Ülke bir yerel seçime daha uygun adımda ilerliyor.
Ezber bozan tek bir şey yok.
Siyasal ve politik iddiaları ortaya koymak üzere kendini geliştirmiş hiç bir şey yok.
Parti genel merkezlerinin uygulamalarına bir penguen topluluğu gibi; itirazsız, tavırsız ve ivmesiz yürüyen ne kadar yerel örgütler var; toplum biliminden, siyaset biliminden, sosyal bilimden uzak, çamur politikalarla bir kez daha karşımıza çıkıyor.
Birileri onca zamana rağmen hala ''bu ülkeyi ayağa kaldıracağız'' vaadiyle bayat politikalar sunarken, bir diğerleri; kendine dahi dermanı yok, derman politikalarıyla toplumun tercihlerine balans ayarı veriyor.
Sorsanız her birine, parmaklarıyla sayacakları kadar etkin projeleri yok.
Hatta, nasıl ki her şeyin bir sonu var, yıllardır harcaya harcaya siyasette adam bırakmadılar, proje yaratacak belediye meclisi, il genel meclisi, başkan yardımcısı edindiklerinden dahi tek bir hafıza yok.
Siyaset hastalığı bu yaa; pire gibi herkes bir yere zıplıyor. Bir şey olmaya zorluyor. “Ben kimim, neyim, çapım ne?” diyen yok.
Belediye başkan adayı olup, yaptıkları politik manevralarla “Ben neyin peşindeyim, gayem ne, kime yüzümü döndüm, kimlere gebe kaldım, kendimi akıllı zanneden benim bu çamur çukurunda ne işim var?” diyen yok.
Türkiye siyaseti öyle yosun tutmuş ki; yamuğun, yumuğun, çakalın, puştun işgaline düşmüş, çözüm de yok, yalakalık diz boyu, çıkıp meydana bir er kişinin çözüm sunacak soyu yok.
Geçici zaferler, dizlerini dövenler, ciğer bekleyenler, pusu döşeyenler; siyasal travma dört bir yan. Halkının vatanının değil, kıçının derdine düşenler bir avuç Kırşehir’de ardı ardına itibar vuruyor. Birileri itibar edinmek için, bir başkalarının itibarına çöküyor. Diyorum ki bazen; şu bizim yerli politikacılar, birbirlerine karşı geliştirdikleri ayak oyunlarını dış politikalara karşı geliştirseler bir numara olurduk.
Bunların siyaseti bu toplumu bugünlere getirdi nitekim.
Geçmişin yalan ve yanlışlarını toplayarak. Verilen her bir oyla daha güçlenerek. Bilmem nasıl düzelir bu siyaset, bu şehir, bu ülke, bu illetler içinde kuruluşun yolu yok.
16 yıldır neredeydiniz?
Bugün birbirinize ateş püsküren, mağrur edebiyatlarınız neredeydi?
Bu ülkede onlarca şehit giderken, milli değerler telef edilirken, Mustafa Kemal Atatürk asimile edilirken, esnafı, çiftçisi, köylüsü, işçisi talan edilirken gerek muhalefetinizin yanlış tutum politikalarınıza karşı, gerek sistemi yönetenlere karşı nerede?
Seçimlere biraz kala ne oldu, nasıl oldu da şapkadan çıkan tavşan gibi kurtarıcı-kutsayıcı oldunuz?
Şuraya bir tane eğri yazan namerttir, gücü bulana yalanan, yazar ve aydınlarda namerttir.
Deli vatan der, akıllı cüzdan.
Tarım var mı, hayvancılık var mı, üretim var mı?
YOK!
Nasıl iktidar, nasıl muhalefetsin sen!!!
Ülke yerinden akıp gitmiş, ambarlar boşalmış, kurutuluş aklına bugün mü geldi, daha dünü kurtaramamış parti politikalarınla bugüne nasıl kurtaracaksın!!!
Bu memleket alayınızın cibilliyetini biliyor, vatan bir bir ellerimizden akıp giderken bir kör gibi sustunuz, şimdi çıkmış değişim meyişim başarım diye, ne meydanlarda höykürüyorsunuz !!!!
“Genel merkez beni aday göstermez ise seni desteklerim” diye bir birine patron odalarında vaaz verenleri bilir misiniz?
Ey demokrat, ey Müslüman neyi kime teslim ettiğiniz belli değil.
Bu ülkenin anasını böyle ağlattılar, böyle oyunlarla bu toplumu hiçe saydılar.
Demokrat olmuş, İslâmcı olmuş, ülkücü olmuş ne olmuş.
Ulan adam olsun, mert olsun, dilerse Yahudi olsun, seçeceğiniz birileri yeter ki; puşt olmasın…