Kırşehir cadde ve sokaklarında bizi gördüklerinde sıkıntılı oldukları, çözemedikleri konuları gündeme getirerek çözüme kavuşturulmasını isteyen o kadar hemşehrilerimiz var ki sayıları azımsanmayacak kadar çok. Her gören bir şey söylüyor, her selam veren mahallesindeki sorunun halledilmesi için yardım istiyor.
Kırşehir Belediyesine, Valiliğine ve Emniyet Müdürlüğüne ve diğer kurumlara iletilmesi gereken konuları ilgili makamlara değil de sözlü veya maille bizlere iletmektedirler. Kendilerine neden ilgili makamlara giderek yerinde ve nokta bir davranışla sıkıntılarınızı ileterek çözüm aramıyorsunuz, bizlere söylüyorsunuz dediğimizde problemleri ilgili makamlara ilettiklerini fakat çözüm alamadıklarını söylüyorlar. Doğrudur bizde devlet işleri biraz değil bayağı ağır aksak işler. Bunun sorumlusu da devlet olmayıp, kapasitesiz, verimsiz ve yalaka bu kişilere iş imkanı veren siyasilerdir.
Gördüğüm, yaşadığım ve şahit olduğum kadarıyla ülkemizde ve Kırşehir' de faaliyet gösteren resmi kurumlarda çalışmayana neden çalışmıyorsun denmiyor ama çalışana, alın teri dökene, emek verene neden bu kadar aktifsin, neden çok çalışıyorsun, sen kendini ön plana mı çıkarmaya çalışıyorsun gibi sözlerle hesap sormaya çalışarak çalışanın çalışma azmini kıran yine bulunduğu makamlara hak etmeden, siyasilerin sayesinde gelen mızmız, uyuz, korkak yöneticilerin olmasıdır. Böyle olunca da kurumlarda iş verimi çok azalıyor, vatandaşların istekleri en üst düzeyde ki yöneticilere iletilmiyor, vatandaşta çözümün bulunması için çareyi bizlere söylemekte buluyor.
Şahsen ben ve mensubu bulunduğum, köşe yazarlığını yaptığım "Kırşehir Çiğdem” Gazetesi bizlere iletilen ama vatandaşın haklı olduğu konuları korkmadan, kaçmadan gündeme getirdik ve getirmeye devam ediyoruz.
Örnek verecek olursan geçtiğimiz aylarda Kırşehir Çimeli Köyüne telefon baz istasyonunun kurulması ve Ahi Evran Mahallesi 686'cı Sokakta sokak lambası olmayıp akşam karanlıkta gitmek zorunda kalan sokak sakinlerinin isteği üzerine buraya direk dikilerek sokak lambasının takılmasına ve benzeri konulara kadar gündeme getirdik. Şu hususu da belirtmeliyim ki Ahi Evran Mahallesi 686'ncı sokağa halen direk dikilerek aydınlatma lambası takılmadı. Bu konuda Sayın Valimizin ve MEDAŞ yetkililerin bir çözüm bulmasını bekliyoruz.
Eski bir Kırşehirspor'lu futbolcu olarak yıllardır Kırşehir'de oynanan Kırşehirspor maçlarına giderim. Maçlara girerken doğal olarak Kırşehir Emniyet Müdürlüğüne mensup polis memurları gerekli önlemleri alırlar maçlara girerken arama yaparlar, bozuk paraları içeri olmazlar, bazı polis memurlarının tasvip edilemeyecek şahsi hareketleri olur, taraftar buna tepki gösterir, tepki gösteren taraftarlar stattan dışarı çıkarılır, ifadesi alınır, iş değişik yerlere kadar gider. Bu durumları ve polisin olumsuz davranışlarını köşemde defalarca gündeme getirdim.
