Ahiliğin kurulduğu merkez olan Kırşehir’de Ahi Evran kurduğu Ahilik teşkilatının yanında insanlar arasındaki yardımlaşma ve dayanışma kültürünü arttırmak, ihtiyaç sahiplerinin zor durumda kalmamaları ve dilenmelerini önlemek için Kırşehir’in belirli yerlerine sadaka taşı koydurmuştur. İslamiyet’e ve insanlığa gönülden bağlanmış, Allah rızasını kazanmak isteyen maddi durumu iyi olan kişiler ihtiyaç sahiplerinin alabilmeleri için sadaka taşlarına para koyarlarmış.

Ahiliğin kurulduğu merkez olan Kırşehir’de Ahi Evran kurduğu Ahilik teşkilatının yanında insanlar arasındaki yardımlaşma ve dayanışma kültürünü arttırmak, ihtiyaç sahiplerinin zor durumda kalmamaları ve dilenmelerini önlemek için Kırşehir’in belirli yerlerine sadaka taşı koydurmuştur.
İslamiyet’e ve insanlığa gönülden bağlanmış, Allah rızasını kazanmak isteyen maddi durumu iyi olan kişiler ihtiyaç sahiplerinin alabilmeleri için sadaka taşlarına para koyarlarmış. Hatta sadaka taşına para koyan kişiler “sağ elin verdiğini sol bilmeyecek” sözünden hareket ederek parayı kendilerinin attığını başkalarının görmemeleri için gece koyarlarmış. İhtiyaç sahipleri de buradan aldıkları parayı başkalarının görmemesi için gece alırlarmış. Sadaka taşından para alan kişiler fırsat bulduğu ilk anda başkalarının faydalanması için aldığı parayı sadaka taşına atarmış. İçi para dolu sadaka taşına ihtiyaç sahipleri dışında bir Allah’ın kulu dönüp bakmazmış.
Ahi Evran’ın kurduğu sadaka taşı ileri yıllarda daha da gelişerek Osmanlı zamanında da aynı şekilde devam etmiş ve sonrasında büyüyüp, gelişerek vakıfların kurulmasına vesile olmuştur.
İşte geçmişten itibaren duyarlı, sorumlu, vefalı ve hayır sefer toplum iken maalesef günümüz insanında yozlaşma başlayarak belirttiğim özelliklerin eser kalmadı. Yerine duyarsız, bencil, menfaatkar bir topum aldı. Hiç kimse başka birinin umurunda bile değil, bırakın eş, dost, akraba, komşuyu, kardeşin kardeşe faydası hatta babanın evladına, evladın babasına faydası kalmadı.
Sözde Müslümanlıktan, hayırseverlikten, insanlıktan dem vurduğumuz bu günlerde konuştuklarımız ile yaptıklarımız arasında büyük tezatlıklar oluştu. Mangalda kül bırakmadığımız ama iş başa düşünce kaçacak delik aradığımız dönemdeyiz.
Her şey menfaate, her şey çıkar ilişkisine döndü. Birinin gözü bir başkasını görmüyor, yolda şahit olduğumuz bir kazada oradaki insanlara yardım etmek, ambulans çağırmak yerine görmezlikten geliyoruz. Toplu taşıma araçlarında büyüklerimizi, yaşlıları, hamileleri, engellileri gördüğümüz kafamızı ters yöne çeviriyoruz.
Anlamıyorum insanlar neden bu kadar vurdumduymaz, bencil kısacası kötü oldular? Ülkemizdeki ve Kırşehir’deki olumsuz olaylar, yaşam sıkıntısı, hastalıklar, şehit haberleri, yakılıp, yıkılan şehirler, öldürülen milyonlarca Müslümanlar. Bu olaylara o kadar alıştık ki artık her şey normal geliyor, kimse umursamıyor.
Ancak bir vatandaşın arabasına bir zarar gelse, bir çizik olsa kırk gün kırk gece üzülüyor, ağlıyor sızlıyor. Gençlerimiz sevgililerinden, orta yaşlılarımız dostlarından ayrıldıkları zaman sanki bir evde cenaze çıkmış gibi ağlıyor ve cinayete kadar gidiyor. Kısaca arabalar, sevgililer, dostlar, kırıklar şehitlerden, insan hayatından daha fazla değer veriliyor.
İnsanlar birbirlerine karşı acımasız olduğu gibi birbirine kötü davranmaktan zevk alıyorlar, birinin arkasından iş çevirmek, riyakârlık, münafıklık, gösteriş budalalığı, düzene, sisteme göre hareket etmek neredeyse normal sayılacak hale geldi.
Eskiden de üzücü ve kötü haberler olurdu, ama tanıdıklar, eş, dost, komşular birbirlerinin derdine ortak olurlar, derman bulmak için çare ararlardı. Mahallede yetişen çocuklara sadece anne ve babaları değil tüm konu komşu sahip çıkar, o an için evde bulunmayan ailelerin çocukları dışarıda kalmaması için diğer komşular tarafından eve alınır açsa karnı doyurulurdu. İnsanlar o kadar yoksul ama bir o kadar da mutluydu herkesin ağzının tadı vardı. Gerçekten mutluyduk, biz büyüdükçe dünya çok çirkin bir hale gelmeye başladı ve günden güne daha kötüye gidiyor.
Dikkat ederseniz sadece bizim ülkemiz ve Kırşehir için demiyorum dünyanın halini bir garip hal aldı. Bazen gerçekten dünyanın sonunun geldiğini düşünür oldum ve bu dünyaya bir bebek getirmekten günden güne daha korkar oldum.
İnsanlar gün geçtikçe acımasız, vicdansız ve vurdumduymaz oldu olmaya başladı. Şimdi dikkatle etrafınızı inceleyin, en yakınınızdaki insanlardan ne kadar kazık yediğinizi fark edeceksiniz.
Belki şimdiye kadar fark etmediniz ya da etmek istemediniz. İstemediniz; çünkü o değer verdiğiniz insan size kötülük yapamaz, arkanızdan iş çeviremezdi. Üstünü kapatmak, dile getirmekten daha kolaydı. Hâlbuki ne kadar yanlış yapıyorduk, o an yanlış yapana söylesek içimizde daha çok büyümeyecek ve karşımızdaki o insandan günden güne soğumayacaktık. Farkında olun, söyleyin, içinizde büyütmeyin ama biliniz ki Türkiye’de olduğu gibi Ahiliğin merkezi Kırşehir’de yardımseverlik, mütevazılık kısaca her şey bitmiş.