Vatan toprağı kutsaldır bizim için. Bu böyledir uğrunda binlerce şehit verilmiştir, gazi olunmuştur. Kutsal olan her insan da bunu böyle bilir, böyle söyler. Fakat hainlik, şerefsizlik içine, kalbine, kanına işlemişler için vatanın toprağının kutsallık anlayışı farklı olduğundan her ortamda, her saniye vatanıma hainlik yapmasına mani hal yoktur.
Son yıllarda teknolojinin gelişmesi ile bu hainlikleri çıplak, gözle sık sık görmemiz mümkün olmaktadır. Sonra hainlik illaki askerime, polisime, suçsuz, günahsız masum insanıma suikastlar yapıp bombalar patlatmakla sınırlı değildir. Devletin imkânını kullanıp bu imkanları devlet düşmanlarının hizmetine sunmak, alttan alta devletin altını oymak için yapılanlar, yanlış yatırımlar, hoyratça devlet bütçesinden harcanacak paralarla ego tatmin etmek, haksızlıkla ödenen devlet paraları ile yapılmamış işlere yapılmış gibi gösterip fahiş fiyatlara mal edilen aslı olmayan yatırım adına yapılan işler.
En son örneğini Adana ilimizde gördüğümüz gibi açılmış gibi yapılan su kuyuları… Bu koku bir zamanlar bizim Kırşehir’de de çıkmış gibiydi. Fakat üstü örtüldü, şimdi bir Deli Dumrul çıkacak ortaya bir taş atacak kokusu devlet adamlarından çıkacak.
İşte bu yazdıklarımızın hepsini çoğaltarak yazsak ta, yapan da, yaptıran da devlet hainliğidir, pisliktir, şerefsizliktir. Ah bu kanunların işlemesinde kanun adamlarının susması, konu araştırması soruşturma yapmaması, yapamaması ne günlere kaldık bir bile bilsek, bir bilseler.
Allah için söyleyin pis kokular her yanımızı sarmış durumda değil mi? Belediye imkânlarının vakıflara, yandaş kurum kuruluşlara verilmesi sivil toplum kuruluşlarının bu ülkede faaliyet gösteren her temsil kuruluşunun topladığı onlarca para kime kimlere harcanır, sadece isim ve temsil makamlarının yaşamlarına bakarak bu toplanan paraların nasıl çar-çur edildiğini görmemize yeter.
Kul hakkından bihaberler olanlar, haram yiyenler elbet bunun hesabını vereceklerdir. Bu dünyanın sonunda bir de öbür dünyanın olduğunu hiç kimse akıllarından çıkarmamalıdır.
Sadece benim hakkımı yiyen benden helallik isterse belki ben affederim. Ama devletin malını yiyen, parasını iç eden, ona buna peşkeş çekenlerin bu şansı yok. Çünkü tüyü bitmemiş her yetimin hakkı var.
Gerek ülkemde, gerekse Kırşehir’de kim devletin parasına göz dikmişse, görev yaptığı kurumları babasının çiftliği gibi kullanıyorsa, devleti zarara sokuyorsa büyük yanlış içindeler. Çalışmadan maaş alanların kazandıkları da haramdır.
Ülkemde her kesim kendi diktatörlüğünü kurduğundan olsa gerek ki “bana dokunmayan yılan bin” yaşasın felsefesi güdüldüğünden soruşturma araştırma işleri zor gözüktüğünden, makam hainlikleri de bir o kadar artarak devam etmektedir.
Bu yazdıklarımı benim devletimin makam sahipleri bilmiyor mu? Elbette biliyor. Bu kapak bir kalkarsa kokusundan kimse yerinde duramaz. Ben bunu böyle bilir ve söylerim.
Seçim zamanlarında harcanan onlarca paralar seçimlerden sonra bu millete acı reçete olarak çıktığını sağır sultan bile biliyorken, bizim bilmememiz biraz abesle iştigal olmaz mı?
Belki bam teline dokunuyoruz acıttığımız sözler olabilir fakat bu yazdıklarımız ve yazamadıklarımız ülkemin gerçekleri.
Benim dedelerim vatan deyince ve görevinin kutsallığına inanan onlarca vatan evladı bu vatanı kendine geleceğine vatan kılmak için bir saniye düşünmeden canını hiçe sayarken, birileri bu vatan topraklarında saltanat sürsün çoluğu, çocuğu ile lüks yaşasın diye şahadet şerbetini içmedi. Bunun için bedel vermişse, bu hakkı yemek vatana insanıma hainlik yapmak, düşünmek cezasız kalmamalıdır.
Yazıyoruz, söylüyoruz ne değişiyor? Bence hiçbir şey değişmiyor, hatta artarak devam ediyor. O zaman biz de mi susalım, görmeyelim, konuşmayalım, bilmeyelim?
Her görüşten ol, her inanca sahip ol, beni hiç bağlamaz, saygı duyarım. Fakat devletime, milletime, bayrağıma hainlik yapılmasını da asla affetmem. Ben babamdan, dedelerimden bu telkini aldım. B gün onurumla, şerefimle ayakta durabiliyor isem bu inancımın eseridir. Ben de birileri gibi yallama, besleme, çıkar, menfaat peşinde koşsa idim, yani onurumu, şerefimi paraya, şöhrete satsaydım ben inanıyorum ki dünyalığım çok, ahiret azığım hiç olmayacaktı.
Çok üzüldüğüm kahrettiğim anılarım oldu iftiralara uğradığım zamanlar da oldu. Fakat asla inancımdan, ilke ve felsefemden, doğruluğumdan taviz vermedim. Hep inancım gereği bana yakıştırılanları yüksek mahkemeye hava ettim. Elbette sorguya çekileceğimi biliyorum. Allah’ıma dua ederken, “beni vatanıma, milletime hainlik, şerefsizlik yapacak hiçbir oluşumda fırsat verme, olursan canımı al ki baki hayatta sevdiklerimin yüzüne bakabileyim” dedim.
Allah yaptığımız her dünyalık işlerde bizleri ahiret azabına sürükleyecek işlerden muhafaza etsin.
Üç kuruşluk menfaat için olmadık fırıldaklıkları yapan, para ve makam için olmadık dümenleri çeviren, hatta hainlik yapanlara sadece şunu söyleyeyim, “Yüksekte yer tutanlar aşağıdakiler kadar emniyette değillerdir.”