Utanmayı rafa kaldırdık gibi geliyor bana. Oysa utanmak, yeryüzünde sadece insana ait bir özellik olduğu gibi insanın kalitesini gösteren, her insana nasip olmayan bir güzelliktir.

Utanmayı rafa kaldırdık gibi geliyor bana.
Oysa utanmak, yeryüzünde sadece insana ait bir özellik olduğu gibi insanın kalitesini gösteren, her insana nasip olmayan bir güzelliktir. Utancından dolayı yanakları kızaran, mahcubiyet duyan bir insan, hala insan olduğunu gösteriyor demektir.
Ne yazık ki, diğer illerimizde olduğu gibi Kırşehir’de insanlar garip bir hal al aldılar. Çağdaş yaşam, yeni dünya düzeni adı altında utanmak rafa kaldırıldı. Anlayacağınız utanmak bir tarafa, utanmaktan utanan bir toplum olduk.
Yaptıklarından dolayı utanması gerekenler utanmıyor ama utanılmaması gereken davranışlardan utanıyoruz.
Ahlaksızlık, faziletsizlik, haksızlık, merhametsizlik, yüzsüzlük, yalakalık ve doyumsuzluk utanılması gereken unsurlar olduğu gibi terbiye, ahlak, edep, iffet, namus gibi insani güzelliğe onura ve düzgün karaktere sahip insanlar küçük bir hatasından dolayı utanırken, bu onurlu insanlar edepsizliği ele almış bazı yüzsüz insanlar tarafından ayıplanıyorlar, alay etme konusu oluyorlar, çağ dışı ve gerici ilan ediliyorlar.
Şu işe bakın ki iş yerinde birlikte çalışmaya başladığınız ama daha önce birbirinizi hiç tanımadığınız, huyunuzu, suyunuzu, karakterinizi bilmediğiniz ne olduğu belirsiz kişiler şirin görünmek, puan kazanmak, köşelerde yer kapmak uğruna üst makamlara sizin hakkınızda yalan, yanlış bilgiler veriyorlar, içtiğiniz çayı, gelen misafirlerinizi kapıya kadar uğurladığınızı dahi şikayet ediyorlar sonra da hiçbir şey yapmamış gibi utanmadan, arlanmadan sizin yüzünüze bakıyorlar, gülücükler saçıyorlar, Bu densizliği, bu firavunluğu, bu münafıklığı bir türlü anlayamadığım gibi birde bu yalakalara yalakalık yapanları, taklacılara takla atanları görünce de pes doğrusu diyorum.
Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek’ in “Pek yakında utanmaktan utanan bir nesil gelecektir” diyerek adete bu günleri yıllar öncesinden gördüğünü Kırşehir’in cadde ve sokaklarında, öpüşenlere, koklaşanlara, moda adı altında yırtık pantolon giyenlere, küfürlü konuşanlara, hırsızlara, dolandırıcılara, kapkaççılara şahit olduğunuz zaman anlarsınız.
İnsanların içine düştüğü duruma bakın!
Yalancı yalanından, hırsız hırsızlığından, rüşvetçi yediği rüşvetten, utanmıyor.
Namusunu, iffetini, onurunu, gururunu satanlar utanmıyor.
Sokak ortasında öpüşenler, devleti dolandıranlar, yalakalar, taklacılar, zübükler, iki yüzlüler, çok yüzlüler, riyakârlar, her devri adamları utanmıyor.
Kul hakkı yiyenler, haram kazanıp zengin olanlar, yüzü kızarmadan utanmıyor.
Kardeşlerine iftira atarak ihanet edenler utanmıyor.
Annesine, babasına bakmayanlar utanmıyor.
Doğup büyüdüğü, ekmeğini yediği vatanına ihanet ederek dış güçlerin maşası olup, askerin, polisin şehit olmasına sebep olanlar utanmıyor ve bu insanlar utanmadığı gibi hala kendilerini haklı göstererek su üzerine çıkmaya çalışıyorlar, yeryüzünde “insanım!” diyerek geziyorlar.
Her halde bu insanların yüzlerinde camız derisi var galiba.
Necip Fazıl’ın dediği gibi şimdilerde, giderek utanmayan yabancılaşan, utanmaktan utanan bir nesli ayan beyan görmekteyiz Kırşehir’de.
Galiba rafa kaldırdığımız utanma duygusuyla birlikte utanma duygusu, utanmazlığımızdan utanarak, bir bilinmez diyara göç ediyor, bizi de, utanmazlığın normal kabul edildiği yaşanılamaz, haksız, kaba, tiksindirici bir hayat bekliyor gibi geliyor bana.
Ne diyelim böyle utanmazlardan, iftiracılardan, fitne ve fesatlardan, dedikoduculardan, riyakârlardan, alavere dalaverecilerden, dönek ve fırıldak insan müsvettelerinden Allah herkesi korusun ve uzak tutsun!..