Kırşehir denince gelir aklıma hemen
Ahi Evran, Hacıbektaş, Aşık Paşa..
Açıktır sofraları, zalışır Ahiler
128 iş kolunda, alın teri ortak 
Üretim ortak, kurmuşlar orta malı sandıklarını
Hepsinin güveni tam, aydınlık yarınlara
Bir de olmasaydı Moğol istilası 
Kalacaktı özgürlüğümüz bilmem kaç asır
Birleşecekti Mustafa Kemal’le Ankara’da 
Yine gelir aklıma Kırşehir denince 
Malya Ovası’nda kırım-kıtlık-katliam
Çoluk çocuk, yaşlı genç Babailer
Keyfi yerindeydi GıyaseddinKeyhüsrev’in
Konya’da Babailer gelmişlerdi
Kefersud ülkesinden
Bu kaçıncı zulüm Kırşehir, indirdiler adını 
Taşıdılar eşyalarını Nevşehir’e
Kaldın yetim-öksüz... bir de yıktılar
Hükümet konağını, yaptılar yerine
Padişah oğlunun vakıf yurdunu
Yetişti yıllar sonra politika alimi
Osman Bölükbaşı, bir düşünür şair
Celal Tekiner, tıktılar ikisini de zindana!
Kırşehir denince gelir aklıma 
Der yaşlılar, ‘’ulaşınca bu yıl da al domateslere 
Dinekbağı’nda, yırttık paçayı bu sene de’’
Kırşehir denince gelir aklıma
Muharrem Ertaş, Neşet Ertaş, Âşık Said..
Kalır  yüreklerde onların sazları ve sözleri
Güzel çeşmelerinde piknik, kadehler
Boztepe yolu, Kalankaldı pınarı, TRT çeşmesi
Dostluklar, Çuğun, Özbağ, Ortaköy yolu
Devrilen kadehlerimiz Değirmenderesi’nde
Gelir beş yüz atlıyla Mustafa Kemal 
Kılıççı Köprüsü’nden..verir nutkunu
Gençler Derneği’nde:
    ‘’Ya bağımsızlık, ya ölüm!’’
İnanmıştır halkı demokrasiye,
Şuuruna hürriyetin, özgürlüklerine insanlığın
Bu yüzden kimse satın alamaz, yağız yüzlü insanlarını
Çok sürgünler barındırdı bağrında
Hitler’den kaçan, Yunan’dan kaçan
Yaptılar şarabını kara üzümün
Dostluğun kardeşliğin
İşlendi 13 siyasi cinayet 12 Eylül’den önce
Ama faillerinin hiçbiri Kırşehir’li değil
Bu yüzden de yüzün aktır Kırşehir, alnın açıktır.
    Üç kez misafir ettin Mustafa Kemal’i
    Bu onur sana yeter Kırşehir
            Ahi Evran, Hacı Bektaş kültürünle
            Asırlarca yaşa Kırşehir…