YAĞMA HASAN'IN BÖREĞİ
7 HAZİRAN seçimlerindeki sonuç tüm ülkemiz genelinde olduğu gibi Kırşehir’deki seçimleri de memnun etmedi. Kırşehir’de çıkın çarşıya, pazara sorun kime sorarsanız sorun siyasilerden, ülkeyi yönetenlerden memnuniyetsizliğini ifade eder.
Kırşehir’de çıkın çarşıya, pazara sorun kime sorarsanız sorun siyasilerden, ülkeyi yönetenlerden memnuniyetsizliğini ifade eder. Ama iş sandığa gelince başka illeri bilmem ama Kırşehir’de değişiveriyor.
Sonra seçim bittikten sonra yine başlıyor bizim Kırşehir’deki halkımız veryansın etmeye, siyasilere atıp tutmaya…
Son genel seçimlerin neticesi kimseyi memnun etmediği anlaşılıyor. Hiç bir parti iktidarı kimseyle paylaşmak istemiyor. Eğer gaye vatana hizmet ise gerisi teferruat olması gerekirken sayın vekillerimiz başka amaç pesinde olduklarını yansıtıyor davranışlarıyla. Pekte yakışık almıyor ama sayın ağalar kendilerini savunacak bir bahane buluyorlar, tabi bu bahaneler halk arasında ne kadar kabul görür oda ayrı bir konu.
Bir seçilmiş vekil çıkarda pervasızca, biz ateist kimseyi başkan seçtirmezdik der ve bunu diyen bir hoca, öğretim üyesi olursa buna söylenecek söz Türkçe lügatinde yer bulamaz. Hükümet kurmada anlaşma alternatifleri varken, yıkılan güreşe doymaz misali her mikrofonu eline alan hakemi suçluyor yani halkı. Fakat maçın yenilenmesi için bazı gerekçeler ve engeller var, nedir bu…
1-Sayın vekillerimizin tekrar seçilememe korkusu.
2-Boşalan keselerin doldurulması için gelecek avansların suya düşmesi korkusu.
3-Tekrar seçilemezse dört sene iken iki seneye indirilen ağır hizmet koşullarında çalışarak ömür boyu en yüksek derecede emekli olamama korkusu.
4-Zatiseriflerin kendileri değil yakın aile efradının sağlık hizmetleri alamama korkusu. Eğer hemen emeklilik garantisi verilirse secimin tekrarına evet derler, hatta tekrar tekrar evet derler. Yahudi’ye sormuşlar, parayla yalancı şahitlik yapar mısın, yaparım demiş.
Peki, biraz daha versek dininde döner misin, fırıldak gibi dönerim demiş. Yorum sizin nasıl isterseniz öyle yorumlayın. Daha önce ağır hizmet gören, vatan millet ve başkan için kavga dövüşten sonra emekliye ayrılan eski sayın vekillerimizin SSK´nin olanaklarında aile efratlarıyla birlikte yararlananların sayısı 20 000 civarından düşük maaş 8000 bin TL, bunların sağlık harcamaları, bazı imtiyazlarla bu fakir ve yoksul milletin sırtında nasıl geçindikleri ortada.
Avrupa ülkeleri arasında vekillerine en yüksek maaş ödeyen ülkeler arasındayız ve oralarda emekli aylığı alma koşulları 10 seneden aşağı değil. Bir secimin maliyetinin kaça mal olduğunu az çok hepimiz biliriz, eh üç ay içerisinde ikinci haydi olmadı üçüncü erken secim ne olacak harcanan paralar yapılan masraflar, saçılan kin duyguları, kim verecek bunların hesabını tabi tıss, vatan millet Sakarya.
Etrafımızda kan gövdeyi götürüyor, kimin kimi öldürdüğü belli değil. Her gün yeni sınır komsularımızla tanışıyoruz. Komşumuz Yunanistan’ın durumu ortada. Türkiye’nin ayni duruma düşmeyeceğini kim garanti eder veya ediyor.
Finans piyasası yabancıların elinde. Telekom’u alan kardeş her gün mesaj gönderiyor ve her mesajda da ayrı fiyat söylüyor zaten dünyanın en pahalı haberleşmesini Türk vatandaşı kullanıyor. Dünyanın en pahalı yakıtını Türk vatandaşı kullanıyor.
Gelir oranına göre en pahalı elektriği ve suyu Türk vatandaşı kullanıyor. Ramazan ayı içerisindeyiz pahalılığın ve vurgunun boyutları ölçüsüz. Devlet harcamalarının nasıl car cur edildiğini hükümetin en yetkili ağızları telaffuz ediyor. Lüks makam arabalarını imal eden devletler bile kendi lüks arabalarını kullanmıyor.
Devletin ne kadar resmi gezinti ve alışveriş arabası var bilen yok. Maliye Bakanı Şimşek, bakan olarak açıklama yapmış, yapmışta bakarken görememiş. Türkiye Cumhuriyetinin resmi araç sayısı 96500 demiş. Görüntüye mi inanalım yoksa söylentiye mi inanalım. Milli Eğitimin arabaya ne ihtiyacı var. Nüfus dairesinin arabaya ne ihtiyacı var.
Müdürlerin üçüncü dördüncü yardımcılarının arabaya ne ihtiyacı var. Bu ne savurganlık ve israf Allah aşkına. Birde Türkiye’ye borç veren yabancı bankalar Yunan olayından tırsarak ödemeleri öne çekerse biz kime sığınacağız. Siyaset ayrı bir olgu ve özveri isteyen meslek. Devlet adamlığını her önüne gelenin yapacağı bir meslek değil. Devlet adamının ağzından çıkan her olumsuz laf temsil olduğu devleti bağlar. Vatandaşın eleştirisi her zaman devlet adamının rehberi sayılır.
Devlet adamı patlıcanin dalkavukluğunu yapar, şefinin değil. Afrika’da bir devlet binasının önünde bir yazı okumuştum zannedersem Zambiya’ydı, yazı şöyleydi;
1-Yönetici insanları çalıştırır. Lider onlara yol gösterir.
2-Yönetici çalışmaya bel bağlar. Lider iyi niyete güvenir.
3-Yönetici konuşurken ben der. Lider daima biz der.
4-Yönetici hatalıyı görür. Lider hatayı görür.
5-Yönetici nasıl yaptıracağını bilir. Lider nasıl yapılacağını bilir.
6-Yönetici saygı görmek ister. Lider saygıyı hak eder.
7-Yönetici gaddar ve acımasız olur. Lider merhametli ve sert olur( buda benim katkım olsun)