Kırşehir’de ilk kez dinledim. Bana KURTULUŞ SAVAŞI sırasında yaşanan acıları yaşattı. Anlatan HACIVAZ’IN MUSTAFA. Kendileri 85 yaşlarında. “Kaç doğumlusun?” diye sordum. “Babam on yıl askerlik yapmış. Ona göre benim yaşımı hesapla” dedi. Ben de üstelemedim. Sanıyorum 1932 doğumlu olabilir. Anlattıklarım, Hacıvaz’ın Mustafa’nın. Babası Hacıvaz’ın Şükrü’den dinledikleri. Kurtuluş Savaşı anıları. 
“Babanın adı ne?” diye sordum. “Babamın adı Şükrü” dedi. “Kaç doğumlu?” diye sordum. “1314 doğumlu” dedi. Babası Şükrü 1897 doğumlu. Dikkat edin. 1897 doğumlu. “Babam on sene askerlik yapmış. Babam Yunan harbinde, Cihan harbinde askerlik yapmış. Babamın Komutanı Şükrü Kanatlı isminde bir paşaymış. Paşa’nın seyisiymiş. Paşanın üç tane atı varmış. Babama şu atımı getir. Bunu götür şu atımı getir der” hizmetini yaptırırmış.  
Yunan Ankara yakınlarına kadar gelmiş. İlçe, (ilçenin adını yazmadım) Yunan askerleri ile dolmuş. Bir zaman Yunan, Ankara hattını kesiyor. Batı tarafına erzak gidişini engelliyor. Yiyecek yok.   Paşa, babama diyor ki! “şuradan git. Dağın eteğindeki evlerden birine var. Bizim için ekmek iste” diyor. 
“Her taraf Yunan askeri ile dolu. Beni bir görseler, sağ kalmam mümkün değil. Orada iğde ağaçları var. Onların arasına gizlenerek gelip gidecek birilerini gözlüyorum. Ben orada beklerken, üç etek giymiş. Koluna kolçak takmış bir gelin, kovalarıyla çeşmeye geliyor. GELİN ÇOK BABAYİĞİT BİRİ. Önüne geçtim. Bacım biz çok açız. Yiyecek ekmeğimiz yok. Varsa bize biraz ekmek ver” diyor. 
Gelin soruyor. “Ekmeği komutanın için mi istiyorsun”? Komutan da az ilerde dürbünü ile askerini gözlüyor. “O komutan kurban olsun ekmeğe. Benim üzerimden on Yunan askeri geçti”. Dikkat edin.”Üzerimden on Yunan askeri geçti. Ben bu haldeyken, ona ekmek vermem” diyor. 
“Babam bir başka eve varıyor. O evden ekmek alıyor. Komutanına gidiyor.” Şükrü Paşa, gelinin elini salladığını ve ekmek vermediğini görüyor. Askeri ekmekle yanına geldiğinde soruyor. “O gelin sana ne dedi elini sallayarak”? Babam da gelinin söylediklerini aynen komutanına tekrar ediyor. “O kurban olsun ekmeğe. “Yunan askeri benim üstümden geçerken, O komutana ekmek vermem” dedi diyor. 
Bu olayı dinledikten sonra “Şükrü Paşa, kalpak giyermiş. Kalpağını çıkarmış. Saçlarını yolmuş. Şöyle eline bir tutam saç gelmiş”. “Kokmuş deri gibi, saçları eline gelmiş”. Sonraki günlerde, komutanlar hazırlıklarını tamamlıyorlar. “Düşmanın üzerine süngü hücum emri veriliyor. Düşman İzmir’de denize dökülüyor.”
Sonra Şükrü Paşa kendisine ekmek vermeyen ilçeye tekrar geliyor. İlçenin tüm gelinlerini, kızlarını, kadınlarını bir alana topluyor. Hizaya dizdiriyor. “Askerine diyor ki, sana ekmek vermem diyen gelin hangisi ise, onu bana göster!” Askeri ne yapacağını bilmediği için,  gelini tanıdığı halde “ben hangisi olduğunu çıkaramadım” diyor. 
Şükrü Paşa tabancasını çıkarıyor. “Gelini bana göstermezsen seni vururum” diyor. Asker mecbur kalıyor. Gelini öne çıkarıyor. Herkes merakla Paşanın geline ne yapacağını bekliyor. Gelinde söylediği sözü biliyor. Ekmek vermediğini biliyor. Korkuyor. Çok korkuyor. 
Bu arada “Şükrü Paşa atından iniyor. Doğruca gelinin önüne varıyor. Gelinin önünde diz çöküyor. Gelinin ayaklarının önünde toprağı öpüyor” ve diyor ki “senin o lafın, bizim korkusuzca düşmanın üzerine saldırdık.  O hızla düşmanı denize döktük” diyor.  “Yurdumuzu düşman işgalinden kurtardık. Sana çok teşekkür ediyorum” diyor. 
Sonra Paşa babama üç gün izin veriyor. Babam izine geliyor. Tekrar birliğine dönüyor. Babam bunu böyle anlatırdı. Biz de anlattıklarını merakla dinlerdik diyor. 
Hacıvaz’ın Şükrü’nün anlattıklarının bir olay da şu!  Kurtuluş Savaşı sırasında hocaların Mustafa Kemal Paşayla ilişkilerini anlatacağım.