Maalesef ülkemizin gündemi çok hızlı değişiyor, ekonominin kötü gidişatı, baş edilemeyen korona salgını, TBMM’nde bitip tükenmek bilmeyen bütçe tartışmaları derken vatandaşın sorunlarına çözüm üretilemiyor.
2021 yılının son ayındayız, ancak bu yıl halkın geçmiş yıllara göre çok daha fakirleşmesi, sofrasından yiyeceğinin eksilmesi hatta evine bir ekmek dahi alamaz duruma gelmesi nedeniyle 2021 yılı tarihe kara bir yıl olarak geçecek ve unutulmayacaktır. 
Ülkemizin genelinde olduğu gibi Kırşehir’de de ticaret durma noktasına gelmiş durumda. Döviz kurlarının milli paramız karşısında değerinin yüksek olması tüm tüketim ürünlerinde yüksek fiyat artışlarına sebebiyet vermiş ve bu da milleti özellikle dar gelirli vatandaşı kara kara düşündürmektedir.
Evet, tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz de pandemi ile mücadele etmektedir. Ancak bu süreçte ekonomide meydana gelen temelden derin sarsılma ve mevcut iktidarın herhangi bir önlem alamaması beraberinde yoksulluğu ve fakirliği getirmiştir.
Özellikle içinde bulunduğumuz durum karşısında özellikle küçük esnafın zorda olduğu bir gerçektir. Tüm iş kolunda artık çarklar dönmemektedir. Ücretli çalışan kesimin alım gücünün iyice düştüğü, işsiz vatandaşın iş bulma umutlarının tükendiği ve çaresiz kaldığı, ev kadınlarının mutfakta tenceresini kaynatamadığı günleri artık yaşıyoruz. Ülkemizin bu günlere geleceği hiçbir şekilde akıllara gelmezdi ama maalesef yaşayarak görüyoruz. Artık milletin cepleri yanıyor.
Yüksek fiyat artışları nedeniyle; 
Çiftçi gübresini alamıyor, inşaatçı demir çimento alamıyor, vatandaşın ev ve araba alması artık hayalden öte geçemiyor, eczanelerde ihtiyaç duyulan kimi ilaçlar yok, memur ay sonunu getiremiyor, asgari ücretliye verilmesi gereken tutar henüz rakam açıklanmadan geri fazlasıyla alındı. 
A’dan Z’ye tüm ürünlere her gün zam üstüne zam geliyor, sözün özü millet perişan. Peki ya çözüm üretmesi gerekenler… Onların keyifleri yerinde, mecliste ise kavga gürültü var ama milletin sorunlarına çözüm yok. Zaten vekillerin yetkileri de yok, kendi kendilerine gündem yaratıp kavga ediyorlar.
Bu millet tüm bu olumsuzlukları, kendisine yoksulluğun ve fakirliğin reva görülmesini hak etmiyor. İş bu yüzden hemen seçim sandığının getirilmesini istiyor, zira bu gün geç kalınmış sayılır ama yarın daha da geç kalınacağı, sorunların giderek artacağı ve içinden çıkılmaz bir hal alacağı görülmektedir. 
Demokrasinin de gereği olarak bir an evvel milletin seçim sandığına gitmesi artık kaçınılmaz olmuştur.