Hatta bir önceki dönemde görev yapan Kırşehir Emniyet Müdürümüz beni görünce "Arkadaşım senin polisten başka işin gücün yok mu? Her zaman bizleri yazıyorsun, polisi yazıyorsun işin gerçeği de bilmeden yazıyorsun” diyerek sistem etmiş, ben de kendisine hiç bir art niyetimizin olmadığını maçlarda bizzat şahit olduğum konuları gündeme getirdiğimi söyleyerek, “Müdürüm eleştirilerde hemen bizlere tepki gösteriyorsunuz lakin Emniyet Müdürlüğünüze,Trafik ekiplerinize, sınavlarda görevli polis memurlarınıza teşekkür ettiğimiz yazılarımızda var o zaman arayıp veya gördüğünüz zaman bir teşekkür etmiyorsunuz, eleştirdiğimiz zaman yüzünüzü ekşitip selam vermiyorsunuz. Nedense bizler bilmeden yazıyoruz polis memurlarınız içeriye bozuk paraları almıyorlar ama içeride çay simit, çekirdek su satanlar para üstü olarak bozuk para veriyorlar bu mantığı bir türlü anlayamıyorum" gibi konuşmalarımızda oldu.
Esas konumuza gelmek istiyorum. Kırşehirspor ve Çayağzıspor maçlarında artık polisi eleştirecek her hangi bir sorun olmadığı gibi Kırşehir Polisi ile taraftarlar güzel bir şekilde kaynaşarak bir aile ortamı oluşturdular, bir kaç kendini bilmez taraftarın ferdi hareketleri dışından Kırşehir taraftarında çok güzel, gelişme olgunlaşma var, polise yardımcı olmak var, dışarıdan gelen taraftarlara maçtan önce çay ikram etmek, maç sırasında hoş geldiniz tezahüratları var.
Bir kaç dengesiz taraftarın yaptığı çirkin hareketlerde aklı başında taraftarlar tarafından engelleniyor, polis, taraftar beraber istiklal marşı okuyorlar, maç esnasında sohbet ediyorlar, şakalaşıyorlar. Polislerden de tasvip edilmeyen şahsi hareketler olmayınca ortaya çok güzel bir taraftar polis işbirliği çıkıyor.
Bundan dolayı da Kırşehir Emniyet Müdürlüğüne, görev yapan polis arkadaşlarımıza ve taraftarlarımıza teşekkür ediyorum.
Kırşehir'de son oynanan Altındağspor karşılaşmasına girerken polis memurlarımız doğal olarak herkesi aradıkları gibi beni de aradılar, üzerinde bozuk para olanların paralarını içeriye almadılar, tribüne oturunca bir vatandaş bana "Sizler nasıl gazetecisiniz, nasıl Kırşehirlisiniz? Senin yanında polis bozuk paraları içeriye aldırmıyor, ama içeride satış yapan kişi para üstü olarak bozuk para veriyor bu ne mantıksız iş neden gündeme getirmiyorsunuz?" diyerek bayağı bir şeyler söyledi.
Ben de fazla detaya girmeden "Gazetemizi, yazılarımızı hiç okumadığın belli” olduğunu bu konuları defalarca gündeme getirdiğimizi söyledim ve çok yazdık, çok çizdik ama bazı konuları iyi bilmek gerekiyor şu an maçlarda polislerle ilgili en küçük bir olumsuzluk yok aksine her şehre örnek olacak, okullarda ders olarak okutulacak güzellikte taraftar, polis kaynaşması var. Bozuk para işine gelince o konuda Kırşehir polisine haksızlık ettiğimi benim çok sevdiğim aile dostum. büyüğüm, çok kıymetli bir Emniyet Müdür Yardımcısı ağabeyim beni yanına çağırarak ikram ettiği çayla birlikte yapmış olduğumuz güzel sohbetle bazı konuları anlattı ve açıkça Emniyet Müdür Yardımcısı ağabeyimin anlattıklarını dinleyince bozuk para konusunda yanında mahcup olduğumu söylemeliyim.
