Siyaset okunmadan konuşulmaz, yaşanmadan yapılmaz. Keza aksini çıkara, yalaka manevralarına koşan, körmüş gibi siyaset davranan zaten adam değildir.

Siyaset okunmadan konuşulmaz, yaşanmadan yapılmaz.
Keza aksini çıkara, yalaka manevralarına koşan, körmüş gibi siyaset davranan zaten adam değildir. Haindir, kalleştir, her türlü iğrençliği karakterinde barındırır.
Bir defa, siyaset muazzam bir saygı ve sabır işidir. Siyasetin güç odağına yaranmak uğruna saygısını yitirip, bir köpek gibi yalananlar, yalanarak çıkar elde edenler, yalanmasına rağmen değnekçi dahi olamayanlar, iktidar ya da muhalefet dengesi arasında bir gram sabır bileyemeyenler ettiler bu ülkeye, ne ettilerse.
Çok tipik gördü bu toplum.
Vali iken, kaymakam iken, paşa iken, aydın iken, FETÖ’ye yalananlar mı dersiniz, siyasete-siyasetçiye yalananlar mı dersiniz, el etek öpenler mi? Oğlunu amir yapmak, kızını hakim yapmak, makamını yaldızlaştırmak, ya da yönetim ve idaresinde bulunduğu bir kentte, bir taşrada olur olmadık dümenler çevirmenin uğruna. Televizyon ekranlarında her birinin tutukluluğunu gördük. Adalet o ya, FETÖ ile ciddi ilişkileri olup hâlâ makamında oturanlar var..
Herifin dünü kaçakçı, gaspçı, faizci, tefeci, dansözcü, adını soyadını yazmaktan aciz kimselerin ise, tüm kurum kadrolarını istila etmelerine, makam ile halkı temsil etmelerine ne dersiniz, çıldırtıcı..
Kırşehir'de bir oda başkanı, etrafına topladığı kendinden akıllı bireylere şöyle diyor:
“Eğer siyaset yapıyorsan bir yerlere yükselecekcen yapacaksın!”
Ee tabi herifin halk için, vatan için siyaset yapması gerektiğinden haberi yok. Bir gücü, bir makamı ele geçirmek için siyaset yapılması gerektiği bulaşıcı bir hastalık haline gelmiş. Böylelerinin, eğitim düzeylerini, siyasi ihtisaslarını, itibarlarını; gerek seviyeleri, gerekse siyaset ile alakası olmayanların güçlendiremeyenlerin, sanki adammış gibi, sanki her şeyi okuyup biliyorlarmış gibi, sanki halkın ve vatanın kurtuluşu kendilerine bağlıymış gibi davranmaları yok mu, insanı kahrediyor.
Sonra çıkıp böyleleri, muhalefetin üniversite mezunu, siyaset okumuş, siyaset yapmış koskoca genel başkanını eleştiriyor, memleketin cumhurbaşkanını eleştiriyor, başbakanını eleştiriyor, siyasetini eleştiriyor.
İşte, tam da burada sıkışıp kalıyoruz. Tam da burada aklımızı fikrimizi yitiriyoruz.
Ne iti, ne biti, ne de doğruyu ayırt edemiyoruz. Dünyanın en iyi pedagoglarını getirsek, neredeyse alayının “psikolojisi bozuk” diye, rapor verirler hepimize.
Şöyle ki,
Bu ülkede PKK gibi, FETÖ gibi, DAEŞ gibi asıl suç ve sorumluların gücünü yok edemiyor, öldüremiyoruz. Alakası dahi olmayanların bu örgütlerle bağı olduğunu not düşüyoruz. Örneğin, Kemal Kılıçdaroğlu, “PKK ile yürüdü, FETÖCÜ” gibi.
Oysa, Habur'da PKK terör örgütünü davul zurna ile karşılayanlar ortada.
FETÖ’nün merdivenlerinden beraber yürüyenler ortada.
Apo'ya karanfiller uzatanlar ortada iken hangi akıl tutulması ile siyasal kirliliği salt birilerine kilitleyebilirsiniz.
70 yaşında adalet için 480 kilometre yolu ile her türlü riske rağmen yürüyenler de ortada.
Bir de, böylesine çirkince gelişen siyasete rağmen, ne dost, ne akraba, ne arkadaş bırakıyor, salt siyasette dolap beygiri dönenleri aklamak için birbirimizi kırıyoruz. Bu durum daha da vahimi. Bir birimizi hain ilan ediyor, birbirimizi yuhluyor, birbirimizi düşman görüyor, sosyal bir travmanın eşiğine sürükleniyoruz.
Oysa yukarıdakiler, makamını keskinleştirdi, oğlunu paşa, kızını hakim yaptı.
Kanmayın, aldanmayın, sadece ama sadece halkınızı ve vatanınızı sevin.
Bir ülkede yaşam hakkı siyasetin değil halkındır.