Kırşehir’de Kale Ortaokulunun son dönemleri idi o zaman okul şehir merkezinin en üst noktasında idi. Deli kanlıydık, gençtik, memleket sevdalısı idik, bayrak deyince gözlerimizden yaşlar akar hele istiklal marşı okununca tüylerimiz diken diken olurdu… Eminim ülkücüyüm diyen hatta memleket vatan sevgisi olan her insanın olabileceği şeylerdi bunlar.

Kırşehir’de Kale Ortaokulunun son dönemleri idi o zaman okul şehir merkezinin en üst noktasında idi. Deli kanlıydık, gençtik, memleket sevdalısı idik, bayrak deyince gözlerimizden yaşlar akar hele istiklal marşı okununca tüylerimiz diken diken olurdu…
Eminim ülkücüyüm diyen hatta memleket vatan sevgisi olan her insanın olabileceği şeylerdi bunlar.
O zaman ki adı ile terme caddesinde "bizim ocak" vardı. Üç beş arkadaş gidip dergi okur çay yudumlardık. Bizi bir vazife verseler de yapsak diye bekler evden çok zamanımızı orda harcardık.
Yıllar geçti "bizim ocak" adını "ülkü ocağı"na dönüştürdü. 92 yılı yaz aylarında rahmetli Yazıcıoğlu Rahmetli Türkeş'in partisinden ayrılıp BBP adı ile yeni bir parti kurmuştu. Ülkedeki ülkücülerin tepkisi ile Kırşehir’deki sözüm ona ülkücülerin tepkisi aynı idi. Söylemler hiçte dava adamlarına yakışmayacak türdendi.
”Para karşılığı parti kurdu, koltuk meraklısıydı, Özal para verdi MHP'yi böldürttü” söylemlerine hiç yenilir yutulur olmayan çapsız ve mesnetsiz sözlerle devam edilmişler” vatan haini, bölücülük yaptı, partiyi sattı” vs. vs. demişlerdi.
O zaman bu sözleri söyleyenler merhum liderin ölümünden sonra o kadar methiyeler sunmuşlardı ki ben bile şaşırmış bu insanlar o zamanlar nerelerdeler diye hayıflanmıştım.
Siyaset alabildiğince seviyesiz ve çapsız insanlarla dolu… Tıpkı şimdilerde olduğu gibi… Oysa geçmişi yaşı büyük olanlar bilir ister ülkücü ister solcu olsun bu insanlar donanımlı idealist ve bir duruşu olan insanlardı...
Kendimi bildim bileli desteklediğim Muhsin başkan vefat edene dek en fazla 600 bin oy almış yaklaşık % 2’ye tekabül eden potansiyeli geçememişti. Ne hikmetse vefatından sonra "şuan olsa en güçlü parti idi" demişlerdi. Bunu diyenlerin bu partiye hiç oy vermemiş olması da manidardır.
Yıllar geçti MHP lideri Sayın Bahçeli'nin devlet adamlığı, duruşunu hiç bozmamış, vatan ve millet adına bu doğrultuda olmaya devam ederken yıllar evvel Muhsin Başkana söylenen sözlerin değişik versiyonu ile şimdiler de Sayın Bahçeli’ye söylenmeye başlanmış ve halen devam etmekte.
Neymiş, ”hükumet partisinin taşeronu, koltuk değneği, Cumhur reisin yalakası, emir eri,” kesin bir pisliği var, kaseti mi var acaba” gibi gayri ahlaki sözler söylemeye devam edip duruyorlar.
20 yıl evvelde 20 yıl sonra da aynı şeyler hep süregeliyor.
Peki, kim kaybediyor?
Ülkücüler, daha doğrusu ülkücü olduğunu söyleyenler!
Ülkücülük elleriyle bozkurt işareti yapmak değildir.
Ülkücülük slogan atıp meydanlarda yürümek değildir.
Ülkücülük zorbalık değildir, hele ülkücülük yıllardır bu davanın hizmetkârlığını yapmış yürekli cesur dava adamlarına kuru iftiralar atmak hiç değildir…
Bunu daha önce yaptılar, şimdi de yapıyorlar, yarında yapmaya devam edecekler.
Sonra kalkıp 40 yıldır mücadele veriyoruz ne zaman iktidar olacağız diye söylenip duruyorlar.
Yarın Kırşehir’de belediye başkanlığına veya Milletvekilliğine falanca biri aday olsa adamı aday olduğuna olacağına pişman ederler. Destek olmak yerine köstek olurlar. Ülkücü dediğin yüreği, cesareti, çapı varsa ya aday olur ya da aday olanlara biraz saygılı olur.
Ülkücüyüm diyenler bu kafa ile devam ettikleri sürece hiçbir zaman iktidar olamazlar. Birbirinin ardından atıp tutmak, birbirinin kuyusunu kazmaya devam etmek hiç bir fayda vermez.
Siz sizden olana sahip çıkıp kucaklaşmadıkça, birbirinize hatasıyla günahıyla sarılmadıkça bırakın iktidar olmayı meclise bile giremezsiniz artık. Oysa Ülkücüler öylemi hayır asla öyle değil, ülkücüler bu devletin ve vatanın emniyet sigortasıdır, ne zaman onlara devlet ihtiyaç duysa malıyla canıyla her şeyleri ile meydanlardadırlar tıpkı geçmişte olduğu gibi. Ama artık bu camia meydanlarda olmayı değil iktidar olmalı olmayacaksa da siyaset yapmamalıdır.
Bakın Necip Fazıl ne demiş, “Allahsız’ın nefret, namussuzun dehşet, yüreksizin heybet, başıboşun mihnet, devrim bazın zulmet, eyyamcının şirret, inmelinin sıklet, anarşistin devler, komünistin illet saydığı muhterem insanlardır…”
Ülkücüler neden iktidar olamazın cevabını umarım almışlardır.
Gelecek yazımızda yeni kurulan partiyi konuşalım bakalım. İyi parti mi olacak kötü parti mi?
Sevgi ile kalın…