Vefasız olma "İnsan ol"

Vefasız olma "İnsan ol"

Vefa kelimesi… Bazılarına pek bir şey ifade etmeyebilir. Ama aslında insanı yücelten de, küçülten de bu kelimenin içini neyle doldurduğudur. Vefa; bir gönül borcudur, bir sadakattir, bir dostluğun, bir sözün, bir sofranın hatırını unutmamaktır. Fakat ne yazık ki öyle bir zaman diliminden geçiyoruz ki, vefa gösteren insanlar artık garip karşılanır oldu.

Eskilere gittiğimizde, büyüklerimiz “bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” derdi. Şimdi dönüp bakıyorum da, ne o bir fincan kahve kalmış, ne de hatır… Vefasızlık, artık sadece kişiler arasında değil, toplumun geneline, hatta kurumlara kadar gelmiş durumda.

Bir bakıyorsunuz, dün sizi göklere çıkaran insanlar, bugün adınızı bile anmıyor. Hatta bir adım ötesine geçip arkanızdan kuyunuzu kazıyorlar. Bu yüzden diyorum ki: Ne olursan ol, vefasız olma, insan ol.

Bu satırları kimseyi suçlamak için kaleme almadım. Zaman zaman ben de dönüp kendime soruyorum: “Acaba ben vefalı bir insan mıyım?” Elbette hepimizin hataları olmuştur. Zira bu dünyada dört dörtlük insan yoktur. Ama önemli olan, hatayı görüp kendini sorgulayabilmektir.

Bazen birine gönülden bağlılık hissedersin ama günün sonunda, aynı sofraya oturduğun kişiye bile arkan dönük hale gelirsin. Dost bildiğinle bir ekmeği paylaşırsın, sonra bakarsın ki bir gün o dost, en büyük düşmanın oluvermiş.

Zaman hızla akıyor. İnsanlar bir yerden bir yere koşarken, çoğu zaman küçük ama derin anlam taşıyan değerler gölgede kalıyor. Vefa da bunlardan biri. Birine ya da bir davaya sadık kalmak, yapılan iyiliği unutmamak, zor zamanda yanında olmak… Kulağa basit geliyor ama artık o kadar da sık rastladığımız bir durum değil. İnsanoğlu garip işte; bazen bir iyiliği çabucak unutuyor, bazen de yıllar geçse bile tek bir sözü hafızasında saklıyor. Peki, gerçekten vefa mı kayboldu yoksa sadece sessizce şekil mi değiştirdi?

Dünya tuhaf bir yer… Ama en tuhafı, insanın insana yaptığıdır.
Unutma, makam da geçer, dostluk da… Geriye sadece gösterdiğin vefa kalır.