Emniyet Müdür Yardımcısı ağabeyimin anlattığı çok konular var birincisi
"Osmancığım maça gelen her taraftarı suçlu olarak görmüyoruz. Bizim amacımız on bin kişi içerisinde maça gelen art niyetli bir yada bir kaç kişiyi tespit etmek. Biz o kötü amaçla maça gelenlerin içeriye girmelerini önlersek sorunu çözmüş oluruz” derken, bozuk parayı içeriye almamalarındaki amacı söyleyince tüylerim ürperdi. “Biz bozuk paraya karşı değiliz fakat bir kaç kişi de olsa art niyetli kişiler maçtan önce bozuk paranın kenarını inceltiyor, keskinleştiriyor tribüne geçince o parayı ya rakip takım oyuncusuna atıyor yada kavga ettiğinde karşısındaki insanın yüzünü keserek yaralanmalara yol açıyorlar, bundan dolayı içeriye bozuk para almıyoruz içeride satış yapan da bizim kontrolümüzde” dedi.
Evet insan bu, “birinden nur akar, birinden kir” diyen şairin dediği gibi insan her kirliliği yapmaya müsaittir.
Sizleri bilmiyorum ama benim aklıma böyle bir durum gelmez, gelemez. Aslında içine düştüğümüz durum acınacak bir durum. Art niyetle maça gelen 10 Türk Lirası para verdim küfür ederim diyeni gördüm ama parayı kesici madde yapacakları aklıma gelmezdi.
İşte bundan dolayı maça gelen herkesin can güvenliği için polis bozuk paraları maça almamaktadır. Bizler de Kırşehirspor'lu taraftarlar olarak polisi eleştireceğimiz yerde yıllardır yapılan bir uygulama olduğunu bilerek bozuk paralarla maça gelmeyerek polise yardımcı olmayı öğrenmeliyiz.
Başka bir konu kış mevsimine girdiğimiz bu günlerde bizler akşamları sıcak evimizde yiyip, içip yatarken bizlerin can ve mal güvenliği için gece nöbet tutmuş, çalışmış devriye gezmiş, itle, kopukla, sarhoşla, hırsızla uğraşmış, yorgun düşmüş, uykusuz kalmış polis nöbetini teslim ederek evine gidecek ama gidemeyecek neden gidemeyecek? Saat 13.30’da maç var polis görevli ondan gidemeyecek. Yiyebilirse bir simit yiyecek, içebilirse bir bardak çay içecek ve saatler öncesinden güvenlik toplantısına katılacak, Ahi Stadyuma giderek güvenlik araması yapacak, gözlerinde uyku var, yorgunluk diz boyu.
Bu halde sizler veya bizler çalışsak nasıl bir tutum ve davranış içerisinde oluruz bunu iyi idrak etmeliyiz.
Dikkat edilirse yaklaşık bir yıldır Kırşehir Emniyet Müdürlüğü ve görev yapan polislerimiz hakkında olumsuz yazı yazmamaktayım gerçekleri öğrenince nasıl yazayım ki?
Gece nöbetten çıkan polis memuru evine gitmek yerine maça görev yapmaya gidiyor, deprem oluyor polis oraya gidiyor, yangın çıkıyor polis oraya gidiyor, psikopatın birisi kendini intihara kalkışıyor polis oraya gidiyor, polis vatan için şehit oluyor, geride gencecik bir eş ve küçücük çocuklar bırakıyor, polis gazi oluyor, sakat kalıyor, polis teröristlerle çatışmaya girdiğinde yanındaki arkadaşının ya bombadan, ya da mermiden şehit olduğunu, sakat kaldığını görüyor. Bunları da düşünüce polis aleyhine yazı yazmak insanın içinden gelmiyor.
Zira polisler bizim kardeşlerimiz, çocuklarımız işin başka tarafı hepsi de Anadolu'nun fakir ailelerinin çocukları.
İnanın Anadolu'nun cesur çocukları olmazsa askerliğin bedelli yapıldığı, çürük raporlarının kol gezdiği ülkemizde polis olacak yiğitlerde bulamayız.
Vatandaş ve taraftar olarak bizlerin yapması gereken en güzel iş polise yardımcı olmak, maçlara bozuk para alınmıyorsa getirmemek, kuralsa kural, kanunsa kanun uymaktan ve yardımcı olmaktan başka çaremiz yok.