Geçen yazımda bu haftaki yazımızı MHP ye ayıracağımı söylemiştim.
Cumhur ittifakının diğer ortağı MHP 24 Haziran seçimlerine tüm Türkiye de olduğu gibi Kırşehir’de de yoğun bir şekilde hazırlanıyor.
Bu seçimler öncesinde hareketin tabanındaki dava adamlarında çok seslilik gözlemleniyorum.
Soru şu; Ülkücü seçmen davası olan üç hilalli MHP’ye mi oyunu verecek? Yoksa çok sesliliğe devam mı edip başka bir partiye mi oyunu verecek?
Davaya ömrünü adayarak partisinin her şartta yanında olan ülkücü seçmenler, hareketin devamı için gece-gündüz üç hilali Kırşehir’e dikmek için mücadele ediyor.
Bunlar yapılırken tabandan değişik sesler var mı? Var. Mesela? İl başkanı liyakatli değilmiş, Mesela Vekil adayları daha iyisi olabilirmiş vs… vs…
Biz ne diyoruz Ozan Arif’in dediği gibi “Gardaşım bu iman oldukça sende, ölmez bu hareket ölmez bu dava… Evel Allah, sonra senin sayende ölmez bu hareket, ölmez bu dava”…
MHP Kırşehir de Siyaset bilimcisi ve Kamu Yöneticisi Ülkü Ocağı eski Başkanı Oğuz Sulusaray’ı 1.sıradan aday yaptı. 2.sıraya ise Avukat Aydın Akpınar’ı aday gösterdi.
MHP dava adamı Oğuz Sulusaray’a vefa göstererek Milletvekilliğinde 1.sıra adayı yaptı. Geçmişte ilimizde başarılı bir Ülkü Ocağı Başkanlığı yapan, sonrasında parti yönetiminde görevlerde bulunmuş, Sayın Bahçeli’ye,” Seçimler ve siyaset bilimi” ile ilgili yapmış olduğu çalışmalar hakkında birçok rapor hazırlayarak ülkücü dava ya katkıda bulunmuştur.
Siyasetin beyefendi ve saygılı ismi olan Sulusaray, böylelikle Irmak Bucağının yetiştirdiği önemli siyasetçiler arasını ismini yazdırmış oldu.
Benim bildiğim kadarı ile büyüğüne ağabey, küçüğüne kardeşim deyip tevazuu hiç elden bırakmayan Sulusaray; “kim ne derse desin herkes benim ağabeyim, kardeşim ve reisimdir. Biz ocak terbiyesiyle yetiştik, büyüğümüze saygı ve hürmette kusur etmeyiz, küçüğümüzün karşısında da her şeyi en iyi ben bilirim diyerek değil, her şeyi birlikte yaparız düşüncesi ile birlikte hareket ettim. Ben bu memleketin çocuğuyum, dava ya hizmet etmek düşüncesi ile hareket ettiğini” söyleyen bir ülkücü…
Kendisine hayırlı olsun temennisinde bulunduğumda ise bana “biz dava için buradayız, ülkücü hareketin bir neferi olarak dün bayrak astık, bugün ise bayrağı en üst noktaya taşımak için görev aldık, biz davamızı da memleketimizi de karşılıksız sevdik” sözleri kendisin ne kadar davaya bağlı olduğunu ortaya koymaktadır.
Ülkücü hareket 45 yılda aralarında bakan, belediye başkanları, il ve ilçe başkanlarının da bulunduğu 5 bin dava adamını şehit verdi. Bu şehitlerin bir tek amaçları vardı o da “Vatanın bölünmez bütünlüğü” ve İ’lay-ı Kelimetullah yani “Kızıl Elma” davası idi. Onlar gençliğini yaşamadan, ailesine doyamadan, çocuğunu kucağına alamadan, sevdasına kavuşamadan bu dava için gözünü kırpmadan can vererek şehit olurken bugün bu ayrışma neden?
Şimdi MHP içerisinde kalıp davaya sahip çıkan ülkücülerin mücadelesi ne?
Partiye muhalif olanların mücadelesi ne?
Davaya binlerce şehit veren bu harekette şimdi amaç makam mevki değil ise hareketin devam etmesi için fedakârlık yapmak kimlere düşer?
Makamlar değişir, liderler değişir ama dava ilelebet var olacaktır.
Bu partinin kurucusu cennet mekân Başbuğ Alparslan Türkeş gibi, Sayın Bahçeli de, bizler de, sizler de vakti zamanı gelince bu dünyadan göçüp gidecek. Oysa ki bu dava, bu hareket hiç kimseye baki kalmadan devam edecek. Tıpkı mahkemenin kadıya mülk kalmadığı gibi…
Peki, ülkücülük davaya sahip çıkıp içerisinde mücadele etmek mi? Yoksa bir kızgınlık, kırgınlık ve bir bahane bulup partiyi bırakıp çekip gitmek mi?
Atsız ne de güzel demiş “Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir, ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir. Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir; Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir”.
Acaba dava adamı olan ülkücü seçmen, seçimde oy kullanma kabinine girip kendi ile başbaşa kaldığında üç hilali görüp ona mı mührü basacak, yoksa bir başka tercihte bulunup ömür boyu vicdan azabı mı çekecek bunu bekleyip göreceğiz.
Karar elbette ki ülkücülerindir…
Rahmetli başbuğ “Mevzu vatansa hepimiz ölelim, mevzu makamsa hepiniz ölün” diyerek sanki bizlere bu günleri anlatmış.
Kızılelma yolunda sevgi ile kalın…
Battal ÇELİK