaştıklarında, daha fazla kaynak kaybettiklerinde ya da bakıma ihtiyaç duyduklarında, kendilerini yük gibi gördüklerinde ve artık hayata inanmadıklarında gençlerden daha sık melankoli yaşarlar.

Melankoli, kasvetli ruh hali olarak, bir hastalık değildir ve özellikle sakinleştiricilerle tedavi gerektirmez. Herkesin bildiği gibi bir ruh hali olarak melankolinin bu şekline karşı en iyi yardım sağlıklı bir yaşam tarzı, rahatlık, gerekli faaliyetler, aşırı taleplerden kaçınma ve yaşamda anlam görmektir.

Birçok kayıp yaşayan yaşlılar normal yasla buna tepki verirler. Yaşlılıkta keder daha uzun sürer ve keyifsizlikten daha acı vericidir. Hayata karşı melankolik bir tutum genellikle tanınabilir bir neden olmaksızın ortaya çıkarken, keder genellikle kaderin bir tokadı tarafından tetiklenir.

Dalgalı ruh halleri bir hastalık olarak kalıcı melankoliye karşı kolayca ayırt edilebilir. Yaşlılar kederle başa çıkmayı öğrenmediyse, keder melankoliye dönüşebilir. Kederden depresyona geçişler akıcıdır. Ancak farklılaşma depresyon kriterleri açıklığa kavuşturulduğunda mümkün olur. Ancak melankoliyi bir hastalık yapan yalnızca nesnel belirtiler değildir, her şeyden önce hastayı doktora götüren öznel ıstıraptır ve çoğu zaman bu durum göz ardı edilir. Böyle buyuruyor Gerontoloji, söylemesi bizden…