Türkiye neden dış politikada tökezliyor, uluslararası herhangi bir sorunu neden iyi idare edemiyoruz? Demokratik hukuk devleti diye bize tarif edilen Türkiye bu Türkiye değil. Yahut birilerinin işine geldiği gibi tarif ettikleri ve özlemini duydukları Türkiye’yi mi bize tarif ettikleri.

Türkiye neden dış politikada tökezliyor, uluslararası herhangi bir sorunu neden iyi idare edemiyoruz?

Demokratik hukuk devleti diye bize tarif edilen Türkiye bu Türkiye değil. Yahut birilerinin işine geldiği gibi tarif ettikleri ve özlemini duydukları Türkiye’yi mi bize tarif ettikleri.

Son Rıza Zarrab (Bu adamın adını bir türlü öğrenemedim, yalnız benim çok pis bir huyum var sevmediğim adamın adını bir türlü öğrenemiyorum) Haydi FETÖ ağayı kaçırdık, ama Rıza beyin Türkiye’de ne nane karıştırdığını bilmeyen yoktu, neden bu adamın bir gün baş ağrıtacak hareketleri olabilir diye düşünülmedi, neden sahip çıkılmadı ve Amerikan ajanlarına nasıl teslim edildi?

Hatta Ebru Gündeş Cumhurbaşkanı’nın yakınlarına, “Bu adamın ne yapacağı belli olmaz, yurtdışına kaçma ihtimali var” demiş, ne kadar doğru bilmiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanı hani Rıza’nın önüne yatıyordu, neden önüne yatıp da Türkiye’de kalmasını önleyemedi?

Demek ki işlenen suç kendisini aşıyormuş. O bakan kafatası omuzuna gömülü gibi, zannedersem İçişleri Bakanlığı da yaptı ismini bilemiyorum. Dedim ya sevmediğim adamın ismini öğrenmekten zorluk çekiyorum.

Hükümet söylentilerde haberim yok diyorsa bu Rıza efendinin kaçmasından daha da vahim bir olay.

Peki, kimsenin haberi yoktu dönen dolaplarda, şimdi neden alelacele malum zatın mal varlığına el konuldu?

Amerika’nın hedefinin, Türkiye’de siyasi iktidarı devirmek olduğu bilinirken, neden dünya kamuoyu önünde ülkeyi zora sokacak uygulamalardan kaçınılmıyor?

Bu adam zamanında Türkiye yasalarına göre iş birlikçileriyle yargılansaydı, koz başkasının eline verilmemiş olurdu. Türkiye’de kimlere avanta verdiğini, kimlere pahalı hediyeler aldığını, mesela çok pahalı saatler aldığını açık açık söylemişti.

Peki, o şahıslar hakkında ne yapıldı?

İşte sen yapmaz isen elin gavuru yapar.

Maalesef ahbap-çavuş ilişkileri anlayışı memleketi zor duruma düşürdü.

Şimdi Türkiye’yi savunacak avukatın parası hazineden ödenecekmiş, pes doğrusu. Birileri hata yapsın, doğacak zararı halk ödeyecek!

Ne demek ben vekilim veya ben bakanım her şeyi yaparım, Türkiye kimsenin babasının çiftliği değildir. Eğer sosyal hukuk devletinin yasası varsa bu herkese uygulanmalı. Vekili her naneyi karıştırsın, aslına yasak uygulansın, taklidine, yani vekiline her şey mubah. Bunun adı sosyal hukuk devleti değildir, bunun adı kölelik devletidir.

Son gelişmeler aynen Balyoz, Çekiç bilmem ne diye adlandırılan ve askeriyeyi tasfiye etme günlerini hatırlatıyor. Bazı köşe yazarı şebekler ve yalakalar, ağası ne söylerse onu yazıyor ve olayları da bayağı çarpıtarak halka çok yanlış yansıtıyorlar. Kendilerini de halk taraftarı ve ayali yazar olarak lanse ediyorlar, yuh be.

Amerikalıları dünyada pek seven olmaz, fakat adamlar kendilerini dünyanın jandarması sayıyor. Bu jandarmalık görevlerini de ne pahasına olursa olsun devam ettirmek istiyorlar. Bunlara karşı gelecek güç var mı, şu anda yok gibi görünüyor.

Amerika kıtasındaki 1492 öncesi insanları, yani o toprakların öz sahiplerini seviyorum. Şimdiki Amerikalılar çıkarları için, kardeşinin kanı da olsa hiç acımadan akıtırlar. Samimiyetle verdikleri namus sözüne hiç sadık kalmazlar ve kalmadıkları da dünyada yaptıkları icraatlar ile belli.

Dünyada kendi parasının beş bin dolardan fazlasının akışını kontrol eder ve bütün dünyanın ticari parası dolar olarak kabul görüyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın, “dünya beş büyükten daha büyük” demesi pek hoşlarına gitmediği için hedef tahtasına oturttular.

Hele birde devletler ulusal paralarıyla ticaret yapsın deyince adamlar zıvanadan çıktılar ve adeta çıldırdılar. Daha ileri zamanlarda Türkiye’nin önüne daha başka engeller çıktıkça, kimse şaşırmasın. İç çekişmeyi ve kavgayı bırak, milli güç birliği yapmanın zamanıdır diyorum, tabi anlayan olursa.